sabah gene konuşuyoruz ayak üstü bizim ufacık minicik sorumlu fizyoterapistle.. cep fizyoterapisti.. ve ancak nasıl iriyarı hastaları.. parmağının ucuyla tutar yürütür..
arşimedin dişi hali..
gene günün temposu..
"laf dönüyor dolanıyor kadına bayana geliyor..
nasıl oluyor bilmiyorum..
ki ben kimliksiz girerim o salona.." dedi.. bir yandan da üzerindeki bol kapüşonlu poların eteğini şöyle çekiştiriyordu.. hani bakın ne derece cinsiyetsiz der gibi..
"eh doğru ben de evde bırakıyorum.." diye cevapladım gülerek..
"yok ben evde de böyleyim.. nerde bıraktım .. ne zaman bıraktım.. bilmiyorum.. " dedi..
ben biliyordum aslında..
masaya yumruk lezzetinde "ben de bir kadınım len" bağırması açılımında tepkili olduğu günler ile....
affedebilmenin dayanılmaz sancı ve geri ödemesi arasında..
bıraktı..kadınlığını..
-ağrın var mı..?
-efendim kadınlara sorsalar onlar onken yirmi der ya hani..
işte biz erkekler de.. yirmiyken on deriz..
hani demeye çalışıyor ki..
çok ağrım var ama erkekliğimden göstermiyorum..
-ki ben yetmiş iki yaşındayım..
bu arada saçlar boyalı simsiyah.. tepesi ciddi açık ama yanda kalanlar boyalı.. şirinlerin gargameline benziyor saç olarak..
ve.. duraklıyor yetmiş iki de..
-aaa... diyelim diye..
demiyoruz..
madem ki biz kadın bayan durumundayız o zaman inatla..
demiyoruz..
ki deriz aslında.. =)
psikologdan geri dönüş geldi sonra.. tanısal değil de.. dedikodusal..tüm görüşme süresince..
aslında ne kadar hayata bağlı.. ne kadar keyifliymiş..
üçe beşe bakmaz .. bi lokantaya gittiyse kaç paraysa öder artık sadece tad almaya bakarmış..
hayata güzel bakarmış..okumamış ama okutmuş.. zaten o okusaymış.. çocukları okurmuş.. herşeyden herkesden memnunmuş..
hani o ki yeTMiişki yaşındaymış.. hep..
25 30 yaş arasında takılırmış..asla otuzun üzerinde kadınlarla ilişkisi olmamış..
bunu derken de siz kaç yaşındasınız der gibi bi ölçüp biçiyordu beni dedi bizim psikolog..
bu durumda bizim klinikte pek adama göre aday yok diye karar verdik..
en son gelen çıtır hemşire dışında..
kar yağıyor istanbulda..
gördüğüm en tuhaf kar..
öyle kuru yağıyor ki.. neredeyse buharlaşacak. eriyip suta dönüşmeden..
hiç durmadan yağıyor kar..
arabam mahsur kaldı otoparkte.. hafta sonu ellemedim diye.. üzeri kar dağı.. yanı yöresi kar dağı..
ama yol açık.. ne gam onca karı temizleyesim yok..
yayayım karda istanbulda.. o da bir keyif..
nokta öyküsünü okudum.. o çok severek defalarca alıp her seferinde benim gölge bahçemde küflenerek yok olan çiçeğin adı meğer vapurdumanı içiş.. istanbul vapurları olsa gerek.. eflatun gün batımlarındaki duman olsa gerek.. hani tepesinde martı izi taşıyan fotoğraflardaki gibi..
gerçi artık ne o istanbul ne dumanlı vapurlar var..
ne de öyle anne baba sevdaları.. öyküdeki gibi..
rakı kapakları.. bulmaca aralarında arayacak mı yeni nesil anasını babasını öykülerde..
sanmam.. türkçeleri bile yok..
karşıma hasta diye geliyorlar da.. anlatamıyorlar nedir şikayetleri.. nerden nereye yayılıyor merkez üssü nedir..
benim şamşırık çekirdeğim bile..
midem bulanıyor diyor midesi yandığında..
ayrıntılamak için sorduğum her soru biraz daha müphem biraz daha muğlak..
(belirsiz ve anlaşılmaz) yapıyor.. anlatılanı..
nasıl anlatacaklar anlayacaklar.. bizi.. de öyküleştirecekler..
kıymetini bilelim bu son yazarların.. içine sözcük kaçmış olanların..
nesli tükenecek özellikler bunlar..
yıllar sonra en uzun öykü sanırım.. geldim gördüm farketmemişim hiç bir şeyi.. olacak..
