11 Kasım 2011 Cuma

bilemedim aslında ne yazısı ama hadi biz bayram yazısı diyelim...

arife günü de.. çalıştım tam gün..
akşam geç saat kuaföre attım kendimi..
çekirdek hanımın program yapası benim gidiş geliş saatleriyle kısıtlama getiresim..
sonra onun kendince çözüm bulası..
benimse tartışmayı arttırasım..
kavgaşasım.. küsesim..
hatta hele bi git bak gelince beni bulabiliyormusun noktasına kadar getiresim..
ordan nasıl geri toplayacağımı şaşırasım tuttu..

dürüstüm ben..
dedim sonra..
anlattım bir bir dinlediğince.. daha doğrusu okuduğunca.. zira tümünü esemes yoluyla yaptık..
ben daha yirmiliğin evde olmamasına alışamamışım böyle özel günlerde..
bir de seni bırakamam bi yere..
ergenliğim tuttu.. ve tamam şimdi düzeldim..
inan olsun baş parmaklarım büyüdü sandım..
götürdüm elcağızımla.. sonra gece topladım elcağızımla..

birinci gün..
20liğim..
kahvaltıya geldi..
branç diyelim..

ona özel sofra kurdum.. hiç sevmem kahvaltı sofrasını.. ama bu sefer sarayperverdi ruhum.. ayaklı servis tabakları pırıltılı süsler filan..
içimin .. karışmasına engel olarak.. kafama gelen özlemli özlemsi duyguları ordan oraya sallayarak..
krep yaptım.. kepekli .. yağsız tavada..
yanına datça balı..armutlu ev reçeli.. kara dutundan.. balıkesir yörük zeytini datça zeytinyağı..
sahi.. çağlarım bilirim yazardı böyle sofraları.. ve en diyetinden tüm peynirleri koydum..
heps diyette olduğundan neredeyse el sürülmeden kaldırdım sonra bir de..

sonra kitap okududum.. demek ve birinci günü kesmek istiyorum burada..
oysa akşamı da oldu ama onu yazmayacağım..

ikinci gün.. ev günü.. sayılır.. bir ara hastaneye gitmem vizit yapmam gerekse de..

üçüncü gün..
kendimi attım kuzeye..
rumelinin feneri.. hisarı.. kalesi.. ve kavağı hepsini dolandım..
dalga esintisi.. sesi .. tuzu kokusu.. martısı karabatağı kargası..
yolu.. sarı bordo narçiçeği yaprağı.. sıra sıra ağaçları..
kahvesi hamsisi..
sohbeti kahkahası..
çok iyi geldi..

son gün.. sabah yine vizite gittim..
ordan .. kıdemli yengeçle birlikte kabristana gittik..

bizim bu ziyaretler biraz tuhaftır..absürd de denebilir..
babası.. cemal beyle saime hanımın karşı komşusudur.. yani biz öyle deriz..
güzergah öyle olduğundan ..
önce babasına gittik..
hastaneden çıkarken.. galoş.. eldiven almıştım yanıma..
evden de yanımda kocaman bir torba lale soğanı ile lale ekme kaşığı ve aleti.. getirmiştim..
önce kargamın .. kıdemlinin babasına lale soğanları ektim..
karga o arada.. diğer komşuları dolaştı..
ben de hem diktim hem de sohbet ettim..
elimden geldiği kadar..
becerebildiğim kadar dedim.
y.. amcacığım.. senin koyduğun yerden ben sahiplendim kızını..
tam o anda döndü karga..
var mı bi diyeceğim bizimkilere dedik.. ayrıldık ordan..
bir u dönüş yaptı yol.. bizi götürdü ..
saime hanımla cemal beye..

