12 Haziran 2012 Salı

mutfaklar.. güğümler.. otopsiler vardı ..orda martı yoktu.. olsa da uçamazdı ki..

zorunlu hizmete gittiğimde..
24 yaşındaydım ben..
tek başıma..
tamamen yabancı bir çevrede..
saime hanımın oğlunun içini donduracak kadar yalnız ..
bir işim..
sorumluluğum evim oldu benim..

işim.. sadece poliklinik yapmak değildi..
işim aynı zamanda adli tabiplik yapmamı da gerektiriyordu..
otopsi..

evet..

ama sakın aklınıza siesay filmlerindeki o ruhsuz ve kişiliksiz çelik masaları önlükleri maskeleri getirmeyin..

benim işim cesedi olduğu yerde değerlendirmek demekti..

sacvı.. katip.. otopsi yardımcısı kadrosunda olan görevi otopsi malzemelerini bulundurmak.. ki bulundurmazdı..
ve ölüyü incelerken yardım etmek . ki edemezdi çünkü ölüden korkardı.. bir savcılık görevlisi adam.. ve iki de polisle beraer..
ahırda..
yol kenarında.. göl kenarında.. dağda.. değerlendirmem gerekirdi cesedi..
değerlendirir ve şüpheli bir şey görürsem alıp nakletmem gerekirdi ölüyü...

ama savcılar genellikle iş bitsin isterlerdi..

ben merkezde olduğum halde tüm çevre köylere de ben giderdim..

cesedi görür muayene eder..
sonra aracın arkasında duran bir plastik su bidonundan dökülen musluk suyu ile elimin kirini akıtır..
tutanağa not edttirirdim bulduklarımı..

aynı zamanda hastanedeki bazı acil vakalara da bakmaya başlamıştık bir ara..
bir gece benim nöbetim sırasında..
gencecik bir gebe kadın getirmişlerdi..
doğuma..
yanında sadece annesi vardı..
ebelerle beraber doğumu yaptırmıştık pembe beyaz bir kız bebekti..
kaydını yaparken..
baba adı boş kaldı..
kızın babası bir kaç yıl önce ölmüş..
annesiyle duruyormuş..
daha onbeşinde bir kız..
o yıl daysısı ve dayısının oğlu tecavüz etmişler kıza..
baba bellideğil..
doğum dava konusu..
çocuğun kanı alınacak..
kimden hamile kaldığı anlaşılacak..

bir hafta sonra idi..
kızı annesi ve bebeler bu kez de darp nedeniyle şikayetçi olmuşlar..
adli muayene için geldiler karşıma..

dayının karısı kızları ve oğlu tarladan döneen anne kızın yolunu kesip.. sırtında bağlı bebeyi de bunları da sopalamışlar..

oraları buraları morarmış..
bebe sağlıklı idi..
ama sırtında bir morluk vardı..
24 saatlik geçici hayati tehlike vardır deyip.. bebeyi..anneyi anneanneyi hastanede tuttum..

bir hafta geçti geçmedi..
otopsi var köyün birinde dediler..
işte yukarda saydığım ekip..
ve ben düştük yola..
dağ köyüne yollandık..

üç saat yol gittik..
birköy evinin önünde durduk..
toprak tabanı kilimlerleörtülmüş.. geniş biroda..
mutfak yarım bir kerpiç duvarla ayrılmış..

benim anne kızın evi.. başları önlerinde duruyorlar kapılarının önünde..
nooldu dedim..
bebe öldü dedi muhtar..

daha önce de darp olduğu için..
şüpheli ölüme girmiş.. muhtar da jandarmaya o da savcıya o da bana haber vermişiz..
toplanıp gelmişiz..

ben o bebenin doğumunu yaptırdığım bebenin otopsisini yaptım..

bisturinin bıçağı olmadığından bildiğin jiletle..
değil otopsi masası.. masa bile olmadığından bildiğin yere halıya bağdaş kurup..
bildiğin kucağıma naylon torba serip..
bildiğin kucağımda..

eldiven olmadığından bildiğin..
çıplak elle..

o an donuyor kanın.. ruhun beynin..
seni sen yapan her aydınlık her ışık..

bi süre sonra çözülüyorsun ancak..
bi süre sonra..

klasik ters y kesik ile karnını açtım..
kanama yok.. iç organ hasarı yok..
göğüs kemiklerini açtım..
iç organ hasarı yok ..
kafa derisini kafa tasını açtım..
bildiğin jiletle..
bildiğin çıplak elle..
bildiğin beyni göründü kanama yok..
her organı çıkardım..
savcılığın sahip olduğu tek şeyin.. formaldehidin içine yerleştirdim..
zehir arasınlar diye..

