7 Ağustos 2012 Salı

yumurtası limon şeklinde .. turuncu .. çalışma masası hakkında..




minicik bir dolap.. altta iki kapak.. üstte bir açık raf.. yanlarından metal raf ayakları monte edilmiş.. sıra sıra raflar raflar dolusu kitaplar..
dolap turuncu yağlı boya..
çarşaflarım turuncu beyaz..
perdelerim beyaz..

bak yıllar sonra muayenehane açtım konyanın b.şehrinde..
kireç badana tek göz oda..
perdelerim turuncu beyaz..
muayene masam koltuğum.. bütün sandalyeler turuncu deri..
hatta paravanım bile turuncu perdeli..

şimdiye kadar iki kez turunculanmışım..
da..

aslında..
“yatağın ayak ucuna dayamıştım çalışma masamı” diye başlayacaktım..
çalışma masam hala bizimle..
eskici geldihaaanım..
şimdilerde bir yaz evini süslüyor maviye boyalı olarak..

çalışma masam..
ayak ucunda yatağımın..
habire çalışıyorum..
vizeler..
latinceler..
parazitoloji..
üç bin yeni sözcük..
mikrobiolojı beşbin sözcük..
“kayalık dağları humması".. "kedi tırmığı hastalığı" " lyme hastalığı"..
henüz ülkemizde rastlanmamıştır diyor yarısının yanında..
ama nedense sınavlarda sorumluyuz..

yıllar geçer..
kliniğe bir yazı gelir.. "lyme hastalığı" tanıtıcı bir yazı..
ay kim güney amerika tropik ormanlarında dolaşıp alıp getirdi ki bunu bizim ülkeye diye şakalaşıyoruz..
demek bundan öğretmişler.. doktorun genel kültürü.. paraziter zenginlik sahibidir..
biz klinik poliklinik nefes alamazken..
kimler geziyor.. etiği katlettiğimiz seksenlerden sonraki.. dejenere doksanlarda da.. 
biz burada çalışıyoruz.. yetmişlerdeymişçesine..
gibi bir hasetlik gizli aslında şakaların altında..
trichuris trichuria.. 
yumurtası limona benzer..
çiz.. 
ara konak ana konak..
evrim süresi.. 
klinik belirtileri..
sayfa biter parazit bitmez..
altına yapıştır bir sayfa daha..
devam yazmaya..
yeterince uzadığında..
yapıştır duvara..
evin heryeri..
tuvalet bile..
vakit kaybetme..
kapa gözlerini anlat..
trichuris trichuria.. limon gibi.. evrim 14 gün ara konak ... ana konak....

çalışma masam yatağımın ayak ucunda..
yatağımdan çok kullanılıyor..

o zamanlar evim odam..
kendine bir dünya kurdu.. odasında ..
deniyor benim için..
demek değişen bir şey yok..

sonra yeniden bir dünya kuruyorum..
iki kişiye bir dünya..çalışma masamı özel sipariş yaptırıyorum..
kocaman..
iki tarafa da açılan çekmeceleri var..
iki kişi karşılıklı oturup çalışabilecek..
benim niyetim o..
hayat benim için entelektüel hayattan ayrı düşünülemiyor..
ikimiz de asistanız..
ikimiz de tez yazacağız..
çalışmalarımız var mecbur..
o zaman bari karşılıklı oturur çalışırız..

çalıştım ben evet..
genellikle tek başıma..

ama sanırım canım yanmıştı..
aradan yıllar gecip..
"çalışma masamız da iki taraflı kullanılabiliyordu..
hesapta karşılıklı oturup çalışacaktık.."
dendiğinde..gülerek..

nerden mi geldi aklıma..
işte şundan..
ufak ofise iki kişi sıkıştırmanın önemi.. anlamı ve açılımlarından...

tuhaf olan..
hüzün oluşmaması bu kez..
üstüne..
turuncu oda ile turuncu muayenehaneyi ilk kez eş zamanlı anımsamam..
renklenesim var..
ve ataleti sevenleri şaşırtma pahasına..
morlanasım yok.. 

-limon sarısını nasıl bilirsiniz..??
-hardal sarısından hallice..=)


Image Hosted by ImageShack.us

3 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

Turuncu, benim için de çok özeldir.
İlk evimin (evlilik evim) oturma odası turuncuydu. Turuncu mimari tüller, turuncu desenli divan örtüsü, turuncu, sarı, kahve puf yastıklar, annemden yadigar tahta koltuklarımın turuncu minderleri, nişanlılığım sırasında işyerinde oda arkadaşlarımın ördüğü turuncu-beyaz masa örtüm. Güneş içeri doğuyor sanırdım o odaya girince. Nerelere götürdün beni Atalet, şıp diye Denizli'ye ışınlandım.

Sarı iyidir ya, turuncu gibi, neşe verir insana...

laleninbahcesi dedi ki...

Ayol biriniz Konya'ya biriniz Denizli'ye ışınlandınız da ben geri kalırmıyım ben de gidiverdim Niksar'a...
Turuncu emaye meyveliğim hala mutfak masamın üstünde... Turuncu kayık tabağıma kızlar bayılıyorlar ara ara hadi salatayı buna yap derler... O yıllar turuncu yıllardı yavular... Tupturuncu hem de... Turuncu yemek odası mobilyaları bilem vardı.
Öptüm sizi turuncu turuncu.
Not: O merak ettiğin kipat ben de var:)) hemi de Leylak Dalıcım'ın bana sürpriziydi...Çıkarayım, sana getireyim buluştuğumuzda... Ama bunun bana hatırlatılması gerekiyor.
tabiki:))

Selgin GB dedi ki...

Ah...sen yok musun?
Eski günlere gittim. Tıp fakültesi 1. sınıf histoloji pratikleri geldi aklıma. Mikroskop başında hem bakar, hem çizer hem de yanımdakiyle laflardım.
İlk 2 yıl Fındıkzade Kız yurdu2nda geçti. Etüt salonunda en kuytu köşe masayı bulup anlattığın o dünyayı orada yarattım.
Sonra hep hayalini kurup, hiç sahibi olamadığım odama kavuşmam. 3. yılda. Bir Mabed gibi. Yatakla çalışma masam arasında bir boşluk vardı. Oraya minderlerden yer yapmıştım, kovuk misali. Trichuirs trichura'yı da severdim ya, benim favorim A. strongyloides idi. Ve sonra mikrobiyolojiden final gecesi viroloji çalışmaya üşenip, bir de okuduğum romanda kalan aklımla ders çalışmayıp o gece romanımı okumam ve 48 ile kalmam...
Öyle yani...

Follow my blog with Bloglovin