çoktu lale soğanı..
epeyce sürdü..
dikmem..
o ara anlattım hep..
çekirdeği .. yirmiliği..
arada dedikodu yaptım.. sohbet ettim.. bir ona bir diğerine laf attım..
sağlıklarındaki gibi..
sarı saçlarımı beğenip beğenmediğini sordum..saime hanıma..
bu kez gül dikeni aracılığı ile iletişim kurmadığına göre beğenmiş olsa gerek diye karar verdim..

saime hanımla cemal beyin..
emekli öğretmen..
emekli albay.. yazan taşları yanyana..
sadecik..

onların bir yere girerken..
nasıl saime hanımın hafifçe önde ve biraz yanda durduğu geliyor gözümün önüne..
iskambil kağıdı gibi..
kiremit gibi..
biraz örtüşerek yürüyüşleri.. duruşları..
hep saime hanımın gözlerindeki ışıltılar geliyor sonra..
ve hep bir ayağının hafifçe diğerinin önünde duruşu..
asimetrik simetri.. çift olma hali..

ama orada gözlerim dolsa da ben asla ağlayamıyorum..
çünkü yan komşuları pek genç..
şehitlik ..

bu sene iki yeni kabir vardı..
çiçeklerle donatılmış..
henüz yapılmamış..
ayak uçlarında bankta oturan sessiz sevenleri.. omuzları çökük..

bir başkasında bir kabir yazısı vardı..
" bahtsız baban " diye biten..
bak işte onu görünce engelleyemedim dolmasını gözlerimin..

bayraklarla donanmış..
bir dizi.. genç insan..

ben o komşuların yanında..
üzülüp ağlayamıyorum kendi kaybıma..

lalelerin sarı çıkmamasına dua edip ayrıldık ordan..
tam arabayı çalıştırdım..
sacayağımız aradı..
he dedim.. çekirdekten öğrendiğim gibi..
lale ekiyoduk da şimdi bitti işimiz..
bahçede çalıştığımı sandı.. sesimin hafifliğinden..
anneme dedim anneme diktik.. laleleri..

şaşırdı bi an.. onun daha yaradan ömür versin anne baba kaybı yok..
anlayamıyor bizi.. ciddiyetsiz buluyor biraz..
belki başkaları da..
ama bu benim ve karganın..
sevdiklerimizle iletişim kurma halimiz..
acımızı göstermeden..

sözleştik kavilleştik..
yemeğe gittik..
birimiz.. salata..
birimiz et
diğerimiz ispanyol pilavı balıklı deniz ürünlü istedi..
birimiz su.. diğerimiz.. kırmızı şarap.. üçüncümüz ise..
yeşil çay istedi.. yemeğinin yanında..

karışımız biz..
bazen yaşamının karmaşasını paylaşan..
belki o yüzden renkli sohbetimiz..
her şeyden.. ker konudan..
zıp zıp..

likör tadımı yapalım dedik .. günün sonunda..
şimdilik.. kahveliyle vanilyalı başabaş gidiyor..
her birisinin kendi beğeneni ayrı..
kızılcığı hala hazırlamadım.. gecikiyorum..
dağılacak sonunda o olacak..

sonra işte..
onkasımdı..
içimde bir tuhaf duygu..
keşke bütün lale soğanlarını dikmeseydim de
atamın da kabrine saklasaydım birazını diye..

tuhafım biliyorum..
kitap okurken ağlar..
kabir gezerken gülerim..sevdiklerimi içimde aynı yere koyarım..
ataymış anaymış farketmez..
orada kocaman şık ayaklı üzeri kabartmalı ağır bir kap var.. hepsi içinde sevgilerimin ve sevdiklerimin..
şimdide ve geçmişte..
ayrı gayrı yapamam aralarında..
hak geçiremem..
üzerler beni bazen.. yaşadıkları yaşattıklarıyla ya da ölerek üzerler..
ama onlara üzüntümü hiç belli etmeye kıyamam..

iki şey bana hüzün verir.. saklayamam..
genç ölümler..
ve on kasımlar..
**********
kitabım.. psikopattı son üç gündür..
kalın bir kitap..
mükreminin dediği gibi..
gerilim.. ama analitik psikolojik gerilim..
tavsiye ederim
insan psikolojisi ile ilgili güzel bir kitap olmuş.. sağ yanda listede var tıklayınca gidersiniz kitaba..
bir insanın..
doğru uyarımlarlar nasıl tip kişilik tarz değiştirebileceğinin iyi bir anlatımı..
ama yine de sınırını kendisi çizebileceğinin de..

