redırım dolmuş gene..
bi ucundan bakıyorum hızlı hızlı..
bahçe blogları listemdekilerden birinde ki fotoğrafa takıldım sonra yazıyı okudum ordan verdiği linke gittim ve..
bir kurbağa kavgası..
erkek kurbağa üç yaşında döl verecek hale gelip..
kavgaya çıkar..
klanın en baba erkek kurbağasıyla kapışır..
dayağını yer..
kaçar..
dişi kurbağa da kaçar..
=P..
kazanan yalnızdır..
kendi kendine övünür yüksek sesle..
..
bahçevan kadın..
heryıl.. bu mevsimde çıldırır..
bahçelerin dağınık zamanında..
dünya zaman dilişmi farkı nedeniyle geç gelen ilkbaharından yazıyor.. ben ise yaz ortasından okuyorum..
bu mevsimde diyor..
komşunun çim biçme aletini alıp.. herşeyi dümdüz etmek istiyorum..
her yerde saksılar ekintiler..
sonra daha bilge bahçevan dostuyla konuşuyor..
en azından alfabetik düzene koysam çiçeklerimi bari.. kendimi çengelden kurtarırdım diyor..
çengel yok diye cevap veriyor.. bilge bahçevan..
çengeli sen yaratıyorsun..
çengeli ben yarattım..
sev ama özgür bırak çengelini..
yaşamda bir kez genç olunur.. renkli geçsin ama güvenlik altında olsun çengelini de..
he-anne çengelini ben yarattım..
uyumaz gece üçbuçukta toplar taksimden ..
zira taksim güvenlidir.. ama yol değildir..
bu çengeli de..
sıkmayan ve destek veren çengelini de ben yarattım..
ilişkide aşağıdan yukarıyalık yok.. bana tai olmak yok çengelini de ben yarattım..
o zaman o çengelden kendimi kendim indirmeliyim..
daha doğrusu o çengele kendimi kendim astıysam..
unu hatırlamalı ve rahat olmalıyım..
ben sıcak italyan sofraları sadece filmlerde sevdim..
sıcak italyan sofrası diye bir şey olmadığına inanan biriyim..
nerde çokluk orda b.. luka gönülden inanan biriyim..
sevgi sözcükleri ve davranışlarını da pek sevmem..
hafif tertip huzursuz olurum..
iki yaşında çocuğa"çocuk musun" diyebilen biriyim..
kendi alanlarımı zamanlarımı belirleyen biriyim..
hiç ir ilişki içinde yoğrulmayı.. karnımı göbeğimi açıp sevdirmeyi sevmeyen biriyim..
e noluyo bana..
biliyorum ne olduğunu..
yorgunum..
ve yorgunken bir ergenin isteklerini yerine getiriyorum başka şeye enerjim kalmıyor..
o zaman da başka şeyleri yapmak isteyenlere mazeret diziyorum..
çekirdek bıdı bıdı.. yirmibirlik ıbı dıbı.. bunun iki sonucu oluyor..
öncelikle anlattıklarım kendime fazla geliyor..
ve şikayetleniyorum..
sonralıkla.. mazeret gösterdiklerim.. bana "ama sen onları kısıtla sınırla.. alanını geri al " diyorlar.. savunmaya başlıyorum bu beni daha fazla yoruyor..
o zaman kendimi..
düşkün ve düşkün olunan anne çengelinden indirmeliyim..
hem ben değil miydim büyüsünler ve aynen yuvadan dışarı.. diyen..
