2 Nisan 2013 Salı

ayyyyyyyyyyh çığlığı içindekiler..den bir kısmı....

ille de keyif alırım okuycam diyorsan.. bari yan pencerede şu müziği aç.. ve beni.. sana derdimi..
bir yandan koşarken.. omzumun üzerinde anlatıyormuşum gibi düşün öyle oku.. bari..


çalışmazsa bu da linki....http://www.youtube.com/watch?v=-pc17rXbC6c

***********************************
oturmuşsun ağacın dibinde..
altında yeşil çimen..
arkanda dağlar var biliyorsun.. ormanıyla..
arasında patikalarıyla..
önünde göz alabildiğine ufuk..

hatta bak..
kaldır başını gözlerini.. ağacın yeşili.. bitiyor..
mavi gök başlıyor uzanıyor ufka..
göğün deniz mavisiyle buluştuğu az buğulu puslu yere geliyor bakışın..
deniz..
rüzgarı hissetmiş.. yer yer ürperiyor yer yer dalgalanıyor..
deniz bu..
dibinde ne biriktirdiyse ona göre hareket ediyor..
altından ne akıntılar geçiyorsa.. ona göne..
,yer yer ürperiyor yer yer dalgalı.. hatta yer yer tepeleri beyazlanıyor dalgaların.
neden diye sormayacaksın..
öyle ..
gel kıyıya..
kumun parlak altınsı bejine..
ordan rahvan bir bayır geliyor yukarı yer yer çalı..
yer yer yeşil çimen..
patikalı filan bir bayır işte..
gel geriye.. bakışınla tara..
ayak parmaklarını gördün mü..
bacakların ve nihayet kucağındasın..
karnının üzerine ters kapadığın kitabın..
üzerinde elin..
parmaklarının rasında gevşekçe tuttuğun elma.. dişlenmiş..
yeşil bir elma.. sulu sulu..
işte bir baş göz hareketiyle dünya senin..

mi acaba..

gel istanbul anlatayım sana..
martı çığlıklarıyla..
sahil kenarından kıvrım kıvrım dolanan yollarıyla..
köprülerini dizmiş gerdanlık niyetine boğazıyla..
binlerce yıllık tarihin..
kulelerle buluştuğu özel güzelliğiyle..

yalan di mi..
git bir dolaş o tarihi dokuda alıcı gözünle hele..
o güzelim tanzimat binalarının.. o güzelim art deco apartmanların pimapenlerle.. klimalarla.. ve hortumlarıyla..
tabelalarla..itip kakmasıyla önüne geçme çabasıyla bu şehri paylaştığın insanlar..
nasıl çirkinleştiğini biliyorsun..
yahu müzeye giriyordun da daha kapısından başlıyor özensizliği diz boyu.. 
neden müze örneğini seçtim.. sergilemelik yer diye..
inanmıyosun.. atalet gene öfkeli diyorsun..
telefonun fotoğraf çekiyor değil mi.. bir manzara resmine kaç direk flama tabela klima giriyor saysana.. kaç pencere.. iğrenç bir malzemeden ek pük yapılmış..
sayding denilen o suni şeyle   kaplanmaya başlandı şehir.. eh kötü mötü ama ayıp örtüyor. mu acaba..
ya uzaktan a ne güzel olmuş dediğin binanın..
pis su borusuna ne demeli öyle dışardan gidiyor.. bir patlasa mazallah altındaki bulvar kafede oturanların tepesine..

ya peki sesiyle.. 
yeni neslin çocukları söz hakkını kullanabilecek
diyordu geçen bir blogcu.. neden mi..
annesi bankamatikte minnak velede sabırla kart nası sokulur nereye ne tuşlanır öğretiyormuş diye..
arkada kuyruktaki anlayışsız insanlar da..
homurdanmışlar..
kadın sallamamış allahtan..

faşist olasım var..
o anneyle çocuğunu okurken bile daraldım..
tamam elbet göstereceksin de kamuya ne..
madem o zaman kuyruk olmayınca yapalım de..
izin alalım de..
ya da olmadı.. gel bekleyelim kuyruk bitsin o zaman de..

