19 Ocak 2013 Cumartesi

kapılar.. kırıklar.. anlar.. duygular.. dnalar.. martılar elbet ve diğerleri..

kaynak


bu fotoğraf aslında beni özetliyor..
ben geçmiş zamanlar gezginiyim..

 bu kapıya.. tahtasına.. demirine.. diline.. anahtarına kenardan çıkmış çiviye bakıp..
o evi yaptıranları..
içinde oturan muhtelif insanları..
dolayısıyla yaşam biçimlerini..
hayallemeye zaman ayırabilirim..

o kapıyı açan kirli suratlı çocuğu..
ev haliyle biraz çekingen duruşlu kadını..
heyecanlı ergeni..
osmanlı erkeği..
beli ağrıyan pantuflalı nineyi..
çember sakallı dedeyi..
sesi rengi kokusuyla evin her halini..
o kapının cilası attıkça .. nasıl neden yenilenmediğini..
sonra bir öfkeli el kapıyı vurup çıktığında.. kenarı kırılıp o çivi ortaya çıktığı gün..
bir kadının nasıl o yere düşen tahta parçasını eline aldığını..
belki biraz hüzünle baktığını..
görebilirim..

ben bunları düşünürüm..
daha ileri gidip o evi almış olsam nasıl eski halini bozmadan yenileyeceğimi düşünürüm..
yeni bir yaşam biçimi seçer..
yeniden yaşatırım o kapıyı ve etrafındakileri..

ama bazıları da.. işte bakar..
süper.. der.. ellerini oğuşturup..
zaten eskimiş bu.. 
yıkalım yerine apartman yapalım..
der .. hevesle.. gözleri hem parlar.. hem dolanır etrafta..

şarap tadar gibi tatmak isterim bazen...
sözcüklere gerek olmasın derim..
fikir uçuşsun.. süslenmesine..
paha kazandırılmasına gerek olmasın..
bana katılsın o anda o tad.. o hüzün.. o koku.. o  emek..
o görsellik..
bir  dna sarmalımda yer bulsun kendine..
ben  ve o kapı bir olalım..
ben ve o yaşamlar..
ben ve o şarap.. bir olalım.. 
kimse gözlerini açıp acelesini belli etmesin benim duraklayıp o duyguyu emdiğim anda..
konuşmasın.. başka bir şeye işaret etmesin.. bir kaç adım atıp az ötede  sabırsızlanarak..
yürüyüp gitmek istediğini belli etmesin..
beni isteğim dışı koparmasın o andan .. zamandan.. duygudan..

işte o yüzden ben bazen yalnız ve sessiz durmak isterim..
o yüzden bazen yalnız gezerim.. 
ve o yüzden bu bloğa gerek duyarım..
olmasa nereye yazacağım bunları.. 
bir defterin arasına belki..
ama o defter beni bana benzeyen insanlara götürecek bir araç olacak mı.. peki..


Image Hosted by ImageShack.us

6 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

İyi ki defter yok, blog var....
İyi ki zamanında okunan palamuttan satrançlı yılbaşı hediyesi öyküsü var...
İyi ki Gundula var...
İyi ki sen varsın...
İyi ki...


Ve ayrıca iyi ki robot olmadığıma sevindiğim bir kelime doğrulama sistemi var :))))

semaca dedi ki...

Ben de Ataletim.. yavaş zamanlarda salınmak isterim bazen... telaşsız, aceleciliğin hoyrat özensizliğini hissetmeden.. aynen şarap tadar gibi, o yudumu daha daha hissetmek için gözlerini kapar gibi... duyumsamak, sezmek, dokunmak yaşamlara, daha da çok yaşanmışlara... o naif detaylarda duraklamak isterim ben de... sabırsızlanmasın kimse, meşgulüm çok hissetmekteyim...:)) sevgiyle..

Adsız dedi ki...

@leylakdalım.. herbişilerden kardeşim..
iyi ki biz varız.. diyorum..
kaldırdım "robot olmadığımızı kanıtlayan iki sözcüğü" onaylama gereğini..

belki unutmuştur robotlar beni..=)

@semacam.. semam.. adam..
vefasız bene tahammül eden güzel insan..
evet ..
ayrıntıların büyüsüne kapılanlardan olmak çok nazik bir durum.. sabırsızlanmasın kimse.. gerçekten..

atalet..

Ece dedi ki...

Yazmayı konuşmaya tercih etmemin sebebini açıklarken;"kimse sözümü kesmiyor,sözümün kesilmesinden hoşlanmıyorum" demiştim ya..Bu da duygu durumunun örneği gibi..

İyi ki yazıyorsun.Seni nasıl bulacaktım ben?

kumhavuzu dedi ki...

İlk kısımda uçtum
diğerlerine gelince sıra içim buz kesti birden.

Evet evet iyi ki blog var iyi ki sizler varsınız.


lale dedi ki...

içim titredi birden ya dedim ya deftere yazsaydın bunları,blog olmasaydı,yolun düşmeseydi bana...Ben senin o gülüşünü duymasaydım,şöle bi sertelip yok artık derken ki ses tonunu bilmeseydim.

O eski evlerin önünden geçerken sanki gülüşler duyarım azcık paronoyakmıyım ne...

Öptüm seni Ataletim canım benim

Follow my blog with Bloglovin