özgür bırakan anne çengeline bir güzel yapışmalıyım..
beni aniden endişelendiren huzurumu kaçıran şeyleri bulup onlardan kurtulmalıyım esas..
dün mesaj attım.. 21liğe..
ben üç yaşında bir oğlan gördüm.. aynı sana benzeyen..
bir de filmde bir oğlan vardı pazen pijamalarıyla aynı sana benzeyen..
merak ediyorum.. nerde benim oğlum ben oğlumu özledim diye..
cevap geldi oğlun büyüdü..
bu mesajı atarken ne kadar kendimi haklı görüyordum.. neredeyse ağlayacaktım..
cevap üzerine durdum düşündüm.. biliyorum dedim.. ama benim o oğlumu özlememe engel değil..
seninle daha çok ilgilenirim dedi bana..
bu muydu derdim..
benimle ilgilenmesi mi.. peki ben ne kadar tahammül edebilirim ilgiye.. sıkılmaz mıyım.. ilişkimizin doğasında ilgilenmek varsa.. bu benim onunla ilgilenmem şeklinde oldu olacak.. o da zaten tam gerektiği kadar.. olacak.. asla bezi elinden alıp silen.. bağcığı elinden alıp bağlayan.. kaşığı elinden alıp yediren olmadım ki.. on yaşında antibiyotiğini eline verip.. sabah akşam yutacaksın diyen de bendim..
uff..
amacım ilgi toplamak değil.. sadece bil istedim dedim..
ok dedi mucuk..
kızdım kendime..
bir gün önce multimedia eki gnderen.. eke tıkladığımda facebooktaki, kendi gülen fotolarımdan birini görüp şaşırdığım sonra da mesaja.. seni sevi,yorum kadın diye yazan oğlana benim bu ağlak annelik modundan çıkmam gerek..
bacaklarını bağdaş edip..
herir muzurluğunu anlatan çekirdeğe de..
havanda su dövülecek şeylerle ilgileniyorsa o kadarcık anlatacağı vardır.. ne yapsın schroedingerin kedisinden mi söz etsin..
demek ki neymiş..
sağa sola bakmayacakmışsın..
hedefin en hızlı bağımsız çocuğu yetiştirmek ise.. kalkıp ondan..
tepesinde kabuğuyla dolaşan civciv olmasını beklemeyecekmişsin..
kendimi "duygulu düşkün endişeli" anne çivisinden indirdim..
ben öyle olmamaya çalıştım.. böyle bir çivi çakmadım..
ben hatasını yapıp arkasını toplamayı olmadı bedelini ödemesini bilen insanlar olsunlar istedim..
sorunlarını çözmeyi öğrensinler istedim..
bağımsız olsunlar istedim..
şimdi buna ulaştım..
sadece uzun sürdü..
o arada ben unuttum ..
istediklerinde şımartılabilecekleri bir yer olsun istedim..
onun için hep onlar istiyorum ve ben de veriyorum gibi görünüyor..
bana bile..
kendi çivimi yeniden buldum.. ana en uygun çiviyi..
iyi olsun hoş olsun .. bütün ödül budur çivisi..
demek kineymiş..
1- çocuklardan fazla söz edilmeyecekmiş.
2- çocuk söz konusu olunca duygusal olunmayacakmış..
3- yorgunum ve istemiyorum mazereti olarak çocuks kullanılmayacakmış.. ille gerekirse sevgiliden yorgunum mazereti elde yoksa.. yalanı daha iyiymiş..
7 Temmuz 2012 Cumartesi
çiviler çengeller.. çekirdekler.. martılar ve diğerleri hakkında..
Etiketler:
bu da burda dursun..
,
dürüst blogculuk
,
gretel niyetine
,
kendine ait bir oda
,
kirli çamaşırlar
,
takıntılar
Gönderen
ATALET
zaman:
14:19
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
3 yorum :
Sevgili Ataletim... Bu yazıya yazsam sayfalarca yorum yazabilirim... ama öncelikle akşama daha detaylı okuyup daha sonra da bunları seninle uzun tatlı sohpetlerde konuşmak isterim... çengelsiz hayat dileklerimle akıllı güzel kadın...:)) mazeret hiç gösterme sen... ne gerçeği ne yalanı ne sanalı için... ne nasıl geliyorsa içinden, tam, onu bul, onu yaşa ....
so?
sana bir mail attım, gördün mü:) çocuk mu? sana çengelden sesleniyorum:)
Yorum Gönder