3 Eylül 2013 Salı

nat-geo hayat milyonlarca yıl birinci dinozor devri.. ve diğerleri...


kaynak.. 


kendimi teselli ediyorum..
teselliye ihtiyac duyuyorum çünkü kontrolsüzce..
kapılıyorum elem fırtınasına..

saime hanım ve cemal beyin ölümünden sonra..
dört yıl sonra..
datçadaki evlerine ilk kez gittiğimde..
ev boş bir kabuk gibi gelmişti bana..
sonra dolapların diplerinden..
çekmecelerin arkalarından..
kulplardan..
pergolalardan..
çıkıp geldiler..
bizle beraber..
ama işte bir akşam..
dama kadar yükselen evle yaşıt begobvile bakım verirken bahçıvan ve çb..
akşamın hayrı gündüzün şerrine beş basar yapmayın dememe rağmen ..
bir çatırtı koptuysa..
koşarak indim yanlarına..
begonvil tam ortasından ikiye ayrılmaış bir kökü sağa diğeri sola yatıvermişti…
elbet ağlamaya başladım elim yumruk boğazıma kadar sokulu..

saime hanım çok severdi o begonvili..
bahçıvan da elemli ..
abla söz bak seneye dama kadar çıkarttırıvercem ben bunu diye yeminler eder..
çb.. sinirli.. düştüğü durumdan.. begonvil katilliğinden  kurtulmaya çalışır..

durdum bi an..
amann dedim ağladığım şeye bak..
annem gitmiş.. ben begonvil diyorum..
de ge git..

geçenlerde beyoğlunu okurken..baktım kaç kez yapılmış yıkılmış..
hele benim norveçli kadını gezdirirken esas..
bizans zamanından beri..
depremler..
yangınlarla yok olan herşeyi düşündüm yine..
ve zamana göre ..
gereksinimlere göre yeniden şekillenmelerini ..
yaşamın ve yaşam alanlarının..

nat-geo da dünyanın tarihi vardı..
bilmemkaçmilyon yıllık dünya tek hücreten dört tonluk dinozora gelişim..
yok oluş.. birinci dinozor çağı.. ikinci dinozor çağı buzul çağı ..
olmuş ve yok olmuş olanlar.. milyon yıllık dilimler..
o gariban ilk primat..
sonra yeniden ortaya çıkış..
ilk insanlar..
bıraktıkları ayak izleri..
yağmur ağacında.. afrikanın doğusunda nasıl da mutlu..
sonra yer kürenin kırılması.. kıta kenarı boyunca sıradağlar..
yağmurun kesilmesi..
çölleşme..
yemek sıkıntısı.. uzaklara gitme zorunluğu primat için.. dört ayak yerine iki ayağa geçişi..
o baba ve oğulun ayak izleri.. milyonlarca yıl öncesinden..

sekiz bin yıl önce bir dere kenarında koşturan ve ayak izlerini bırakan insanlar..
şuracıkta..
marmaray projesinde..
imparator justinianusdu değil mi..
sormayacağım guglanıma..
o nerde olduğu bilinmeyen limanın bulunuşu..
isadan önce..
altı yüzlerden üçyüzlere..
sonra zamanı dolup terkedilmesi bakım yapılmadığı için dolması..
daha güzeli görkemlisi yapıldığı için terkedilmesi..
üzeri bi dolu toprak..
düşünsene 1453 de gelmişiz buralara yok öyle bir liman filan bostan ekmişiz oralara..

ama 2binlerde.. kepçeyi vurunca çıkmış ortaya..
meğer bir zamanlar nasıl da zengin bir limanmış..
ve sonra onun daha altında..
ben diyeyim beş sen de yedi metre altında..
sekizbin yıllık bir yaşam alanı çıkıvermiş..
işte o ayak izleri o zamandan..

düşün.. justinianusun o izlerden haberi yok..
fatihin justinianusdan..
aman zaman içinde..
kim neyi beceriyor ise..
kim neye gerek duyuyor ise..
yapmış koymuş..
gerek bitince..
bütün o süsler.. görem gösteriş..
anılar insanın izleri filan hepsi gömülmüş gitmiş..

demem o ki..
zaman geçiyor..
ona bakıyoruz biz..
zaman hiç birşey yıkılıp yakılmazken de geçiyor
ama o zaman sadece bir takvim hareketi oluyor..
farketmiyoruz..
bir şeyler yıkılırken..
ya da yapılırken bizler zamanı çıplak gözle görüyoruz sadece..

