5 Ekim 2011 Çarşamba

çantanı göster kim olduğunu söyleyeyim.. =)

her kadın gibi atalet de giyinir sürer sürüştürür süslenir..ataletin takıntısı ayakkabılardır..
ve iç çamaşırları..
ayakkabılarda tek aradığı frapanlıktı bir vakitler..
şimdilerde.. beraberinde konfor da istiyor..
ama çarpıcı ve yüksek topuklu ve konforlu .. üçü bir arada kalıbı pek bulunmuyor..
olsun konfordan biraz vazgeçilebilir.. =)ama frapanlıktan ve topuktan asla..

çantalara pek ilgi duymazdım..
çünkü .. ne alırsam alayım.. ne kadar pahalı ve marka olursa olsun..
içinde yaşıyorum..
yaşam bana çok nazik değil ki.. ben içinde yaşadığım çantaya nazik olayım..
ne kadar büyükse o kadar dolduruyorum ..
sap canavarıyım..
ne kadar pahalı ya da marka ya da neyse o kadar yere atıyorum.. oraya buraya takıyorum..
deri canavarıyım..
o yüzden bir çantaya aşık olur.. ve neredeyse tüm mevsim onun içinde yaşarım..
şu aralar.. bir greige çantayla ilişkideyim ..
sözcükleri seviyorum diye buraya rengi tastamam yazdım..
aslında bulanık şeyleri sevmiyorum..
net kırmızılar yeşilin en yaprağı en zümrütü benim renklerim..
ama morda sanılanın aksine.. üzeri tozlu erik morunu seviyorum..
bej rengi benim için ruhsuz bir renk.. ben belli bir tonunu severim sadece.. sarıya değil hafif vizona kaçanını..
haşlanmış nohut rengi.. =D.. ben uydurdum..
ama bu greige furyası çıktı çıkalı hastasıyım..

içinde grilik olan bir bej.. ikisinin karışımından da bu sözcüğü çıkardı moda evlerinden bir dizaynır.. bence bir sözcük tasarladı bu sayede..
seviyorum ..

he yok moda serisi başlatmadım..
benim modam sabit..
saksağanlığım yüzünden.. her türlü parlak taşlı kristalli şeyi..
buduar kadınlığımdan.. danteli.. fırfırı yarı transparan kumaşları .. kaygan kumaşları..
ve yüksek topukları.. değiştirmem..

bu yazı..
kadınların çanta kullanmasının tarihçesini okurken oluştu.. hatta yeni kategori açmalıyım..
bunları biliyor muydunuz köşesi benim tuhaf kategorilerime yakışır bi tamlama tanımlama bulmalıyım..
şöyle olabilir şifoniyerin gizli çekmecesi.. hehe ben sevdim..


1sekizyüz30 yılına kadar.. kadınlar çanta kıllanmıyormuş..
çanta düşük toplumsal sınıf.. kalite anlamına geliyormuş..
kadınlar kat kat uzun etekli elbiselerinin gizli ceplerine bir anahtar bir mendil sıkıştırdı mı tamam gidebilirmiş..
zaten taşıyacak bir şeyleri yokmuş..
yasa gereği mal mülk sahibi olmazlarmış..
yasayla sınırlı.. evine bağlı olmak zorundaymışlar..
bağlı derken ruhen kalben gönülden demek istemiyorum..
bildiğin prangadan bahsediyorum..


napolyon döneminde kadınlar beyaz elbiseler giymeye başlamışlar.. sarışın josefin.. bu modayı başlatmış..
eh beyaz içini gösterir..
hangi kadın cebindekini.. çantasındakini açık etmek ister ki..
kadınlar da kese şeklinde bileklerine taktıkları içcecik küçücük .. ağzı büzülerek kapanan torba çantalar kullanmaya başlamışları..
sonra gene kat kat etekler modası gelmiş..
ama kadınlar alıştıkları şeylerden kolay vazgeçenezler.. bu yüzden kese çantalar .. "öyle zarif" .. "öyle güzel" oldukları için varlıklarını sürdürmüşler..



viktoria döneminde seyahat ve turizm artmış..
kadınlar da on7inci yüzyıl kaşiflerinden esinlenmiş ufak valizler kullanmaya başlamışlar..
deri valizler..
gündüzleri..
geceleri gene minicik çantalar kullanmaya devam..




