2 Kasım 2012 Cuma

tolerans tahammül.. otuzun ikisi......

"Önüm arkam sağım solum sobe 
Korkarım ki bu defa saklanamadın 
İçimde kalmadı desem yalan 
Gözünün ortasına patlatamadım " ceynur.. 

kuş yuvada gördüğünü işler..
ya da görgülü kuşlar gördüğünü işler...

inan blog inan..
şu çekirdek var ya..
hani bana hiç benzemeyen..
bi benim koşullarıma gelsin..
aynı ben olacak..

zira ben saime hanımı ne kadar eleştirdiysem..
o kadar onun gibiyim özünde..
yaşamın ve günün getirdiği değişiklikler  ve beni yaralayan şeyler hariç.. aynıyım ...

ben kavga görmeden büyüdüm..
hayatımda anne babamın bağırtısından uyanmadım.. korkmadım..
ama ille de oluyormuş bazı şeyler..
olmaz mı.. 
iki çanak bir rafta durur da tıngırdamaz mı..
ama ben sadece sonrasını gördüm..
cemal beyin.. nüfus kağıdı aramasını..
ben gidiyorum deyip kendi başına yürüyüşlere kaçmasını..
saime hanımın..
sofrayı kusursuz kurup kendisinin oturmamasını..
ben kavga nasıl edilir görmedim blog..
anarşi gördüm..
iki darbe bir muhtıra ile bezendi gençliğim..
ama yine de ev kavgasına benzemez.. kavga görmemiş sayılırım..

iki birbirini seven insan .. nasıl kavga eder.. bilmiyorum..

bu durumda..
ben bir ya giderse korkusu öğrendim..
ki sonunda.. ayyyh gitsin artık.. şeklinde bir rahatlama noktasına ulaşır insan elbet..
kork kork nereye kadar..

ilk tartışmada.. benden dilediği tepkiyi alamayan..çb..
taş gibi oturan benden hamle gelmeyince..
umduğunu bulamamışlığın hayal kırıklığı içinde..
öfkesini dindirmek için..
cemal bey gibi.. kapıya hamle edince..
he-vomın şeklinde kapının önünde bittim..
"bu evden kapı vurulup asla çıkılmayacak..
çıkılınca da geri dönülmeyecek.
dönülürse de bu evde terkettiği kişiyi bulmayacak" diye nasıl bir rest çektiysem..
aynen dönüp koltuğuna yerleşti..

sonra bir kere daha bu noktaya geldik.
o zaman da ben gidip otoparkta oturacağım biraz..
geleceğim.. diye durum bildirip..
tamam gidebilirsin cevabını bekledi..
gene sabırlıymış adam.. kavga edeme.. çekip gideme..

o yüzden  her yerde her zaman..
bir ağız tadıyla kavga edilmez ataletle diye anlatır.. ağzını doldura doldura..
şaka bu yana..
23 yıl.. hiç kavga etmeden.. yrılık bile bir kavga edemeden..
bir çok sahne kursam da kafamda..
konfetti gibi kaldırıma yayılmış iç çamaşırları sahnesi mesela tadından yenmeyebilir..
ama sadece kafamda..

kimbilir belki de.. bu nedenle oldu..
belki de gerçek evlilik ve tüm diğer ilişkiler.. kavgasıyla beraber paket olarak geliyordu..
onu bilemeyeceğim.. benim pakette yok..

bildiğim o ki..
sadece çb değil..
hiç kimse ile kavga etmedim ben..

bana kızanlar..
homur homur homurdandılar karşımda..
ama ben sen ne diyon deyip üzerlerine yürümedim asla..

eh ama..
onlar bana kızdılar da ben kızmadım mı..
kızdım..
beğenmediğim şeyler olmadı mı.. oldu..
ben bunu karşı tarafa nasıl iletirim..
iletir miyim..  orası..
bu blog yazısını  ilgilendirmez.. bu ayrı bir konu.. 
30 günün ilk günlerini kendi vermediğim.. vermeyi beceremediğim  tepkilere ayırdım.. 

burada bana yapılan ve benim yeterince altından kalkamadığım konular söz konusu..
o yüzden ..
bana kızana ben de kızınca kavga da edemediğimde ne yaptığım konusunda ilerlediğimizi bildireyim de.. karışıklık olmasın..
kaldığım yerden devam.. 
bana kızana ben de kızınca.. ki kızdım elbet..
ne yaptım..
pasif agresif oldum..

yedi bitirdi beni..
biri mesela..
ben sadece.. dolap kapaklarını sert kapadım su verirken o kişiye..

