22 Kasım 2013 Cuma

a mistır herris.. biemcey red kağneyşın.. ve bir bakstın anısı... canıtın orda yoktun sen..

bugün herşey fazla geliyor bana..

adam.. bakstına giersiniz yarın dedi..

mançıstırdan sabah saat 9.10da binersninz..
45 dakikada gidiyor..
saat 10.00 da "a mistır herris " kolunun aldında bir "biemcey" dergisi taşıyan bir mistır herris.. sizi karşılayacak..
rehabilitasyon merkezine götürecek..
aksaş saat 1620 trenine geri bırakacak..

öylesine filmlerden çıkma bir sahne idi ki..
gülmemi tutamadım..
keşke bir kırmızı karanfil taksaydı dedim..
hep tanınmak için "red kağneyşııın" takan biriyle buluşmayı hayal etmişimdir..

ingilizlerin espri anlayışı değişiktir..
pek anlamadı beni..
gülmedi de..
önüne.. bir şkedyuuul uzattı..
saatler filan..
sabah tren istasyonuna gittim..
londradan da trenle gelmiştim zaten..
mençıstıra..
çok düzgün düzenli ve inanılmaz konforlu ..
yiyecek içecek arabaları dolaşıyor..
bavulunu hemen kapıveriyorlar çalışanlar bi insancıl..

bu sefer bavulum yoktu..
26 yaşındaydım..
tayyörüm evrak çantam ve ben gittik mançıstır tren istasyonuna..

biletimi aldım..
baktım hangi perondan kalkıyor diye.. 
gittim peronuma..

amanin..
üç ya da dört vagonlu minnak bir tren.. basamakları alçak..
içerisi ahşap..
filmlerden çıkma gibi..
banklar ahşap..
oturdum cam kenarına..
tıkıt tıkıt titreye titreye gittik kırbeş dakika..
mevsimlerden eylül..
ama hava yağmurlu..
nasıl bir yeşillik doğada.. uzakta yakında minicik katedral kuleleri.. bamya gibi.. 
bazı istasyonlarda durduk..
kırmızı tuğladan yapılma.

kaynak
sanki tren değil tardis..
ama o zaman tardisi bilmiyorum ki ben..

indin bakstına gelince.. kolunun altında gerçekten ikiye katlanmış bir biemcey taşıyan kişi..
mistır herris ?* dedim..
doktır ataleğt dedi?..
el sıkıştık..

biemcey.. british medical cornıl dır aylık tıp dergisidir ünlüdür ve değerlidir..
her bir tıp insanı bilir..
orda yazı yayınlatmak prestijli bişedir.. etkileyicidir..
en azından o zamanlar öyle idi..
gittiğimiz rehabilitasyon merkezi..
yuvarlaktı..
eski bir manejmiş..
odalar pasta dilimi gibiydi dolasısıyla..
iki kattı ama ikinci katın ortası açıktı.. 
yukardan bakınca ortadaki boşlukta egzersiz yapan hastaları görüyordun..
çok iyi bir sistemleri vardı...
psikologları .. sosyal görevlileri.. rehab nörsleri (rehabilitasyon hemşiresi..
fizyoterapistleri..
nörologları..
hasta baktık yemek yedik vizite katıldım..
sonra.. bir toplantıya katıldım..
üçe beş kalaydı koridordaydık..
ama biryere gitmiyorduk.. duvara dayanmış duruyorduk klinik direktörü ile..
sonra saatine baktı.. ve tamam vakit dedi.. artık bir kappo içebiliriz..
tam saat üçde bir kappo içtik yani çay...
etkilendim her gelenle her saatte çay içen kültürün insanı ben..direktörün tam saati beklemesinden.. 
sonra mistır herris..
artık dergiye gerek duymadığımız için iki kolunu da sallaya sallaya geldi beni aldı ve istasyonun da olduğu  merkeze bıraktı..
hava alaca karanlıktı..
rehab merkezi şehir dışında olduğu için şehirden hiç bir şey görememiştim..
azcık dolandım..
bir sonraki trene bindim..

o dolanma sırasında..
kapılarından başımı eğerek geçebildiğim dükkanlara baktım.. meydandaki..
antikacı.. kitapci .. pub.. kuru temizlemeci.. vırtçı pırtçı hepsi bir daire şeklinde..
mini mini binalar..
sadece ingilerede olabildiği gibi.. minimini..
tek tip vitrinler..
yağmurdan ıslanmış.. parke taşları.. kaldırımlar..
minnacık asistanım bir paound dörtbuçuk lira benim aylık maaşım 120 pounda geliyor..
poundları penileri üstüste dizip de.. sayıyorum her akşam..
fiş end çipse talim ediyorum..
sandviç ekmeği katıc çiiiz olmuş içim dışım (krem peynirle lor arası az tuzlu .. ıslak bir peynir)..
çok hovardalık edesim gelirse salam da alıyorum onu da katıyorum .. sandviçe..
alamadım hiç bir anı.. hava da kararmış..
çekemedim 36 karelik bir rulo filmden hiç bir kareye bir bakstın manzarası..
sonra tren geldi bindim gittim..

ama tadı damağında kalmak denilen şeyi yaşadım işte orda ben..
aklımdan çıkmadı gitti buxton..

bugün işte belki o meydanda olasım var..
benim neden bilmiyorum..

ama burdayım.. 
sokağı delen bir makine sesine karışan şehir uğultusunun ortasında..

Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

hüznün tadı dedi ki...

Tren yolculuğu özlemim depreşti.

laleninbahcesi dedi ki...

sen şimdi gitsen o meydana,en pahalı yiyecekleri ,şarabı sipariş etsen damağında yine o sandviçin tadı..

Follow my blog with Bloglovin