bindokuzyüz20ler 30lar kadınların dünyası değişmeye başlamış..
eve mahkumluk halleri azalıyormuş..oy verebiliyor.. çalışabiliyor.. hatta yüksek okullara gidebiliyorlarmış..
"kükreyen yirmiler".. kadınlar artık gecelere.. sinemalara.. caz klüplerine.. gizlice içki satılan barlara gidiyorlarmış..
gece çantaları değişmiş.. modası oluşmuş.. gümüşten.. zincirden yapılmış.. 15 santim boylarında .. yıllar öncesinin keseciklerine kıyasla epey büyük olmuşlar..



sigara içmeye başlamış yirmilerde kadın..
ama gümüş örgü.. zincir çantalarda buruşup kırılıyormuş sigaraları..
zengin demiryolcu adamlardan birinin karısı sigara tablasını çanta yerine taşımaya başlamış..
bunu gören bir modacı mücevherci..arpel.. kutu şeklinde üzeri taşlı kristalli.. içi bölmeli bir gece çantası tasarlmış..
adını da kırtık koymuş.. =)


sonra kadın arabalara da binmiş..
üzeri açık arabalarda.. kadınların eşyaları çantalarından bazen de çantalarıyla beraber uçup gidiyormuş..
gelsin fermuarlı çantalar.. hem de bir araba firmasından.. bugattiler dönemi..


30ların kadınları.. tomris uyarın kulakları çınlasın..
kırıtık çantaların şeklini çok seviyorlarmış.. ama
içine sığamıyorlarmış.. o yüzden.. bu kez de zarf şeklinde.. koltuk altına sıkıştırılıveren çantalar tasarlanmış..
2beş.. otuz santime kadar artmış..
otuzların kadınının mal varlığı otuz santimlik çantaya sığabiliyormuş artık..


ikinci dünya savaşı..
kadın asker olunca.. fabrikada çalışınca..
çantasından vazgeçmemiş.. ama tankın topun üstüne bırakacak hali yok..
üniforma ile kullanabilmeleri için omuza asılabilen çantalar tasarlanmış bu kez de..
çantada el fenerlerine bandajlara ve yiyeceğe yer varmış..



elli iki..
kadın evden bir kere çıkınca..
artık girmemiş..
sık sık sokakta .. deri çantalarının çabuk yıpranıp çizildiğini farketmiş..
benim gibi oraya buraya fırlatıyorlarmış demek.. =D
kokocuğum canım benim..çiziği az gösteren kapitone deri çantayı yapmış..
benim kapitoneyi neden sevdiğim.. anlaşıldı şimdiii....
hehe..
neyse.. savaş sonrası endüstri maddelerinin kullanımıyla.. plastik ve bakalit çantalar yapılmaya başlanmış..
demek kadınlar savaş sonrası naylon çorap dışında şeylere de kavuşmuşlar =D..
kadınlar kendilerini artık.. daha az anne daha az ev kadınlığı kimlikleri ile sınırlayıp..
daha çok dünyada olan bitenlerle tanımlamaya başlamışlar..
işte ata binerken kullanılan atın sırtına bağlanan bir çanta benzerini .. hermes kişisi .. kadın çantasına çevirmiş..
tavan yapmış satışları..
ellialtıda greys kelli.. ilk monaco prensesi gününde.. kolunda hermes çantayla çıkınca ortaya.. keli çantası olmuş bunun adı..
hala yapılıyor.. orijinal model..


altmışlar.. hem evinde hem dışarda işinde koşuyor kadın.. artık kadının uzun soluklu maratonu zamanı..
büyük sağlam bir çanta tasarlanmış..
içinde dergiye de ruja da yer var diye tanıtılmış..
ama eminim içinde..
emzikten.. evden çıkarken son anda göze ilişen evde bırakılan çocuğa zarar verebilecek olan ekmek bıçağı bile vardır bunun içinde..
adı.. alşveriş çantası.. =)

işte kadınlar çantalarının içinde yaşamaya başladılar..


spor malzemeleri.. kitaplar.. hatta atıştırmalıklar da koymak gerekebilir.. eğer evden çok uzun süre ayrı kalacaksan..
altmışlar sırt çantalarının başladığı yıllar...


doksanlar..
kadınlar herşeyi taşımak zorundalar..
lepini topunu da koyduğu çantaların zamanı..
ya çanta artı leptop çantası .. ya da herşeyi alacak kadar büyük çanta..


uçaklarda bagajımıza ağırlığınca ödediğimiz için.. hafifçecik valizlere geçtiğimiz gibi..
şimdilerde..
elimizde taşıdığımızı da hafifletme derdine düştü tasarımcılar..
gelecek hafif ve kocaman çantaların olacak..
diyor bu yazıyı alıntıladığım..
kırıştırıp ütüleyip yeniden yorumladığım.. site..
hatta bence başlamışlar bile..
son baktığımda.. anorak çantalar gördüm kokom güzelimin bu yılki tasarım
ları arasında.. kapitone anorak çantalar..
çok pofuduk ve çok çirkin buldum..

