5 Aralık 2011 Pazartesi

hüzün kadınlar erkekler kitaplar latinler ve diğerleri

kadınlar hayatlarının öbürlerinden farklı olmasını isterler.. değilse uydururlar..ve kadınlar bir araya geldiklerinde erkeklerden çok daha fazla eğlenirler..
Marcella Serrano; Hüzünlü Kadınlar Sığınağı



bahçemde sonbahar var.. içimde hüzün..

tuhaf bi pazardı..

hatta tuhaf bi hafta sonu.. sanki herkes dinlenme ve yabancılaşma niyetimi anlamış da söz dinlermiş gibi uz durdu...
kedi bile.. kapı kapı diye tutturmadı..

hiç teve açılmadı sayılır..
kanapede rahat köşe oluşturuldu..
yeme içme stokları da..
mumlar yakıldı gümüş renki şamdanlara..

ilk latin kahvemi.. norveçde içmiştim ben..
ne olduğunu bilmeden ısmarlamıştım..
latin latin bakmıştım sonra bi süre karşımdakine.. =P..
hem rom hem viski konularak yapılan bir kahve.. üstelik şekerli..
farkettim ki.. benim kahveli vanilyalı likör.. neskafeye katılınca...
latin latin baktırıyor.. güzel oluyor..
işte bu karışımdan bir kaç tane tüketildi..

kitap.. dediğim gibi.. tehdit mektupları idi önce..
sonra aşağıda unutulduğu için..
üşengeçlikten.. hüzünlü kadınlar sığınağına başlandı..
ikisi de memnun etti..
bir bölüm okundu..
köşem olduğu gibi durdu beni bekledi..
arada bir başka şey yapıldı..
içildi.. biraz.. yapıştırıldı..
biraz çamaşır çekmecesi..
biraz yazı ..
biraz oyun..
hatta biraz takı.. sonra bir bölüm daha..

avniye midir leke midir kedi de sersemledi..
peşimden dolaşmaktan..
düzenli seferler halinde bir kanapeye.. bir alt odaya çıkıp inmekten..

pazar sabahı erken telefon geldi gerçi..
biraz korkuttu..
ya gün hep böyle olursa diye..
ama çok da değil.. az korkuttu..
saat dokuz buçuk gibi idi..

ki bu da hem ilginç hem iyi bişey..
telefon 21likten geldi..
bir yanda tavada cızırdayan omlet sesi eşliğinde geçti konuşma..
yanlış anlaşılmasın tava benim değil onun elinde.. ilginç olan bu..
sonra acıktığımı farkedip kalktım ben de..
saate bakmadan.. dokuz buçukmuş..
iyi.. gün uzadı sayesinde.. uyuyabilirdim öğlene kadar..

çekirdek koca bir yığın siparişle geldi.. akşam üzeri yanıma..
yapılacaklar listesiyle.. =)
bir kısmı tamam bir kısmı sonraya..



yılın en sevdiğim zamanı geldi..
istanbulun en sevdiğim zamanı..

ama sanki daha sonbahar gibi ortalık..
bu kez şöyle bir program yaptım..
her gün bir tane bitireceğim bitirilmesi gereken listesinden..
dün takı tamirleri bitti..
çekirdeğin matara kolyesinde..
benim payetli eyfelliye hepsi ..

bugün listede daralması gerekenler var..
siyah mini süpermini süper dar.. dantel ve şifonlar var..

şu "bugün ne giysem"i izliyorum ben..
süslenip püslenip geliyorlar jürinin karşısına..
eleştiriliyorlar..
sonra jüriye..
siz öyle düşünebilirsiniz..
ben beğeniyorum kendimi böyle diyorlar..
o sizin fikriniz diyorlar..
bence çok güzel oldu diyenler var..

öz beğeninin böylesi..
narsisizm düzeyinde..
geçenlerde de bir yazı okumuştum psikolog çalışması bilimselinden..
diyordu ki..
ortalama zekada ortalama güzellikte ve ortalama sosyo ekonomik düzeyden gelen gençlerin
kendini çok beğendiği..
ve herşeyin..
maaşın .. işin.. erkeğin veya kadının.. ennnn iyisine layık gördüğü..
ve bunun neden böyle olması gerektiği ile ilgili en ufak bir fikri nedeni argümanı olmadığı saptanmış..
yani sen nesin de.. bunun karşılığında bunu bekliyor umuyor istiyorsun.. dendiğinde..
cevap yok..

