18 Ekim 2014 Cumartesi

kestane çorbası.. canıtın.. yeni favorim..



evi ısıtmayı seviyorum..
bu mevsim..
dikkat ettim her sonbahar aynı renkler ..
benzer tadlar peşindeyim..
içgüdü olsa gerek..

dün yıllardır okuduğum bir blogda anlatıyordu..
annem sabah uyandığında akşam yemeğinde ne olacağını bilir..
sabah 7-de market alışverişindedir..
ben akşama doğru hazırlamaya başlarım..
o yüzden annem her sabah..
bir şey gerekli mi? dediğinde..
herşeyimiz var diye cevapladım..
yazmıştı..
sonra koca arayıp akşama konuk getireceğini söylüyor
ve anne buzdolabını görüp ..
bunda hiç bir şey yok diye korkuyor..
Ve sonrası bir masal biraz bazen benimkiler gibi..
onun masalını değil kendiminkini yazıyorum bu cümleden sonra..

saime hanım kestaneli pilav yapardı yılbaşı için..
kestane kabuklarını çizerdi..
ve haşlardı..
o kestanelere bayılırdım..
gidip gelip çalardım..
ufaktan fırçalardı..
ama bilirdim ki benim için fazladan eklenmiş kestane vardır o tencerede..

o yüzden kestane çorbası denemeyi çok isteyeceğim bir tad oluverdi..
aklıma düştü..

arada olur böyle..
alışverişi yapıp giderim eve..
çoğunlukla olan ise
mutfakta bir tecrübe edinince gelişen birşey..
elindeki ile ortaya farklı şeyler çıkarmak..
tek domates .. son havuç..
iki üç kornişon turşusunu farklı bir şeye dönüştürmek ..
biraz şamanik sihirli bir şey..
bir malzeme yoksa diğerine geçmek..
bir yemeğe başlayıp başkasıyla bitirmek..

evde herşey var diyerek sadece kestane aldım..
30 kadar demiş Corey..
pişmiş demiş..

köşedeki kestaneci ile beraber..
5o tane kuzu kestane saydık..
trafik sıkışıktı..
ara ara sağ koltuktan kestane kokusu vuruyordu..
kulağımda Zaz'ın sesi..
bu albüm de öyle bir kitapçıda çalarken duyduğum..
nedir diye sorup aldığım bir albüm..
en iyi alışverişler böyle olur bence..
dikkatin başka yerde iken..
aradan sızıp kendini gösterenlerdir..
yaşamımda en çok yer eden.. en çok keyif verenler..

eve geldiğimde kimse yoktu..
bir beyaz soğanı küp küp doğradım..
az zeytin yağı ile çelik tencereye koydum..
biraz tuz..
bir avuç su..
soğan suyunu salana kadar..
yumuşak tutsun..
kavurmasın sıcak yağ..

kestanelerin kabuklarını soydum..
ve nefis kokular salan soğanların üzerine attım.. iyice karıştırdım..

aklımda kalan cümle..
kestaneler iyice emsin tenceredekilerin kokusunu..
karıştırdım..
sonra üzerine kettle'da kaynattığım suyu döktüm..
sonra tarife baktım..
Corey ince havuç ve biraz kereviz sapını da koymuş soğanlarla beraber öldürmüş meğer..
üstelik soğuk su eklemiş ..

olsun..
altını kıstım..
50 dakika kalacak.. tıkırdayacak..

face'e baktım..
eve birer birer gelenlere baktım..
sonra tencereme baktım..
kestaneler kısmen helmeleşmiş kaşıkla ezilir hale gelmiş..

beyaz şarap 1 bardak diyordu..
bir fırt vermut..
açık şarabım kırmızı idi..
rengi bozmak istemedim..
vermut yoktu ..
koymadım..
biraz karabiber çektim üzerine..
bir de şu minik hint cevizi diyordu ..
o vardı ama bulamadım..

blenderi sokup birkaç kere çalıştırdım..

sonra kaseye döktüm..
biraz karabiber daha ..
biraz beyaz biber..
bir iki maydanoz..

lezzet süper..
kesinlikle mevsim çorbam..
Corey soya kreması ya da herhangi bir krema diyordu..
bence gerek yok..
bir daha yaparken havuç olsa da eklemeyeceğim..
tatlı olur o zaman..
ama kereviz sapı olur.. azıcık..
kestanenin kokusunu engellemesin..
soğan belki 2 tane olur..
ya da daha büyük bir soğan..
o küçük ceviz güzel olur bak..
belki suyun bir bardağını sütle değiştiririm.. ya da çiğ krema..
hatta tavuksuyu..
kıvamı tarhana çorbası kıvamında..
en sevdiğim..
arada diş diş kestaneler..
ve içerken nefis kestane kokusu ..
beyaz şarap ekşilik verebilir..
koymam..
ama vermut iyi fikir..
belki bir iki mantar yakışır bu çorbaya..
badem çok yakışır..
ya da kavrulmuş fındık..
bu benim damak tadım tabii..

bence bir kere deneyin sadesini..
sonra sihrinizi kullanın..
sonuç nefis bir sonbahar kış çorbası ..
topraksı kokular ile..
bon apetit

posted from Bloggeroid

Hiç yorum yok :

Follow my blog with Bloglovin