çekirdek süperdir bu konuda asla pasif agresifliğimi kabullenmez..
"ne trip yapıyon" diyiverir..
yok bişey deyince.. "söyle" diye üsteler..
daha çok üstüme gelir..
konuşturur beni..
ama kavga tonuna o bile çekemedi henüz..
ama dinler işte..
sen bunu yaptığında ben böyle hissediyorum diye anlatırken sabırla dinler..
alnı oynar.. gözlerinde bir buğu oluşur..
uzatırsam sıkıntısını belli eder..
ama sonuçta hangi davranışına neden kızdığımı öğrenir..

ha sonuçta bazen aynı noktaya  aynı nedenle bin kere geliriz..
sallamaz yani..
bazen de bakarım bir daha yapmaz o beni delirten tavrı..

21lik kul doğdu kuul kalacak..
tripstar der gülerek..
ben de konuşma moduna geçerim..
dinler..
anladım der..
ama anlar ama anlamaz.. ama iletişimimde sorun yaşamam her ikisiyle de..
yani derdimi anlatamadım diye içimin şişmesine yol açmazlar..

bu kızma yeri pek kritiktir..
tabii herkesle her an  mutfakta kapışmıyoruz.. 
pasif agresif moda geçmişken su vermiyoruz..
o yüzden mutfak dolabı çarpamıyoruz..
o zaman araba kullanıyorsam yan arabadaki trafik canavarına..
giydiririm.. trafik canavarından bol bişey yok..

bulurum ille birşey..
ya musluk başı alır nasibini benden..
ya elimdeki kitap.. ya sigara paketi..

ama dinlerim ben.. bana yükleneni..
sakinleşince..
eleştiriler içindeki aklıma yatan şeyi düzeltirim de..

ama öyle ota.. sapa konulardan söz etmiyorum..
bana kızılması konusunda..
ciddi hatalarımdan söz ediyorum..
onları düzeltirim.. 

insan oğlu çeşit çeşit..
benim sesim çıkadıkça.. camları sert sert açıp kapamam.. sigaradan sert sert nefes emmem anlam ifade etmeyince..
bazıları kendine bir mertebe biçer..
e zaten yola çıkarken dost çıkılmıştır..
o yüzden dostluk hatırı da vardır..
ben de o yüzden toleransı geniş tutmaya çalışırım..
bu nedenle ..
o da her konuda fırça atılabilirliğim olduğunu sanmaya başlar..
ataerkil ailedeki en büyük abi pozunda..

yediğim şeyi sevmiyorsa..
şunu karşımda yeme demeye kalkar..
ya da.. sözünü kestiğimde beni cezalandırmaya kalkar..
ya da bir fikrine karşı çıktığımda..
bir daha fikrini söylememe kararı aldığını bildirir..
evet yakın çevremde de çıkıyor böyle şeyler..
şaşırtıcı biliyorum.. beni sevdiklerini bildiğim kişilerden çıkıyor..

ben sanırım ne yapacağını bilmeyen biri olarak doğmuşum blog..
programımı eksik yüklemişler..

neyse ki.. elime bi kullanım kitabı vermişler..
bana hep zaman gerekir.. elime kitabı alıp karıştırıp arızanın nedeni.. çözümünü bulmam gerekir..
de ki biri sinirlendi bir yaptığıma.. beni öylece bırakıp yürüdü gitti..

ben düşünürüm..
napılır bu durumda..
bir sigara içimi düşünürüm..
napılır ki..

yani bazıları anında ciyaklar hani..
sen naptığını sanıyorsun.. ne cehenneme gidiyorsun.. 
diye daha o yürüyüp gidenin ilk adımında.. ben olduğum gibi dururum..
o sırada beynim çığlıklar atar..
"ne yapmalıyım şimdi"..

sonra karışan nöronlar çözülür..
akıl başa gelir ama..
geç kalınmıştır artık..
artık quo vadis diye dellensen  ne fayda.. 
giden bir .. sen sıfırın altındasındır...
o yüzden düşünürsün..
bu durum bu ilişkiyi bitirmeli mi..
ama çok emek verilmiş.. çok keyif.. çok karagün paylaşılmış.. çok zaman geçirilmiş.. yazık..
bitirmemek için nasıl bir strateji güdülmeli..

