20 Temmuz 2011 Çarşamba

gene ucuaşıkarıştıbununya..olsun bakalım..




sırayla ve birer birer azaltıyorum yorgunlukları..
sırayla birer birer azalıyor stress..
izne gidiyorum ya da dağ başı diyeyim..

denizin kenarına kadar indiğinden dağlar.. gittiğim yerde..
kumsalda "dağ başındayım" deme şansım olacak..

yıllar öncesinden bir şuurlanma anı anımsıyorum..
bomboş bir kumsalda..
yüzü denize dönük.. fötüs pozisyonunda dalınan bir uykudan.. şuurlanma anı..
uyanma diyemiyorum.. bu daha çok kademe kademe ilerleyen bir durumdu..
akşam güneşinin okşamasıyla ısınan bedeni algılamak önce..
ılıklık..
sonra birden ritmik kısa kısa vuruşlarla esmeye başlayan bir rüzgarın ritmine tutulan pareomun uyluklarıma vurmasının farkına varma..
derinlerden yükselirken ruh beden içinde..
bu kez rüzgarın ritmle fışırdayan kısa kısa ve sakin bir dalga sesinin ayırdına varma..
ve ısınmış tende serin rüzgarın verdiği memnuniyet..
ağızda hafif bir tuzlu tadı algılama..
kapalı göz kapaklarının arkasında yaprakların kıpırdamasını duyumsama..
kıpırdanmama
ve anı uzatma isteği ile gözleri açmadan tek tek..
ses.. ten ve tad ve görme duyularının tadını çıkarma..
insan olmanın kadın olmanın orda olmanın an olarak algılanması ...
bedenin uyanması..
telaşa değil dinginliğe uyanması..
harekete değil..
sorumluluğa değil..
keyife uyanma.. doygunluğa ve memnuniyete uyanma..

yıllar öncesinden.. zorunlu hizmetten izinle geldiğim.. hep gittiğim
ve yakında yine gideceğim kıyıdan bir an..

sonraki zaman dilimlerinde ..
hep hareketli ve telaşlı..
hazırlanma.. hazırlama.. giydirme..
yüzdürme.. kurulama.. kremleme.. gözetme..doyurma anlarından önceki zamanlardan..

sonradan o uyanma anının gerçekleştiği zaman dilimine gönderme olarak o kaya ben özgürlük koyu demiştim..
özgürce seçebildiğim taşlı ve izole koy.. bana ait gibi..
çocuksun oynama arkadaşı bulamadığı.. dalgaya açık..
kıyıdan birden derinleşen koy..
kumlu değil kayalıklı koy..
ve dolayısıyla ancak çocuksuz ve sorumluluktan özgür insanların gidebildiği koy..
tamam özgürlük koyu olmasın adı özlem koyu olsun..

tuhaf bir yanım olduğunu bilirim..
elimden geldiğince hissettirmemeye çalışsam da..
ama aslında belki de ben dürüstüm..
yoksa kim başkaları için gün gün ardına yapmayı sevdiği şeyleri yapmadan.. yapmayı sevmediği şeyleri yaparak yaşamaya "harika" bir yaşam diyebilir ki..
eğer doğurduğun çocukların değil de..
başka birileri olsa o uğruna bütün kabulleniş ve vazgeçişleri yaşadığın..
böylesi ulvi hisseder misin kendini..

işte ben asla ulvi hissetmedim..
yapılması gerekiyordu yapıldı..
perfeksiyonizm aşkına da en iyi şekilde yapılmasına çalışıldı..
budur..
iş kadını olsam proje..
asistan olsam.. tez olarak nasıl hazırlayacaktıysam..
öyle hazırladım.. yaşamı çocuksa çocuksu yaşama..
ama bundan haz aldım mı..
hayır..

hazzı onlar bana kendi yaptıklarıyla verdiler..

dönelim mi koya kumsala.. hadi..
bunu.. bu özgürlük koyu tanımlamasını dile getirdiğimde..
salaklığımdan bir mahkuma verilen havalandırma gibi bir ödül olduğunu anlamadığım..
ama verildiği için eskilerim deyimiyle "medyun" kullandığım için eskilerin deyimiyle "mahçup" hissettiğim..
"onbeş günün birini yalnız başıma orada.. o noktada geçirmek" bağışlaması geldi..

