24 Kasım 2011 Perşembe

trüf.. mari antuanet.. kapital p.. koyunlar kitaplar ve diğerleri...

hareketli geçti ..
birkaç gün..
pazar.. bir düğün..
maç nedeniyle kitlenen yollar..
geç kalış.. ancak boy gösteriş..
gene kilitli yollardan eve dönüş..

toplamda beş saatimi yedi..
pazarı tüketti..

farah diba topuzu yapmıştı düğün sahibi arkadaşım..
şimdilerde farah dibayı bilen kaç kişi kaldı..

sonra bir dostumun geçmiş doğum günüsü kutlaması..
nişantaşında..

dostum hekim..
eski okurlar anımsan..
bir sabah yedi bilmem kaçta.. tam döpiyes.. tam tayör.. kapıma dayanıp da..
fon karton bişi isteyen arkadaşım..
velilikten profesör de olunsa kurtulanamayacağını beyan ettiğim..

ve bir nedenle..
tadını çıkarmaya pek yatkın olduğu halde yaşamın..
hep yükünü taşıyanlardan..

yemek yedik birlikte..

onun biraz işi vardı..
ben biraz erken gittim..
yürüdüm bu kez de milli maç nedeniyle bomboş olan kaldırımlarında..
nişantaşının..

geçenlerde mudoda dikkatimi çekmişti..
mağaza içi ve vitrinde eski ciltli kitaplarla dekor yapılmış olması..
o bej sarı yapraklar.. kiminin içinde notlar.. pastel ciltli kapaklar..
eskicilerden toplamışlar..
bazıları sözlük bazıları dilbilgisi kitabı.. yabancı liselerin bazıları roman..
şarjım yoktu da çekirdeğe benim için çeker misin fotoğrafı demiştim..
çekirdek kazaklara.. taytlara.. bense kitaplara takılıp kalmıştık..
unutmuş gitmişim.. fotoğrafı..



işte salı başka bir mağazanın vitrininde kitaplar kitaplıklar görünce..
yürüdüm oraya doğru..
fotoğraflamak için..
uzun zamandır istediğim..
yapılacaklar listesine eklediğim..
ben isteyeli on yıl olmuşken..
şimdilerde pek moda olan..
dekoratif büyük harfler gördüm..
aha.. A da var..
hemen daldım içeri dekor mudur.. satılık mıdır diye..
satılıkmış..
ama benim harfim yok..
dedim vitrinde var.. kapital A =P.. ben onu istiyorum.. aldım çıktım..






herşey kitaplığım için.. =D..

okuma yazması bunca düşük.. okuyanı onca az bir memlekette olduğumu unutacak kadar kitap dekoru yapılmasına şaşırdım..

yürüdüm..
çekirdeğe bir minik armağan buldum..
koyun topluyor o..
koyunlu yumurtalıkları çok güzel p.bahçenin.. anaç yumurtalıklar diye adlandırmışlar..
çekirdek yumurta yemez..
pirsing küpe yüzük kabı yapar diye düşündüm.. =)

döndüm..
sola..
geçen gün.. feys sayfamda farkedenler bilir..
hep lalemin yüzünden =)..
menekşe şekerlerini anımsadım..
çocukluğumda yerdik.. ama bizim okulun yılbaşı şeysi.. miydi..
yoksa.. başka biryerlerden mi onu bilemeyeceğim kadar.. silik..
bakiim hala yapılıyor mu dedim..

meğer bu menekşe şekeri/ morumsu toz şeker biçimi.... ve şekerlemeleri.. menekşe rengi çiçek şekilli benim hafızamdakiler .. toulouse bölgesine hasmış..
toulouse dan bir mektup arkadaşım vardı.. angele.. keyifle yazı hatalarını bulurdum.. altını çizerdim.. =D..

işte o şekerlerden satılıyormuş halen.. hem de nette buldum..
ama başka bişey daha buldum..
bir butik çukulatacı..
ve tasarım çukulataları..
menekşeli çukulata yapıyorlarmış..truf daha doğrusu..
yeri de nişantaşında hem..
işte sola döndüm.. oraya yollandım..
menekşeli trüf.. aldım.. nette bitterdi üzerinin kaplaması.. beyaz çukulata kaplıydı bulduklarım..
üzerlerinde menekşe şekerlemesi vardı nette..
burdakilerin üzerinde menekşeli toz şeker..
bunlar beni durdurmadı elbet..

yaşama keyif gagalamak benim görevim..
aldım şekerlerimi..
geldim restorana..
fransızca..
" su lö siyel dö pariiiii" çalıyordu ..
gece neşeli geçsin diye şiraz istedim..
arkadaşım bana katılana kadar..
açtım grek defterimi yazmaya başladım..
bir önceki deftere ortasından başlamıştım.. bu da sondan başlasın bakalım..
diye..

ve not düştüm salı akşamı..
"fanusumda mutluyum"...