yoksa hiç güdülmemeli mi..
sonuç genelde iki ayrı yönde gider..
ya o gün bir kılıfla kurtarılır ama.. konu hakkında konuşulmaz..
zira konuşması gereken atalet değildir artık..
ortalığı karıştırandır..
o yüzden  aynı uzun süre durmuş kalbin çalışması gibi..
artık çalıştığında geç olmuş.. beyin oksijensiz kalıp.. kurumuştur ..
yani yaşam vardır ama .. algı kalmamıştır..
algı.. duygu kalmamıştır.. o ilişki artık sönmüştür..
terapiyi sürdürürsün .. ama hedefin yoktur.. farkındasındır.. en zoru budur.. 

ya da.. o gün kurtarılır ve konuşulur..
etekte taş.. içte kurbağa kalmaz..
kurtulur ilişki..
o an için kurtulmuştur..
ya bir daha tekrarlanmaz benzer olaylar..
kırıklar onarılır.. onarılamaya da bilir..
benzer şeyler devam ederse.. biter zaten..

bu durumda bu saatten sonra..
üç değişim bir dönüşümden sonra..
hala bu sorunu çözemediğime göre..
ben bu konuya yoğunlaşmalıyım diye düşündüm..
toleransı mı fazla kaçırıyorum..
tahammül mü işe karışıyor..
yoksa birşekilde.. ben bir çile dedesiyim her çileye itina ile katlanırım mesajı mı veriyorum.. 

bilemiyorum.. ama pasif agesiflik bir kar sağlamıyor.. onu biliyorum..
agresiflik zaten sınıfta kaldı..
bana sağduyulu bir geri bildirim gerek..
krizler aşılarak kurulur dostluklar..
krizleri aşmak için çaba göstermemek olmaz..
diğerleri..
hiç kriz yaşanmamış olanlar.. daha denenmemiş dostluklardır..
bence dostluk dalgalı bir denizde ilerleyen bir sandal gibidir.. 
aşabildiğin her dalga ile daha bir güvenle atılırsın .. denize doğru..
ama dalgalar zaten güçlüyken dostun elinden küreğini almaya ya da mevcur dalgaya ilave yapmaya kalkarsa..
kafasına ekleştiremediğine göre küreği..
sesin rüzgarda dağılmadan ona mesajı nasıl ileteceksin..
kendine hakim olmayı bilmeyen..
sen kendine hakim olduğunda sınırı aşma gafletine düşen dostu..

burada en önemli sözcük "dost" zira elbet.. diğer kendini bilmezler..
anında halledilebilirler.. söz konusu etmeye değmez..

cümleye dost girdi mi.. ben gönül kırmayı sevmediğimden.. susmalar.. duraklamalar..
dost çünkü..

bu da üzerinde çalışmam gereken ikinci durum..
zira kıymetliyim ben.. de bir blogcu olarak.. yastığa başımı koyunca..
aklıma o hazmettiğim ya da kılıfladığım anlardan biri düşünce..
uykum rahatsız oluyor blog.. 
oluyor evet..

sen de pasif agresifsen.. sen de bu şarkıyı dinle o zaman..
 tıkla ritmle kafa salla.. 
yok hayır daha ciddi isyanlar peşindeyim diyorsan..
burdan yan tarafta günün vidyosuna..


Image Hosted by ImageShack.us

4 yorum :

Ecehan dedi ki...

Sana birşeyler yazmayı çok istedim.
Ama sen bu konuda yorum almak ister misnin ki bilemedim, sen haber edene kadar yazmayacağım.
Çünkü bir an bu yazının sadece içini dökmek ve herhangi bir dış ses duymak istememek gibi de algıladım.
Seçim senin. Her zaman.
Sevgiler gönderiyorum sana şu anda bu yüzden sadece, ılık bir Bodrum gecesinden...

Ecehan dedi ki...

Yine döndüm ses var mı senden diye, haberin olsun ;-)

mamila dedi ki...

Yazınızı iki kez okudum...Ne zor bir yaşam.

"bi" dedi ki...

pasif agresifim.
genelde.
"anla söylemediklerimi" modundayım, anlaşılmayınca da öfkeleniyorum. "açıklamadığımda anlayamıyorsan, açıkladığımda da anlamazsın" ukalalığı.
ama dedim ya genelde.
bunun dışında, tahammülümün tamamen yol olduğu durumlarda yani, içimden çıkan insanı ben de tanımıyorum. anlatamam.
zor. o çok zor!
yıkıcı. sağlıksız.
geri dönüşü de zor.
ne bileyim.
oluyor bazen artık.

Follow my blog with Bloglovin