hastayla konuşuyorum..
kapı açılıyor dan diye ben gir filan demeden..
eveeettt hekimanım.. nasılsınız biz geldik diyor..
bir görüşebilitr miyiz..
az sonra hasta bakıyorum şu anda diyorum..
bozuluyor..
komiği içerde kendisi olsa.. "biz"in ne densiz insanlar var diyecek..
ha bazen daha tuhafı içerdeki hiç bir rahatsızlık göstermiyor..
komik..
kendine yapılana razı.. kendi de yapacak sırasını bekliyor..

metro kapılarının denk geldiği sarı çizgide bekliyorum..
yanımda arkadaşım..
uyarı var.. önce inanlere yol verin..
kıpırdamadım bile arkadaşım kenara kaydı ..
bana yadırgayarak baktı..
sonra hatta uyardı beni..
yok dedim..
dursun kapı açılsın çekileceğim sen orda bana bi popoluk yer koru..
zira daha bugün aynı şey oldu ben çekildim hemen boşluk var deyu üç kişi dikiliverdi oraya..
inen inemedi sürtüne itişe.. binen binmeye çabalar sürtüne itişe..
en uzun mesafesi altı dakikalık metrodan söz ediyorum bi de..

bekledim kenarda..
bir bastonlu amca kaldı.. çıkacak olan..
bir tek adımı kaldı kapıya varmaya bekledim..
sol yanında kalmışım kapının..
sağdan binmeye başladılar..
arkamda bir itişme.. binsenize diye..
tınmadım.. onun da arkasındaki neden ilerlemiyor burası dedi..
binmiyolar dedi arkamdaki.. hayır bir an daha sürse amcanın inmesi..
beni ense ve bel nahiyemden yakalayıp atacaklar hissettim..
neyse kalmadı gerek de bindim..

yani demem o ki..
dağın başı diye bir yer yok..
bilesin blog..
güzel istanbul yok..

ben deyince inanma sen.. git öyle rasgele üç beş fotoğraf çek..
onlara bak bilgisayarda..
dağın başı dediğinde..
gecenin bi vakti.. manzarası güzel diye gelip arabasını park edecek..
arabeskini sonuna kadar açacak..
hoş.. cazını rakını açsa ne yazar..
biralarını içecek arada anıra anıra gülecek..
en sonda gaza gelip silahını kaldırıp gökyüzüne sıkacaklar var..

çok sayıdalar..
her yerdeler..
gecenin dördünde.. patır patır saydırıyorlar müziklerine rağmen uyusan da uyanıyorsun..

motorsiklerle gezenler var takırtakır motor bağırttırıp..
güzellik yok..
estetik yoksunluğu pislik ve duyarsızlıkla harmanlanıp serpilmiş.. etrafa..

inanmıyorsun.. e git..
meydanda güvercin fotoğrafı çek.. bak bakalım ne kadar çöp denk gelecek piksel başına..
yılanlı sütunun dibinde.. kaç naylon torba buruşturulmuş sigara paketi pet su şişesi var.. git bak annem..

dağın başı yok..
bizim beynimizde yarattıklarımız var..hepimiz algı hasarlı olduk körleştik..
bir halat ve ve babası fotoğrafı çekesim geldi geçen.. ne mümkün..


o yüzden kıs gözlerini kirpiklerinin arasından bak..
uzaktan bak..
bulanık gör..

o yüzden kandır kendini ne de güzel gezdim gördüm diye..
ya da dön sen yukarı..
benim ilk yazdığım paragrafı oku..
kaldır gözlerini yukarı yeşilini gör ağacın.. 




Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

carpediem dedi ki...

neyse ki
ben bu şehirde,
yeşili gördüğüm yerde
yaşayabiliyorum desem de,
sıkıldım gerçekten.
insandan,arabadan,trafikten,yoldan,işten,tvden,müzikten,dağdan,taştan,uçan kuştan,pcden vs.vs.

Ece dedi ki...

Herşeyi abartılı yaşayan bir milletiz ya; saygısızlığı-küstahlığı-vefasızlığı-pisliği-yalanı-talanı-sahtekârlığı da böyle abartılı sergiliyoruz işte.

Ben yukarı bakıyorum..ağacın yeşiline...

Follow my blog with Bloglovin