acaba.. sen halledersin aslanım ben sana güveniyorum..
ya da bnim oğlum kızım yapar.. motivasyonunda fazla mı ileri gidildi..
bilemiyorum..
ama işte öyle..

nilgün cerrahoğlu de bahsetmiş.. geçen gün .. yazısında.. bu programdan.. izleyin bence.. dişi profilinin tepki ve dürtüleri konusunda bir fikir sahibi olursunuz..

yılın en güzel zamanı en sevdiğim zamanı diyeyim ya da..
ve istanbulun da en güzel zamanı.. en keyifli ve en süslü..



yazma.. okuma.. anlama zamanı.. dökülenlerin altından kurtulma zamanı bir de..
benim için..
herzaman ki gibi..

pese:ler sırası ile..
fotolar.... bahçem.. ve bahçede zaman antika saatim baş rolde.. kitaplığım ve kuşlar.. baş rolde..
fotoğraflarda kuş kondurma temasını sevdim ben..=).. bi süre sürecek..
yılın en sevdiğim zamanı fotoğrafındaki beyaz çam ağacı.. farkedilmiştir umarım.. =D..
tehdit mektuplarının kurgusu çok ilginç.. beğendim..
hüzünlü kadınlar sığınağı.. şiirsel.. yine güney amerika.. güney amerikada kış.. ada.. deniz dalgalar ve hatta martılar.. kadınlar ve erkek dedikoduları.. =).. okyanus ötesinden kardeş kokusu..

analar kendilerini soyutlama hakkına sahip değildirler.. göbek bağının suçudur bu.. bizi hayat karşısında yenik duruma düşürür.. bizi hayata bağlar.. bir kadının sanatsal ve öbür ürünleri bu nedenle erkeklerinkinden farklıdır.. Marcella Serrano; Hüzünlü Kadınlar Sığınağı

Image Hosted by ImageShack.us

o

4 yorum :

carpediem dedi ki...

vay,
vay ki vay...
bir yazı bu kadar çok şey barındırır mı,
yaşar gibi yazıyorsun,yazdığın gibi de yaşıyorsun...
sanki nefes almadan.
kuşlar
bir kuş kanat çırpıyorsa,
vardır bir sebebi.

.. dedi ki...

alınacak listesine bi kitap daha..
ben sürekli senden geçiniyorum ataletim. valla. 8)
yılın bu zamanlarını ben pek sevmem. ama güz'ü severim. senin bahçe öyle güzel geldi bana. orada oturup o kahvelerden içip latin latin bakmak istedim.
bi de,
ortalama için bilmiyorum da, ortalama altı durum için hani şu dunning-kruger sendromu muydu neydi, bişey vardı. eğitildikçe cesaret ve özgüven azalıyor insanlarda, eksiklerin ve hataların farkına varma arttıkça.
"cahil cesareti" pek gerçek bişey.

o programın tekrarı mı ne oluyor bazen izliyorum akşamları. bazıları gerçekten çok eğlenceli de, eleştiren "uzman" lar da öyle eğlenceli ki. yarışmacı olarak çıkıp, onlara "o pantolon olmuş mu hiç o bacağına! ay ne o boynundaki, hiç mi aynaya bakmadın" falan diyesim geliyor bazen.
neyse, gittim ben.
e tabi ki öpmeden değil ama..

laleninbahcesi dedi ki...

ay o programı izliyorum bazen. Adı HAKAN olan modacı bizim Zuz'un arkadaşı zeten Ordulu...Ya ben yarışmacılardan çok o terzi yamağının ceketlerine ve yakasına taktıklarına bakıyorum.
Beyaz çam ağacına bayıldım, hiç kaçar mı? benden.
Bi de kedinin ismine gülesim geliyo babamın adı Avni'de heheh
Öptüm hem de çok çok ataletim canım benim...

selgingb dedi ki...

Atalet selam. Kaç kere yorum bırakmaya çalıştım ama nedense senin blog benden yorum pek kabul etmiyor.
Bugün ne giysem, benim de favorilerimden. işten eve gidince yemek yaparken seyrediyorum, aklıma gelirse. bence bu tür programlar gerçekten önemli. Toplum oalrak sosyolojik açıdan hakkımızda türlü ipuçları veriyor. Bir de bizim gibi kendi fansuunda yaşayan, dünyada sadece kendi gibilerin olduğunu zannedenler için çok eğitsel bence.
Sevigiler...

Follow my blog with Bloglovin