7 Ekim 2013 Pazartesi

sor bakalım neden yazıyorum.. canıtın..






tek bir cevabı var..
öyle yorgunum ki yaşadığımı algılamak için yazıyorum bir de aklımın çekmecelerini düzene koymak
için..
çünkü burdan çıkıp araba filan kullanıcam..
yani şartlı refleksten çok..beyin kabucuğuna gereksinimim var..

ctesi günü bir kocaman liste yaptım..çok seviyorum kocaman listeleri..
ne kadar kocaman gönüllü olduğumu bildiriyorlar..ve ama sonra içlerinden bir ya da ikisini yapabiliyorum sadece..
bu de azimsizliğimi gösteriyor..
olsun listen olsun..yapama..

bu sefer listelerimi..
telefona kaydettim..
hazır telefon akıllanmışken..bloggır eklentisi indirdim..bir de akıllı yazı ekledim akılsız bloga.. miss..

sonra..listemdekilerin yapamaya yapamaya..eve döndüm.
.eskiden bir tabir vardı..etnik kökenli vapur derdik..
artık diyemiyoruz..suç zira..işte o vapurlar gibi..bir çok kapı çalarak..
dolanıp eve geldim..kestanem kuzu idi..ve poşetimde.. simitler var idi..

yardımcımla uzuuuun tartışmalar sonucunda
simitleri hangi elektrikli alette arasında ne ile ısıtsak kararını verdik..
ben bu arada öyle yorulmuşum ki..
bu değerli fikir tartışması neticesinde.. çayı ve simitleri beklerken..
açtığım kriminal dizimin arşısında uyuya kalmışım..

anneeee seslenişi ile uyandım..bir alışveriş yolculuğuna eşlik edecekmişim..
beş dakikaymış bi gidip bi gelecekmişiz..
net dört saat sonra döndük..

gerçi benim de kabahatim var..
ben şuraya da baksak mı diyerek biraz uzattım yolu yordamı..a
ma ne yapayım en sevdiğim alışveriş dönemi..
sonbahar ve ilkbahardır..renkler..tarzlar..dokular..
neyi neyle kullanırsak pek havalı oluruz gibi önemsiz..
anlamsız ama hayatı güzelleştiren en azından..
benimkini o an için renklendiren bir çalışmaya katıldık..

dönüşte benim karım....a'ya bir şapka lütfedin..
malum mevsimlerden sonbahar..
bir atkı.renk katmak için değişmez aksesuarım..
yekta kopan'ın bu ay çıkan öykü kitabı "aile çay bahçesi" ile..
notos'un ekm ayı sayısı oldu..vircinya volfuma dosya açmışlar kaçıramazdım..
bir de patine aynalı altın rengi süslemeli resim çerçevesi aldım..
çıtır çekirdeğimle başbaşa bir fotoğrafımız var..
aşk çeşmesi önünde.. onu koymak için pek uygundu..
venedik tarzı aynalı çerçeve..eve döndüğümüzde...
ara verdirildiğim yerden devam ettim gerilim/kriminal..
örgü çay keyfine..zaten bayılmış kalmışım sonrasını bilemedim..
ayılınca bilgisayarın sesini ve kendisini kapatıp..
yatağa geçtim..
;kırmızı kitap'ı okuyorum ..bir kaç sayfa sonra zatenyeniden bayılmışım..

pazar günü..geç uyandım evet..bir kaç telefon görüşmesi.
.bir kaç davet reddi..mutfakta röveşata halleri..görülmelik..
öyle konsantre istiyorum ki pazarları mümkünse..
saime hanım gelse..hbç kapıya dayansa almayacağım içeri..
ama kibarlık var serde..önemli işlerden dem vuruyorum arayanlara..
biraz kahvaltı...
kırkiki numara çay getirdi..benim machu pichu hastam..hani öğretmendi de..
 peruya gidiyordu da..ağrılı bir hastalığa tutulmuştu da..
tam gidemeyecekken düzeltip göndermiştim ya ben onu..işte machu pichudan dönmüş
 hatta yazı..trabzonda evinde geçirmiş.. kaleye giden yolun başındaki evmiş evi..
çayı da kırkiki numara.
.nasıl şık bir kutu o..bayıldım zaten grafik sanat ve ambalajsever bir yapım vardır her zaman..
neyse çayı denedim kahvaltıda..kırkiki değil on numara verdim..