ama bir tekşey dikkatimi çekti..
bebenin barsakları beyazdı..
bembeyaz..
o bebeği ben doğurttum..
ilk kakasını yaptı ben ona bakarken..
barsak ya da midesinde bir sorun yoktu..
anasını emdirmişti ana çocuk sağlığı hemşireleri..
emmesinde bir sorun yoktu..

ama barsakları bembeyazdı..
içinde hiç bir şey yoktu..

ben ebeyi tekrar kapadım..
ama o hali ile anasına vermek istemedim..

su istedim..
yıkamak için..
kuyudan su getirdiler..
kıyamadım.. üşür diye..
suyu ısıttırdım..
savcının tuhaf bakışları altında..
hani bebek yıkanmadan önce dirseğinle ısısına bakarsın ya..
öyle baktım ısısına suyun..
savcının bakışları altında..
ototpsi yardımcısının güğümden döktüğü ılık suyla ..
yıkadım bebeyi..
sardım bir beze verdim.. gömülebilir izniyle annesine..

rapora şüphemi yazdım..
koruyamadığımız bebenin..
formaldehidle korunmuş iç organlarını adli tıba gönderdim..

anası.. anneannesi..
teşekkür ettiler.. geldimkestim diktim çıktım.. benimle hiç gözgöze gelmediler..hiç sesleriçıkmadı..

savcıya..
sanırım bebe açlıktan ölmüş dedim..
bunca saldırıya dayanamayıp..
aç mı bıraktılar ki..
anlaşılmaz diye..

sustuk üç saatliksavcıyla..
acıkan bir bebenin çığlıkları kulaklarımızda..

inerken..
sonuçlar gelince haer veririm dedi..
savcı..
vermeyin dedim..
sonuç belli zaten.. benim için..

ben o ana kıza katil diyebilir miyim..
tecavüz ederken iyi..
snrasında..
hamilelik boyunca tehdit.. dayak..
doğurduktan sonra tehdit dayak..
dışlanma..
elde yok avuçta ne olsun..

sütümü kesildi..
kendisimi vermedi..
bilmiyorum..

ama ben..
bebelerin bu kaderlerine lanet ediyorum..

kadın bedenini kontrol edemiyor ki her şekilde..
ama en azından birkaçı kürtaj ile bu kaderden kurtuluyorsa..
kurtulsun..

ben gibiler de o bebeleri kesip.. doğrayıp..
otuz yıl sonra hala ..
bazen elinin altında o soğuk cildi hisseder gibi olmasın.. o loş mutfağın kilimi üzerine bağdaş kurduğu anı anımsamasın..

memleket güzel ve yalnız mıdır  bilmem ama pek yalnız ve kimsesizdir bu memleketin kadını.....


Image Hosted by ImageShack.us

13 yorum :

tintirişin zembili dedi ki...

Sevgili blogdaş bu paylaşım bir yerden alıntımıdır yoksa yaşanmışlıklar sinsilesinin bir sayfasımıdır?
altüst oldum ve öğrenmek istedim Selam ve sevgiler

Adsız dedi ki...

alıntı değildir.. zorunlu hizmette.. bildiğin.. benim yaşadığımdır..
bu ve birkaç çocuk ölümü..
hala.. kendime yabancı tuttuğum..
içselleştirmediğim.. yaşadıklarımdır..

atalet

Adsız dedi ki...

Kanım dondu...
gözlerimin önüne geldi tüm yaşadıkların...senin çaresizliğin...o bebenin...o ananın kaderi...
neler yaşanıyor memleketimde...
yazık...

Leylak Dalı dedi ki...

Of Ataletim ya bu çok fenaymış:(
Halil Sezai olup haykırmak istiyorum; "İsyaaaaaaaaaaaaaan" :((

serpil dedi ki...

Ne kadar uzağız aslında gerçeklerden şimdi daha iyi anladım, oturduğumuz yerde ahkâm kesiyoruz, yaşadıklarınız çok çok acı, nasıl atlatılır ne zor

hüznün tadı dedi ki...

Çok güçlü bir kadın olmalısın. Hayat zaten çok zorken böyle bir meslek yapabiliyorsun...

Çiğdem dedi ki...

kollarımı açıp sarıldım.. başka bi şi yapamadım...

Adsız dedi ki...