31 Ocak 2012 Salı
hastadan doktordan.. notpedden .. kardan ve martılardan ve diğerlerinden bahseden yazı..
Etiketler:
altı çizili satırlar
,
çamaşır çekmecesi
,
erkeğin korkusu
,
gretel niyetine
,
kolaj
Gönderen
ATALET
zaman:
17:51
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
5 yorum :
Atalet'im bizim Defi gibi desene senin çekirdek. Bizimki de kusacağı gelse, karnı acıksa, tuvalete gitmesi gerekse "Karnım ağrıyor," diyor. Milletçe dilimizin fakir olduğumu bilirdim de, sen hastalardan örnek verince fark ettim ortalama insanımızın konuşma Türkçesi galiba, ne yazık ki 3 yaş seviyesinde, belki de Defi'ye halsizlik bile ediyor olabilirim. Zaten yazılı Türkçe'ye hiç girmeyeyim, gazete yazılarında bile - de, - da, ki eklerine dair yazım hatalarını gördükçe saç baş yolmaktan usandım.
Pre-ergenimin durumu aslında herseyi gün gibi ortaya koyuyor. Günlerdir bir PS 3 oyunu için sarfettiği çabanın onda birini bir kitap için sarfetse oturur ağlardım, herhalde. Adam Pal Sokağı Cocukları'nı bile 1 ayda bitirdi. 10 yerine kaptırıp 12 sayfa okuyacak olsa panik oluyor. Öyle yani...
Atalet'im bizim Defi gibi desene senin çekirdek. Bizimki de kusacağı gelse, karnı acıksa, tuvalete gitmesi gerekse "Karnım ağrıyor," diyor. Milletçe dilimizin fakir olduğumu bilirdim de, sen hastalardan örnek verince fark ettim ortalama insanımızın konuşma Türkçesi galiba, ne yazık ki 3 yaş seviyesinde, belki de Defi'ye halsizlik bile ediyor olabilirim. Zaten yazılı Türkçe'ye hiç girmeyeyim, gazete yazılarında bile - de, - da, ki eklerine dair yazım hatalarını gördükçe saç baş yolmaktan usandım.
Pre-ergenimin durumu aslında herseyi gün gibi ortaya koyuyor. Günlerdir bir PS 3 oyunu için sarfettiği çabanın onda birini bir kitap için sarfetse oturur ağlardım, herhalde. Adam Pal Sokağı Cocukları'nı bile 1 ayda bitirdi. 10 yerine kaptırıp 12 sayfa okuyacak olsa panik oluyor. Öyle yani...
ahaha.. zamanında yarışırlardı benimle.. gidip gelip kaç sayfa okudum diye bakarlardı.. şimdi de.. ümitsiz vaka oldular.. gerçi 21lik biraz okuyor.. biraz..
bahsettim bir nedenle biryerde.. yineleyeyim..
bu yıl daha az kadın yazar.. daha çok erkek okur olsun demiş.. biri..
en azından ikinci bölümüne katılıyorum dileğin..
atalet..
Nokta'yı sevdin gibi algıladım yazıyı, yanılıyor muyum? Beni çok etkilemişti. Onur'un diğer kitaplarını da öneririm, "Seni Hatırlatan Yıldızlar" diye bir romanı vardır mesela gerçekten çok güzeldir. Diyeceksin ki bıktım önerdiğin kitaplardan, olsun ben önereyim sen bık, aslında bıkmadığını da biliyorum ya neyse.
Bu arada aklıma birşey takıldı, sanırım Noktacık ve Anton'dan. Köpekleri vardı ve adı Pifke miydi? Günlerdir kafamın içinde bir Pifke dolaşıp durur, çözemedim gitti:)) Ve canım fena halde Gundula'yı okumak istiyor:))
noktayı sevdim.. ama gerçekten çok içselleşti.. acıttı hırpaladı.. daha önce de öykülerini okuduğumu anımsadım sonradan..
yazdıklarını asla unutmam ama yazar adlarıyla ilgili sorunum vardır.. unutmuşum okuduğumu.. vapurdumanına kadar işler yolunda gitti sonra birden can yaktı..
pifkeydi evet.. =) şirin bişeydi.. kıl kuyruk modellerden..
gundula okuyalım.. =) noktanın üstüne hoş olur..
atalet..
Yorum Gönder