bu aralar hep aynı şeyleri yemekteyim..
tuhaf bir şekilde aşerer gibi hep aynı..
kahvaltı değişmezim tam tahıllı ekmek ve vişne reçeli ile ..zeytinyağında ezilmiş beyaz peynir..
biz buna anneanne peyniri deriz..saime hanım öyle azcık ezerdi beyaz peyniri..
ev yapımı krem peynir..
kayısı.. şeftali ve vişne reçelleri ile çok yakışır..çilekle biraz bayar..

sonra .çekirdek kursa..ben boya fırçalarımı alıp döşemeliği kirlenmiş olan bir vefalı pufu baroklaştırma çalışmasına..nicedir istiyordum..
nette görüp duruyordum..
ikinci el koltukları alıp alıp boyuyorlar..
bizimki birinci el ama engel oluşturmaz diye karar verdim..engeller beynimizde..o da bende yok..
döşeli mobilyanın döşe-sini boyamayı..pek de güzel oluyormuş..
olmasaydı atacaktım pufu öyle de karar vermiştim..
textil "medyum"u.. /ama gaipden haber vermiyor ortamı yumuşatıyor../
karıştırılmış.. akrilik boyayla boyanıyor kumaş..

işte denedim pek güzel oldu gerçekten
ayakları siyah oldu..piyano aracılığıyla evime giren siyah
yavaş yavaş yayılmacı bir tavır ortaya koyuyor..
üzerini gene benim bıktıran bejden boyadım kum beji duvar boyası ile boyadım pufu..
aslında mordur.. yeşildir turuncudur yapasım vardı ama hangisini yapacağıma karar veremeyince..
beje boyadım..başlamışken bir ahşap çerçeveyi siyaha..
iki mukawa kutuyu ve bir ahşap qutuyu da..
siyaha boyadım..fırçalarımı yıkadım..
pencerenin içine yerleştirdim..kurusunlar diye..
pufu da kendi haline bıraktım kurusun diye..
attım kendimi önce duşa sonra sokağa..

soğuktu ama hava..çok kalamadım ortalıkta..kuaföre gittim..
bu yıl kırmızı ve frenç tarzımı değiştirdim..lacivert..
yeşil ve mora takılıyorum..saçta değil bu kez.. ojede..koyu orman yeşili metalik parmaklarım var şu anda..klavyede dolaşan..
sonbaharda..ormanlardaki göletler gibi..yeşil..

döndüm eve..
birden sinirlendim..
yok deli değilim kendi kendime sinirlenmedim..
birileri sinirlendirdi elbet..iki şot attım gevşemek için..gevşedim.
pufun boyası kurumamıştı..ama ayakları kurumuştu bir kat zımparaladım okşar gibi..
o kadar ..fazla bişey yapasım gelmedi..
ikinci katı bu akşam atacaktım ama bilemezdim sabahın köründe başıma gelecekleri..

sonra yine değişmez menümü.. makarna..
üzerine beyaz peynir..üzerine kızgın yağda makarna..yanında bir kadeh kırmızı şarap..oh.. mis..
bu italyanlar bu kadar sosu yapıyorlar..
çünkü beyaz peynirleri yok.. kesin ondan..

evet onu yerken kriminal izledim biraz..
makarna tabağını bıraktım.. şarabı tazeledim ..örgümü de aldım elime..
örgü örebilmek için bişey izlemem gerek..okurken öremiyorum daha o kadar gelişemedim..
o yüzden okurken aklım örgüde..örerken kitapta kalıyor..durumum zor yani..vahim hatta..

bej renklerden birincisini bitirip ikincisine geçtim..
bu akşam bitirmeyi planlıyordum ama..bilmiyordum o zaman başıma gelecekleri..

