20 Ağustos 2012 Pazartesi

martısız canıtınsız aslında tümüyle yalnız....

Kadın tatil yöresinde anne babasının evinde..
Televizyon var..
Bu düşük çekişli yörede izleyebildiklerine göre..
Sinyal güçlendiren çanak yapılmış.. evin tepesindeki anten yükseltilmiş.. seksen altı seksen yedi.. o yıllar olsa gerek..
Kadın pek genç..
Gün boyu güneşlenme denize girme..
Akşam yemeği sonrası bazen yürüyüşe çıkma yazlık kavramı tüm sıradan ailelerde ve kendisininkinde..
Nadiren çevre evlerde biri hastalandığında..
Hasta görmeye gittiği oluyor..
Televizyonda bir dizi..
Genç iri baş rolde..
Sürekli bazı üçkağıtçılıklar yapıyor ve “ holdinglerimden görecekler”.. diyor ..
Kadın yüksek sesle sürekli gülüyor..
Oyuncuya güldüğünü sanıyor..
Derin düşüncesi yok..
Eserin yazarının da o olduğunu idrak edemiyor..

Kadın asistan..
Gazetede okuyor..
İçinden tranvay geçen şarkı isimli oyunu ve beyoğlunda sokakta kimlik kontrolü yapan gestapo giysili tiyatroculara hiç kimsenin itiraz etmediğini..
Herkesin bu tuhaf üniformalı tiplere uslu uslu kimlik gösterdiklerini..
O hafta tiyatroya bileti var..
İlk izleyişi olacak.. o sevdiği dizideki kişi olduğunun idraki içinde olabilir de olmayabilir de..
Bir şeyler biliyor gerçi..
Uyarlamayı yapanın sivri dilli kıvrak zekalı biri olduğunu biliyor örneğin..
Daha ilk sahnede.. ilk anda giriyor oyunun havasına..
Artık onulmaz bir hayranı..
Hem korkup hem seviyor bu biraz aksi yazar oyuncuyu..

Hastanenin oturma odası
Kadın “çok depresifsin diyor oda arkadaşının asık ve tedirgin suratına bakarak..
Sana ilaç niyetine vereyim bak.. ve elindeki kitabı uzatıyor..
Gerçi kitaplar ödünç verdiği kişide kalıyor sonra..
Ama belleğinde iki cümle..
“bahçe mahçe değil.. olsa olsa bah”
“pazartesi gözlü eczacı”

Kırmızı şal deseni perdeli ingiliz özentisi oturma odası..
Kadın yüksek sesle kahkahalarla gülüyor..
Durduramıyor kendini..
Elindekikitabı önündeki masanın üzerine ters kapatıp kahkahalara teslim oluyor..

Çocuk- daha iki yaşında bile yok- mama sandalyesinde..
Sadece iki yaşında bile olmayan çocukların oturabildiği gibi.. öne ve yana kaykılarak oturmuş..
Bir ayağını sallayıp duruyor..
Petrol mavisi eşofmanı içinde..
Saf saf bakıyor.. sadece iki yaşında bile olmayanlara yakışan saflıkla bakıyor..

Adam mavi kanapeden doğruluyor..
Televizyon izlemeyi bırakarak..
Neye gülüyorsun diyor..
Kadın anlatamıyor..
konuşmayla gülme arası
Tuhaf tavuk gibi sesler çıkarıyor..
adam sinirleniyor..
paylaşılamayan gülme eylemine mi..
kadının gülme enerjisine mi..
odadan hızlıca çıkmaya davranıyor..

kadın zor bela susturuyor kendini..
tamam tamam gel bak..
diyor..
İngilizce bilmeden I love you’dan ..meksikadan abedeye geri dönen kitap yazarının..
Gümrükçüyle dialoğunu okuyor..
Gümrükçü- neden gitmiştiniz meksikaya
Yazar- bilmiyorum..

Ve yeniden gülmeye başlıyor..
Adam anlamıyor ve gerçekten sinirlenmeye başlıyor artık..
Ama bilmiyor..meksika’ya gidiş ve orada kalış öyküsünün neredeyse kitabın tamamı olduğunu

………

Sahil..
Kadın şezlongda yatıyor..
Kucağında kitap..
Arkadaşı bir yanda yine kitabıyla..
Adam da başka bir şezlongda..
Çocuklar biri yedi diğeri dört yaşındalar..
Önlerinde bi yerlerde oynuyorlar..
Ve kadın iki üç cümlede bir çocukların bulunduğu yere doğru bakıyor..
Sonra birden elinden kitabı bırakıp doğruluyor..
Öyle duygudaş ki okuduğu nokta ile..
Bunu birine anlatması anlatabilmesi lazım..
Adama ve diğer kadına okuyor..
Ama anlatamıyor yazılanın.. yaşanırken ne kadar absürd olduğunu..
Mekteb-i sultaniden terk memleketindeki liseden lise bitirme sınavına girecek olan yazarın.. geometri terimlerini Türkçe öğrenmeye çalışma hallerini anlattığı sayfalar..
Yazarla arasında kalıyor..