öğretim görevlisi doktorlar grev yaptılar..
onlar da.. doktorların eliti..

devlet hastaneleri.. sigorta hastaneleri..
özel hastanelerdeki sorunlardan cübbeleriyle korunuyorlardı.. bugüne kadar..
şimdi öğretim kurumları da.. talana uğramakta.. biline..
vatandaş sağlık hizmeti peşinde..
bağırış çağırış..
ama ulaşacağı sonuç vahim olacak biline..
grev denmiyor bu direnme günlerine gÖrev deniyor..

bir önceki gün de..
basın açıklamaları vardı..
basından da tepki gelmiş biraz..

ama yetersiz dedi.. hem açıklanan sorunlar.. hem gelen ses..
onları anlattı arkadaşım..
dedim ki..
yalnız bıraktığınız kadar yalnızsınız bilin..
bizler anlatırken.. " aa bizde hiç böyle şeyler olmuyor" bakışıyla onaylamaz anlamaz dinlediğiniz günlerden kırgın size meslektaşlarınız..
doktor olmayanın anlaması zor bir durum bu..
türkçeye gelmiyor işte.. can derdine düşenle..
şifa vermek demeyeceğim.. canın derdi ne önce onu anlaması gerekenin..derdi..
ama ne zaman doktorluğun sorunları ile ilgili bir şey desem.. o onaylamayan.. ama beni sevdikleri için de susturmayan bakışı görürüm herkesin gözünde..
yok yakınmıyorum..
ben erken uyandım..
erken içselleştirdim..
tek derdim..
etik.. doğru.. tıbbı yapmak oldu sonrasında..
kimseyle ne konuştum ne dertleştim..sustum..
dertleşenin de boşa uğraştığını bilerek..

doktor olmayana anlatmadığım gibi..
bu akademisyen arkadaşlara da anlatmadım..
ama şimdi.. meslektaşlarımız.. basına.. bize.. herkese heryere anlatma derdindeler..

"kimse anlamayacak dedim.. kimse..
çünkü devir.. biri gider diğeri gelir.. hatta daha iyi olur.. gelen daha ucuza gelir.. ve ayrıca devir..
bende yok.. o zaman onda da olmasın.. farkı azaltalım toplumda..
ama beni arttırarak değil..
onları azaltarak..
bu ruh halidir.. geriye geriye düşmemiz.. saime hanımın cemal beyin zamanından..

baştan.. bölünmeyeceksin.. bugün sana yarın bana bile değil..
sana yapılan bana da yapılmıştır diye bakmayınca..
parmağının ucuyla tutuca..
topyekün görürsün zararı top yekün..

arkadaşım gene " katılmıyorum.. ama seni sevdiğim için.. cevap da vermiyorum ".. bakışı yaptı bana..

salla dedik sonra..
daha keyifli daha çapkın daha hoş konulara geçtik..
ama ortalıkta bir sürmeli gözlü bir güzel bakışlı yoktu..

bakındıysak da..
göremedik..

kahvelerimizi içerken..
"jö nö vö pa travaye" diyordu edit piaf.. ben de birer mariantuanet menekşeli trüfü ekledim kahvelerin yanına..



bu ne bu..
karışık yazı.. atalet.. ne başı var ne sonu.. ne amacı ne erimi serimi..

pese..
ertesi gün..
kitap dekorlu mağazalrın toplumumuza uymamasındaki ironiden söz ederken..
tam da bizim toplum aslında dedi dostum..
kitap bizim toplumda dekordur..
koltukların rengine uyan ciltli kitapları dizerler raflara..
bu köşe boş kaldı der eskiciden ciltlisinden birkaç kilo kitap alırlar..
ya kitapsızdır bizim evler..
ya da okunmamış kitaplarla doludur..
dedi..

yıktı..
"acaba benden gizli okuyanların sayısı filan mı arttı ki.. " sevincimsimi..
geçti..

Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

lale dedi ki...

ay sanki ağzımda öle menekşeli bir tat var, ama şeker değildi sanki hatırlayamadım...
geçen gün kuzenim gelmişti, kitap okumuyorum ama kocaman bir kitaplık yaptırıp kitapla doldurucam kitapsız ev mi? olur dedi. Ülen şimdi bu lafın neresinden tutayım dedim. Yani arkadaşın sonuna kadar haklı... biz kitabı dekor olarak kullanan bir milletiz.
Hekimlere gelince, ekmek gibi su gibi muhtacız size aman diyeyim gönlünüzü karartmayın.
öpim gidim Ataletim canım benim

Leylak Dalı dedi ki...

Menekşeli şekeri soktun gözüme geçen gün, günlerdir en son nereden alıp nerede yediğimi hatırlamaya çalışıyorum. Tadı da ağzımda inan ki. Sen böyle frutips, mintips, menekşeli şeker yaptıkça du bakalım ben kiloları birer birer geri alırım:))

(o trüfte de gözüm kalmadı sanıyorsan yanılıyorsun, tıpkı likörler gibi:)))

Follow my blog with Bloglovin