çekirdeğin gardrobunun içini düzenleyesi var nicedir..
durur durur bişeye takar..kışlık kazaklarını çıkaramıyormuş..
çünkü çekmeceleri yetmiyormuş..nasıl yapsaymışız'ın cevabını asansör askı ile bulduk internetten arayıp..
yine yeniden bir düzenleme ve tadilat dönemini törenle açmış bulunuyoruz..
banyoda bir fransızlaşma..çekirdeğin gardrobunda bir amerikanlaşma söz konusu..
büyük dertlerimiz var ey ülkem kucakla bizi..

tasarlama aşamasını geçince..piggileri de sevip öpünce..süper dedik...
artık kriminal ve örgü saati geldi dedim..ve takıldım iki kadın detektifin peşine..
kayboldum sanalda..

gecenin sonu kırmızı kitap'la geldi..derken..sabah..
olmamışken hala..bir telefonla dikildim ayağa..bir hastamız fenalaşmış..nakledilecek..atladım geldim kliniğe daha ezan okunuyorken..
hastayı naklettik başarı ile..
ama bana sor..saat daha yediyi on filan geçerken..
beni hazır hastanede yakalayan hastalar..kabızlarından ve gazlarından şikayet ettiler..
öyleyiz biz..şikayet edilecek bunca şey varken..
kabızımız ilk derdimizdir.. hastanede dağılmış yatarken bile.

balkona kaçtım acık bir kahve boyu.. ha.vaya bakayı m dedim göremedim havayı
gördüğüm yukarda işte gökdelenler arası koridor.. deliyiz biz bu şehri bu hale getirdik ya günahkarız resmen..

sonrası poliklinik..
ve telefon defterimde yer alan tüm nörozlu tanıdıklarımın beni anımsayıp..muayeneye gelmeleri..birisini muayeneye getirmeleri..bir konuda acilen danışmaya gerek duymaları ile bu saati ettim..
şu anda dışarıda..duran bir trafik.. çığlık atan kornalar..

internetten dolap içi asansörlü askı aparatı satın aldım.. akşam bakıp almamıştım şimdi baktım aldım..
postalarıma baktım..
ve ben artık eve gitmek istiyorum..burda oturduğum her saniye kapım çalınıp anında açılıp..
öyle de bir sevimli huyu var sevgili milletimin..kapıyı neden vurduklarını merak ediyorum bazen..
ani nasılsa cevap beklemiyorlar..gerçi sanki vurmadan direkt açan insanların sayısı da giderek artmakta mı ne.. 
evet dediğim gibi..
kapı çalınıp birisinin akşam kabızı konusunda danışacakları olacaktır diye..
zira benim beynim kabız şu an ve hatta gözkapaklarım tama yakın kapalı..
 eve gitmek istiyorum..
ama yol çıkamıyorum uyuyup kalacağım korkusuna...
o nedenle bunları saçmalıyorum..
özetle..pufu boyadım..
anlatacağım buduarda..kutular çok şeker oldular..anlatacağım buduarda..
hatta demin söylemeyi unuttum hoş şekilli reçek kavanozlarının kapakları da boyandılar..
karatahta boyası ile..onları da anlatacağım.. en azından resimleyeceğim..inadına resimlek sözcğüne özgürlük..belki de fotoğraflarım kim bilebilir.. belki de resimlerim..
örgümden geriye..
 ikibuçuk renk kaldı..bitiyor..kalanlardan ince bir atkı çıkabilir çıkmayabilir..
çok hoş bazı kazaklar gördüm bazı mağazalarda.
.bu sene ben örgü ile okuma arasında..ara ara serpiştirilmiş.. sergidir ..
vernisajdır..aklıma esendir.. canımın çektiğidir..dolanacağım..ama sanırım genelde pek bir yalnız olacağım..zira anında bozuluyor bir an önce niyetlendiğim programlar..
öyle işte bilog ve canıtın ve diğerleri..yine bir dert dökme yazısının sonuna geldik..itidalli müşteki olarak sondandırdık..dertleri yine zevk edindik efenim....


Image Hosted by ImageShack.us


2 yorum :

Çiğdem dedi ki...

Oy kıyamam ben sana...

Selgin GB dedi ki...

Evet, bildiniz o benim... hem okur hem de örerim...
Evet, bildiniz ben de hafta sonu gördüm ve aldım Aile Çay Bahçesi'ni. Hatta okuduğum kitabın arasına sıkıştırdım. Meraklandım bak şimdi, sen ne diyeceksin okuduktan sonra diye...
Oku, ör, bazenleri de anlat, böyle uzun uzun...
Kisses...

Follow my blog with Bloglovin