Adam giderek daha fazla sinirleniyor kadının bu okuduklarına gülmesine..
Kadını bu kadar güldürebilmesine bu yazılanların..

Hanım sever diyor.. yazar oyuncuyu..nedense bir aşağılama tonu hissediyor kadın bu cümleyi her duyduğunda..

Yıllar sonra adam oyuncu yazarın eski oyunlarının sidilerini getirdiğinde bile..
Fark etmiyor..hala o aşağılama tınısı çınlıyor kulaklarında..


Okuduğu her haber onun kaleminden çıkan..
Ya da dilinden dökülen her cümle kadının aslında görsel belleğinin az kullanılmış sözel tarafında kaydoluyor..

Kadın balkonda..
Yine o yaz evinde..
Okuyor..
“sabahtan akşama dek ağustos böcekleri cırcır edip duru.. kimi insan ilişkilerinin çarpık gölgeleri halikarnasın taşına vurupduru.. herkesler herbişeyleri yeniden düşünüpduru..
… bir klinik doğal huzur evi.. başhekim doğa .. hemşireler ağustos böcekleri.. herkes kendi kendine check-up yapıpduru.. insanlar hüzne teşni düşüncelerini.. denizin mavisine .. dağın yeşiline gömüyorlar..suskun bakışlarla.. doğayı dinler gibi yapıp.. kendini dinleyiş içinde herkes.. kimsenin birbirini pek dinlediği yok.. herkes az biraz kendinden söz etmek.. ne olduğunu biraz karşısındakine anlatmak gereksinimi içinde.. genel duygu şu..
“ben sizin bildiğiniz serserilerden değilim. Sanatçıyım..miskin ve yatay takılışım yanıltmasın sizi..aslında gayur ve işini bilen bir kişiyim “……….

Bu kez.. gülmedi kadın okurken..
Bu kez..
Durdu ve ..
Gayur olması gereken konularda yatay durduğu için..
Bu kendini başka konularda anlatma düşkünlüğü nedeniyle..
Ayrı gayrı değil.. sadece sıradan olduğunu düşündü..

Bu kez bir başka yerden vurdu..
Bu kez başka boyuttan seslendi.. sözcükler..
Ve şu anda kendisine yapılanlara..
Bir kez başka birinin.. yapmasını izleyen küçük surattaki koca kara gözlerin sahibesinin ..
Kadının .. nasıl kimseyi kırmamak üzmemek için.. nasıl sessiz ve atalet içindekaldığını yuttuğunu izlediği için..
Ona saygı ve sevgi duyacağı yerde..
Bayrağı alıp.. yaşama.. o gözlediği sahnedeki buyurganın rolüne soyunarak..devam etmeye karar verdiğini..
Anladı..
Kadın..

Ve
Kara gözlerin sahibesinin..
Ne kadar incitici olduğunu ayırt etti.. bu kez..

Aslında benzerlik olmayıp..
Örnekleme olduğunu anladı..
Ve aciz..
Her zamanki gibi..
Bir süre koydu sadece..
Kırmadan ve incitmeden..
 Image Hosted by ImageShack.us

3 yorum :

Adsız dedi ki...

ben yapayım,
hiç yorum yok diyor ya,
anlaşılamamak aslında,ya da ortak hiç bir şeyi olmamak,ya da aslında boşuna onca çaba,kendini anlatabilmek için onca paralanmak.
hep öğretme çabası içinde olmak,hep kendini savunmak,çabalamak,hep hep hep,
aslında diyebilmek ki.
yeni çıkan spor dergideki gibi,satayım anasını .
dilara

carpediem dedi ki...

SEVGİYLE...

uctemmuz dedi ki...

"Kadının .. nasıl kimseyi kırmamak üzmemek için.. nasıl sessiz ve atalet içindekaldığını yuttuğunu izlediği için.."

yeter artık ataaletim, sıra bize gelsin
bizi üzmemeye kırmamaya çabalasınlar
yeter artık
öperim gülüm
F Ş' nin hastasıyım

Follow my blog with Bloglovin