zaman ..
daha zamanı var küremizin..
nat-geonun yalancısıyım..
ömrünün yarısına gelmiş sadece..
birkaç yüz milyon yıl daha buralarda olacak..

sonu insanla gelmeyecek yani..
belki bizi atacak önce sırtından..
bir kutup kayması bir kuyruklu yıldız..
bir salgın ya da bir bahane bulacak işte..
belki yeni gelenler bizden farklı yaşam biçimleri kuracaklar kim bilir..

böyle düşündüm işte..
benim ömrüm.
dünyanınkine kıyasla bir göz kırpma süresinden daha kısa..

aman dedim sonra..
yıkılır..
ve gereksinim varsa.. yeniden yapılır..
gereksinim yoksa..
eh o zaman var olmasının da gereği yokmuş demek ki..

o yüzden işte..
hem bir yandan çok hüzün veriyor..
kapanan yerler..

bir yandan da..
sadece  izliyorum..
kaypak mıyım??
bilmiyorum belki..

ama öyle etkisiz eleman durumuna itilmişim ki..
bir de yapılanları yine yeniden söyleyip duyup..
içselleştirip bunca üzülmemin ve yaşam enerjimi kaybetmemin..
yıkılana ne faydası var..diye düşünüyorum..
ahmet ümit geöçenlerde tvitırda bişey yazdı.. söylemiş miydim..
eğer uzayda başka gezegenlerde yaşam var ve hatta gezegenler arası kurul var ise..
şu anda insan neslini dünyaya verdiği zararlar nedeniyle yok etmek için harekete geçiyor olabilirdi.. demişti..

tuhaf olaz..
altına bırakılan cevaplardı..
kimse ne diyosun usta dememişti..
hatta aman hadi nerde .. çabuk tadında cevaplar vardı..

farkındayız yani..

ve o yüzden fena halde uçlara kayıyoruz..
ben artık herkesten ürküyorum..
hayvanseverler rahatlıkla insan öldürecek asabiyette görünüyor mesela bana..
demokrat olup da olmayanlara kızanlar da her an linçe yatkın..
bunlar bi de eğitimli olanlar diğerlerinden hiç söz etmeyeceğim..

demem o ki..
galiba..
bir yandan gözümüzü açık tutup üzerimize düşen insanca bir görev var mıdır diye bakmalı..
diğer yandan da istifimizi bozmadan soluğumuzu alabildiğimiz kadar almaya devam etmeliyiz..

bunlara gerek duyuyorum..
çünkü verenin de alanın da kibele olduğuna inancım yok..
kabullenmem yok..
önce bir hayret..
sonra bir öfke ve sorgulama..
sonra da kayba bağlı depresyon..
birinden geçip diğerine ulaşıyorum..
hüzün labirentinde kaybolmam pek olası.. 

librairie de pera kapanmış..
yarı inik kepenkler çok acıttı içimi..
robinsonun önündeki imza kuyruğunun acıttığı gibi..
demirören plazanın..
belki de bir replika olmasına rağmen..
o eski havadan eser olmaması gibi..

aklım fikrim gidip geliyor..
az bir nefes alma vaktidir sanki..


deniz kenarı iyi gelir bence bana..



Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

Evi yerleştirirken bir şeyi itince paat diye bir şey düştü önüme,baktım Annemin cüzdanı,not defteri falan var içinde. Terzisinin prova günleri falan yazıyor.Gazetelerden küpürler kesmiş. İçine kendince notlar almış. Çöktüm gardrobun önüne bağıra bağıra ağladım.
Ayak izlerimizi bıraka bıraka geçiyoruz bu dünyadan. Bak yaz da bitti...

Git tatilini yap gel. öPÜYORUM SENİ

Esin Bozdemir dedi ki...

Sonbahar öncesi, hüznün, gölgelerin ve sararan-kızaran renklerin -dönüşümlerin habercisi...

Deniz kokla benim içinde sevgili atalet.. İçinde mavi umutlar ve billur gibi bir yaşam olsun hepimize! ve kumsala vurmuş can çekişen bir deniz yıldızı dokunursa eğer ayak ucuna.. Alıp salıver onu denize.. hayat verdiğin her can, senden bize, bizden sana nefes olsun...'şükürler olsun' sevgilerimle..

Follow my blog with Bloglovin