en iyi cümle bence..
"ben o zamanki ben değilim artık.. aynı.. yarından sonra da bu şimdiki ben olmayacağım gibi.. " alıntılamadım... aklımda kaldığınca yazdım..

değişim kaçınılmazdır hem..
ama hangi yana olmasını isteyenler olabileceği gibi..
kendi değişimimizin yolunu da kendimiz çizebiliriz bir yere kadar..
diye düşünüyorum..

yani..

Image Hosted by ImageShack.us dı başını şüpheyle sallayan..

6 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

Sevdim bu yazıyı çok, her kelimesini. Bayramı da, Rumeli Kavağını da, kabristanı da, evi de diğerlerini de.
Sen lale dikmişsin, dayım sağlığında kendi gibi hovardameşrep, sıkı içici babasının mezarına rakı dökmeye kalkmıştı da babam elinden zor almıştı. Babasının öldüğü yaşta (gençti oysa) kendi de öldü gitti sonra, şimdi oğlu paketle sigara bırakıyor mezarına. Neylesin, komadayken bile sigara içme hareketi yapmıştı garibim.
Öperim Atalet'i, severiz kendisini:))

laleninbahcesi dedi ki...

elma bahçeli yazını tek geçerim ama üstüne bu kaymaklı ekmek kadayıfı gibi geldi.
Bu bayram biz ziyaretçi rekorumuzu kırdık.

Ah Ataletim, biliyosun Annem bizim köydeki fındık bahçemizde yatıyor. Beş kişiler şimdilik. Annesi babası, kardeşi ve de anneannesi ile. Yol kenarında hemen. Sürekli bizden birileri,ya da çocukluk arkadaşları ya da eski çalışanlarından birinin yolu düşer.Ben senede bir gittiimde hep birlikte gideriz. Kabir ziyareti gibi olmaz hiç. Oraya gidince ya kuzenlerin, ya teyzemlerin, ya da dayımlardan birinin aklına komik bir hikaye gelir. Biri kendi kabrine yer beğenir.Bura benim kimse kapmasın der. Dayım erken gelen kapar ben karışmam der.Biri daldan fındık koparır. Bilirim ki hepsinin nedeni benim o havamı dağıtmaktır. Ben yıllık brifingimi veririm. Sonra dualarla ayrılırız.
Ben hüzünlendim, gideyim biraz...

Adsız dedi ki...

Sadece sarılıyorum.Geçmiş bayram niyetine say..

Yazının gerisi için de öperim:(
Ece

Sedencik dedi ki...

1 gün farkla karşılıklı el sallayabilirmişiz aslında...
anadolukavağındaydım:)
kitabı okumuştum ,güzeldi hakikaten...
bir kitabı daha var...
ben hala cornwelin ilk kitaplarının
tadının peşindeyim...

kabristana babaannemi ziyarete gittiğimizde babam konuşurdu annesiyle anlatırdı...
ilginç gelirdi o zamanlar...
sonra anladım anlamını...
anlamasaydım diye diye...
neyse...
öpüyorum çok...
bütün gidenlere rahmet olsun...
umarım bütün gidenlerin geride bıraktıklarıda
senin kadar vefalı olsun...
sevgiyle...

.. dedi ki...

ben de kabir ziyareti yaptım bu bayram, ananemin 8. günüydü daha, mezar taşı bile yok henüz, taze toprak 8(
kasım ayını sevmem.

Adsız dedi ki...

Öyle bir kahvaltı masasından 3 saatten erken kalkarsam bana bir daha Çağlar demeyin :)

Ama daha önemlisi bence.. biraz akıl vermek gibi görünse de eleştiri olarak okunsun lütfen sadece: Negatifleri değil de pozitifleri ağır sağlam kutularda saklamak bana ters geliyor. Tersini önerirdim yani.

-caglar

Follow my blog with Bloglovin