20 Kasım 2013 Çarşamba

unutmamak.. ve canlar.. ve uzaktakiler.. ve içimizdekiler ve çekirdek ve canıtın ve diğerleri..

bazı sergiler..
konserler..
oley bak çok havalıyım nefis vernisaj.. sergi..
şarap .. peynir.. dedikoduu ..
şeklinde anons edilir..

bazısının adı sergiyse de..
bir ağırlığı vardır..
bir hüznü.. bir anı havuzu vardır..

unutmamak....
öyle bir sergi..

dün akşam sakin ve ağır gittim..
giriş siyah.. 
geniş ama siyah..


sağ duvara ölenlerin fotoğraflarını asmışlar bir tanesi.. siyah bir tuvaldi..
belki de hiç .
çektirmemiş mi..
fotoğrafını saklayıp da verecek yakını mı kalmamış..
.neden yoktu bilemedim.. 

giriş siyah..
karanlık mat siyah..



sol duvarda  unutmadık yazısı..
ortamda olmasa da bir is kokusu algılıyor gibisiniz..
mat siyah is karası gibi zaten..
sergi girişi.. yangın yeri gibi..

sağ duvarda fotoğraflar..
neden yaseminle asumanı ayrı asmışlar bilemedim.. 
ama aralarında yakın arkadaşları duruyordu..
aynı odada saklanıp..



aynı merdiven basamaklarında olanlar..
hani biri diğerinin dizin yatıp saçlarını ördürmüştü ince ince.. 

sonra eserler var ve insanlar..
eserler bazıları çılgın renklerine rağmen..
kenarlarında yanıklarla .. bir an durduryor uzunca hüzünlendiriyor..

kalabalıktı açılış..
gençler yaşlılar..
ve fotoğraf çekenler.. 
sadece fotoğraf çekenler ve esere alıcı gözle bakmayanlar..
beden burası karanlık diyenler..

bir de sessizce dolaşanlar..
parmak ucunda dolaşanlar..
her resmin içinde.. 
mamaktakileri arayanlar..
ben ara güler ustanın fotoğrafında buldum onları..
köşeyi yanık fotoğraftakiler gibi ölenlerin çocğu çocuktular ..
umutluydular..





bu eserde buldum birde..
elele gittikleri ölümü simgeleyen mezar taşında yazılıydılar..


fazla durmadım..
her eserde çocuklarımızı aradım.. sanatçılarımızı..
sonra gene ağırağır..
ve parmaklarımın ucuna basarak ayrıldım..

yine çocuklarıma tek tek bakarak.. her biri ile vedalaşarak.. çıktım..

































o holandalı öğrenci kızımız..
yazık..
diğer kara gözlü kara kaşlıların arasında azıcık şaşkın..


çekirdeğe gündüz gider miyiz demiştim.. provası vardı ..
gelemedi..
neden ki dedi sonra..
o olay temmuzda değil miydi..

şuna da bak..
bilirmiş de .. dedim içimden..
sonra..
unutmamak için zaman yoktur dedim..
hatırlamak zamana bağlı değildir..
olmamalıdır..

ben ayrıca her birini tek tek de bilmek anmak istiyorum.. dedim..
bence yanlış dedi..
kişiye yönelik yapılmamaış..
kişileri anarsak olayın insana karşı olduğunu anlatamayız..
böyle bir şeyin yapılmış olmasını..
insanın insana yaptığını.. unutmamak lazım..


sonra birden benim küçük çekirdeğim oldu ..ben çok ayrıntılı bilmiyorum dedi..
neden olmuş ki yani..

anlatamadım desem..
tutulur bir ucu yok ki bunun..
dedim semah dönmüşler..
dedim.. dümbelek çalmışlar..
dedim kışkırtılmışlar..
dedim asker polisi polis askeri hepsi itfaiyeyi vali milletvekilini..
o desen 
başbakan yardımcısını beklemiş..
sonra hep beraber aa demişler..

sonra şu üstte odadaki bekleme sahnesini gösterdim..
bu nasıl kurtulmuş dedi..
eh ne olsa çocuk ki daha..
dedim herkes ölmedi..
bu da kurtulabilenlerden birinin çektiği..

kişilere baktı tektek..
bu dedi.. kız çocuğu gösterip..
anlamış kimsenin gelmeyeceğini.. 
bu dedi pencere kenarındakini gösterip..
hadi artık gelsinler.. a... hadi artık gelsinler... diyor dedi..

ayakta duranın birini gösterip..
bu kimsenin gelemeyeceğinden azıcık şüphelenmiş.. ama yok canım deyip kendini rahatlatıyor sanki dedi..

her birinin beden dilinden
okudu..
biraz..

doğru olmasa da. 
onca vakit ayırıp bir bir bir gözlerinin içine
baktı..
semah konuştuk sonra ona kuru kütüğü söyledim..
bozuk düzen mi ki bu hızlanan yavaşlayan ve birbirine benzemeyen ritm..
başka bir adı varmış onu söyledi..
sonra birden..
durdu ve semah çalan klarnetçi bir arkadaşını anımsadı ben de nerden biliyorum diyordum dedi..

sonra..
işte yaşam yaşayanlar için aktı gitti..
ve ben buzdolabında aşure buldum tam yatacakken..
aşure ayı niyetine..
canların ruhuna değsin diye diye..
yedim ve uyudum erken..
en azından benim için erken sayılacak bir saatte...

2 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

Bu yaz "Menekşe'den Önce" belgeselini izledim ve boş salonda yanımdaki arkadaşımla bağıra bağıra ağladım. O Temmuz'da kalbime saplanan hançer hala çıkmadı...

Adsız dedi ki...

ben de izledim.. ve aynı duyguları yaşadım...
ne hakkı olabilir insanın insan üzerinde bundan snra...

atalet..

Follow my blog with Bloglovin