31 Ekim 2014 Cuma

lüzumu halinde itina ile keyif tanımlanır..

haziran ayında gitmiştik datça'ya..
evin yüzü ormana dağa dönüktü..
öğleden sonranın erken saatlerinde..
ikiyi geçmiş ama daha üç olmamışken..
değin rengi morardı ve nefis bir yağmur başladı..
çam kokusu kekik kokusuna sarıldı..
bizim hayata has..
bir de kahve kokusu katıldı onlara..
dizlerimi dikip oturdum..
iki elimle kavradığım kahve kupamı burnuma yaklaştırdıkça..
tenimden sabah girdiğim denizin tuzlu kokusu da inceden kendini hissettiriyordu..

ayaklarımın dibine karın üstü bıraktığım kitabım..
tepemde yolu kiremitlerde sonlanan damlaların sesi..

kırkbeş dakika filan sürmüş olsa gerek..

derken başladığı gibi bitti..
hatta güneşe sorarsan..
hiç böyle bir şey yaşanmadı..

ertesi gün tam kahvemi alıp oturdum..
azıcık kaydım yerimde..
kitabıma dalacağım..
birden gösteri yine başladı..

üçüncü gün o kadar gafil avlanmadım..
hatta bitter çukulatamı da hazırlamıştım..

ben orada 15 gün süresince kişisel doğa mucizemi yaşadım..
randevuyla gelen yağmur gösterisi..

Saime hanımın bana ..
ne ehl-i keyifsin dediği zamanlardı..

mordan yeşile açık maviden griye renklerin uyumla geçtiği..
nefis kokuların karışıp insanı hayale sürüklediği..
zamanın yavaşlayıp içe sindiği..
yumuşacık saatler..

nerden geldi aklıma ..
keyif nasıl bir şey onu tanımlamak istedim..
lüzumu halinde okunsun diye..

posted from Bloggeroid

2 yorum :

Adsız dedi ki...

Çok Keyiflendim okurken,
burnuma kekik´,çam ve kahvenin kokusu geldi,
hemen kahve söyledim kendime ama
bitter yoktu yanında...dilara

Adsız dedi ki...

cansın dilaram .. beyaz gelinciğim
ne mutlu bana ..
atalet

Follow my blog with Bloglovin