ama şu ağırlık meselesinde hemfikirim..
hafiflesin çantalar..

bir de.. meslek icabı bişiler söyleyeyim..
* hafif olsun..
*omuzdan çapraz asın..
*ağırsa.. iki çantaya bölün..
*kucaklayarak da taşıyabilirsiniz ara ara..
bel çantası kullanabilirsiniz..

ama elde leptop çantası ya da tanıtım iş evrak çantası.. omuzda.. ağır kişisel kadın çantası..
ııh..
sırt bel ağrıları yolda demektir..

ben çok eğlendim okurken.. çevirirken..
ve çok keyiflendim..
biz ve çantalarımız..
tarih yazmışız meğer..

bu konuyu okuduğum sitenin adını seviyorum.. FOF..
tüm fotoğraflar da.. burdan

bu yazıyı okurken.. iki sözcük öğrendim..
biri minodiyer.. kırıtık çantanın adı.. =)..
diğeri.. içki yasağı döneminde kaçak içki satan bar.. "speakeasy" kolay konuş.. hehe.. önce kadının panellere gittiğini söylüyor sandım.. ama sonra argo sözlükten buldum.. anlamı..
pek güldüm kendime.. kadın oy hakkı kazandı ve okuyor ya.. hemen konuşmalarda mitinglerde panellerde yer alacak değil elbet.. =)..

bir de moğol sözcüğü..
bu da lokomotif ve ileri gelen demekmiş..
Image Hosted by ImageShack.us

7 yorum :

.. dedi ki...

benim yine arşivlenecek bir atalet yazısı olmuş bu, sen olmasan nerden öğrenecem ben bunları?
her şeyimiz "ihtiyaçtan" ya, buna gülüyorum. mecburen moda, mecburen sanat, mecburen gelişim....
kendi kişisel tarihim çanta konusunda pek derin değil. tek bildiğim pek çok lüzumsuz şey taşıyorum içlerinde. onu da şurdan anlıyorum: değiştirmem gerektiğinde çantayı, içinden alıp yeni çantaya koyduklarım,"ay buna gerek yok" diye eskisinde bıraktıklarımdan fazla değil.her çanta değiştirme esnasında, bir önceki çantada bi sürü şey bırakıyorum. e madem taşımaya ihtiyacım yok onları, neden orada tutuyorum? bilmiyorum.
sarılıp, öpüyorum 8)

.. dedi ki...

ilk satırda kayıp kelimeyi bulun 8)
"için"

laleninbahcesi dedi ki...

En sevdiğim çantam kirazlı çantam...marka takıntım yoktur ama Zuz , her İtalya seyehatinde bana üç taneden aşağı çanta getirmediği için bu konuda biraz iyiyim:)He bi de katıldığım bir yardım kermesinde oranın belediye başkanı hediye etmişti, her tarafı cepli bi çanta. Alllam allam ne kullandım onu , en sonunda sakladılar. Bulsam yine kullanıcam. İçine kitabım defterim, hatta gerekse kendimin bile gireceği gözleri vardı...

Bu yazı tam arşivlik olmuş Ataletim, saklanılası... Ama seni bilirim nasıl zevkle araştırmışsındır...
Öptüm gittim

Adsız dedi ki...

ayol turşuluk der gibi =)..
saklamayın siz ne zaman sorarsanız ben anlatırım ki..=)
masalcı kadın misali..

...
saklanbacım.. ben neden çantada yaşıyorum diyorum.. çanta katili.. sırt çökerten yükler taşıyıcısıyım.. ?.. sarılıp öpüyorum ben de..

lalem.. şu kirazlı çanta da meşhur oldu.. valla sana sponsor olmaları lasım.. üretenlerin..
öperim..
atalet..

laleninbahcesi dedi ki...

Kıs Zuz bile hem getirdi hem niye kendime de almamışım diye peşinde:))

uctemmuz dedi ki...

süpper yazı.:) okudukça okuyasım geldi. ve moda hareketi başlatma fikrini ancak okuduktan sonra anlayabildim.:))ördüğüm çantalarım var, cidden çılgınlar, keşke görebilsen.:)

Adsız dedi ki...

lale bu gidişle bigün de ben ödünç istiycem oçantayı.. karakter kazandı o artık.. =)..

üçüm temmuzum.. keşke istanbulda kullansan da ben de görsem =)..

atalet..

Follow my blog with Bloglovin