@çiğdem.. sağolannem..
@hüznün tadı..güçlü bilşe olamayacak kadar gençtim sanırım.. işimdi ve yapmakzorundagörüyordumkendimi..
bugün olsa o şartlarda yapmazdım..hayır..
@serpil
bu eski bir anı.. ama yine de kadınların halinde ve çaresizliğinde bir değişiklik olduğuna inanmıyorum..
@leylak dalı.. fenaydı evet..
@adsız.. çaresizlikti onların ki evet.. ve hala çaresiz kadın toplum karşısında.. yazık evet..

atalet

laleninbahcesi dedi ki...

bu yazıyı bir kaç saat öncede okudum ben.Yorumlayamadım değil, ne yazsam az olur, ne yazsam ifade edemem aslında söylemek istediklerimi diye ...
Okudum, ta içimde hissettim, çaresizlerin karşısında nasıl çaresiz olunabileceğini gördüm.

Çook öptüm seni Ataletim canım benim.

Selgin GB dedi ki...

Ah.... Atalet...
5. sınıfta Adli Tıp stajında öğrendiğim vakit anadolu'da bir yerde çalışacak olsam işte bu anlattığın otopsileri yapacağımı öğrendim. O günden sonra neredeyse dua ettim, gitmeyeyim mecburi hizmete diye.
Biliyor musun ben hiç mecburi hizmete gitmedim, denk gelmedi.ama en çok da anlattığın şeyler yüzünden mecburi hizmete gidenleri hep çok takdir ettim.
Bir de sen bunu anlatınca staj sırasında derste yaptığımız bir kadın otopsisi hatırladım. Kadını abisi vurmuştu, ateşli silahla. görünürde sebepsizdi. Sonra otopsi sırasında cinayetin sebebini anlamıştık. Kadın gebeydi. Yaklaşık 16 haftalık. Ben de onu hiç unutamam. Günlerce gözümün önünden gitmemişti. Öyle yani...

"bi" dedi ki...

Hani "bildiğin" demişsin...
O bildiğin dediğin yerleri ben iki kere okudum. Bilemedim Ataletim.
Canlandırdım gözümde, gözüm sulandı, içim acılandı... Her şey, hepsi "bildiğin" gerçek.
Ama...

Bilemedim.
8(

Adsız dedi ki...

@lalem.. bu zaten yorumlansın diye yazılmadı aslında..
zor olabilir ama yapılması gerekenler yapılıyor işte..

facebook'da dediğim gibi.. neden taktım bu kürtajın yasallığı konusuna onu anlatayım istedim..

@bi.. zaten bildiğin.. olduğu için beterdi be biblom gadım..
ondan pek kötüydü..
çelik masalar fayans dvarlar.. ölenin yakınının ruhunu emer gider..
plastikleşirsin.. pratikleşirsin..

ama bildiğin mutfak olunca..
olmaz.. olamaz işte..

o zaman tüm yaşam umutlar korkular herşeyiyle dikilir senin karşına insan dediğin..
zor olur..

@selgingb.. benim de.. en büyük korkumdu.. üstelik son senemde çıktı zorunlu hizmet.. klinik patolojide yaptığımız otopsiler.. tanı koyma mantığını bilemiyorum korkusu içinde gittim "yerime".. oradaki doktorlarla tanıştığımda ilk cümlem.. "meraba ben doktor atalet.. adli otopsi yapmayı bilmiyorum" olmuştu.. inan bak dün gibi aklımda.. ne gülmüşlerdi bana.. öğrenirsin diyerek..
ilk akşam öğrenmeye başladım.. yol kenarında gördüğüm yaşlı kadını da hiç unutmadım.. araa çarpmıştı.. eli yanında kıvrık kalmıştı.. elinin yanında bir yarısı yenmiş yeşil elma..

ilk o zaman bu işin çok farklı olduğunu anlamıştım.. karşımdakinin elmasını kemirerek yol kenarında yürürkenki hali .. nereye gidiyordu.. komşu oturmasına mı gidiyordu.. derken baktım yaşamıyla karşımda..

iyi olmuş gitmediğin..
gittik de ne oldu.. bir çift martı kanadı takmadan uçamaz olduk....

atalet

Adsız dedi ki...

ben korktum...
yaptıklarından ve yaşadıklarından.
seni sen yapanın da bunlar olduğunu biliyorum...
yaşanmazsa blinmez bilirim,
kendimi de haddimi de.
suskunluğum bundandır,
ahkam kesemem de bu yüzden.
senin ayakkabılarını giymeden,
senin tarafından bakamam
olaylara.
çok kızarım aynı zamanda,
sürekli ahkam kesenlere.
saygı duyarım sana,

bu yüzden elbette.
gıpta ederim tavizsiz.
hiç şaşırmam yaptıklarına,
bu yüzdendir sürekli peşinde olmam,
öğrettiklerindendir,
seni sevmem...
iyi ki varsın ve seni tanıdığım için mutluyum...
dilara

Follow my blog with Bloglovin