ne kadar eşitlikçi ve moderniz biz.. süperiz.. duygularıyla..
ve klasik müzik.. ağustos böceği kakafonisi içinde..
ki bethovın bile bastıramaz ağustos böceklerini..
biranın bardakta ılındığı.. patatesin çoğunu çocuksun talan ettiği..
bira patates öncesi zamanların hatrına bir gönderme olarak..
buğulu bardakta beyaz şarap peynir tabağı keyfini..
her iki satırda bir.. boğulma girişimi var mı diye kontrol etmekten okumanın okuma olmaktan çıktığı saatlere gönderme olarak..
kitabı kucaklama somurma zevkini tastamam etmeye başladım..
onbeşgününiçinde bana sunulan birkaç saatlik dlimi..

ama inceden bir içe sinmeme.. bir kendini suçlama..
saat dörde doğru.. tam uyku bastırmak üzere iken..
hemen çocuks koyuna dönüş..
çocuksla uzun bir deniz debelenmesi ile günah çıkarma seansı..
ve beni özlemedikleri ya da özlemiş gibi yapmadıkları için ..
içten içe bir hırslanma..ile biten o "bir tek gün"...

yani demem o ki.. bir daha o tadı alamadım hiç..
belki güneş öyle olmadı belki o kısa ritmli rüzgar denk gelmedi..
belki ben .. ruhum martım.. esrikliğim..
olmadı işte..

aynı anı yaşamaya çalışmak çok gereksiz bir harekettir biliyorum..
anları an yapan unutulmaz yapan çoketkendir..
tekrarlanması pek mümkün değildir..
anlar uzamaz zaten an olarak kalmalarının nedeni uzatılabilir olmamalarıdır..

işte o ana eşdeğer bir an istiyorum..
kumsalda dağ başında gibi yapacağım..
belki de bu kez epıl martini ya da caipirinya.. ile..
ya da hiç tatmadığım tuhaf bişeyle..
beraberinde en yenmeyecek tuhaf mezeyi katıklayıp..
bir an yaratacağım..

niyetim o..

yapamadığım ve yapma gereği duyduğum ya da başkalarının duyduğu tuhaf şeyler listesine eklemek için değil..

beş duyunun uyarılmasının verdiği haz için..

***********
pese.. tatil kitaplarım .. yüksekliği kırkbeş santim..=)
pese iki.. bisiklete binen kadınlar bitti.. bazı bölümlerde tepki bazı bölümlerde ise ardniyet hissettim..
suyun öte yanı ile ilgili kitapların bazıları kadar keyif vermedi..
ama " biz kadınlar hepimiz aslında her zaman pedal çeviririz.. hep ileriye dönük ama dengemizi de kaybetmeden " gibi bir cümle var sadece kalıcı olan.. bu dengeli ilerleme .. iyi bi saptama..

peseüç.. bir sürü diyalog var.. söylem var.. bu aralar not aldığım ..
ama şu alıntılama modası var ya suratımın kitabında ve her yerde..
işte o yüzden yazmak istemiyorum onları..

ama durum vahim zira..dı midıl ve fazla autnambırd isimli dizileri yakalarsam.. pek keyifle izliyorum..

en çok kendime güler gibiyim onlara gülerken.. de .. onlardan bile bazı diyalogları not etmek de noluyor ki.. =)

pese son inan.. imaj herşeydir.. blog hiçbişey... =)

yalanmış aslında bu son pese.. fotoğraflar bu sabah mutfak tezgahımın üzerinden.. mavi yaseminler açtı.. ecemin en sevdiklerinden olup.. onun kulağı çınlarılarak mor menekşenin yanına kondu bir dal.. =)

Image Hosted by ImageShack.us

4 yorum :

Adsız dedi ki...

Çocukların giydir-yedir-kolla-kovala yıllarında tatil 'tatil' olmaktan çıkıyor ya, en iyisi kısa kaçamaklar galiba.

Tekrar o 'an' tadında yeni 'an'lar yakalamanı diliyorum ben.

Not: Güzel şeylerle, güzel hatırlanmak...İnsan daha başka ne ister ki? :))

Çok iyi bir dinlenme olsun, iyi yolculukların olsun(arkandan su dökeceğim ben)
Ece

carpediem dedi ki...

ben geldim sen gittin...
an ne kadar önemli,
soluklanmak için...
yaşa en güzelini
anların...
tadını çıkar
denizin,rüzgarın,
kumsalın,tuzun
kendinin.

hayatgibi dedi ki...

atalet..
bi şey söyle..
son yazımı okuyunca bi şey söyle..
bi yorum yaz...
öpiyim geçsin de, bitsin lütfen!

her teselliye ihtiyacım var..

hayatgibi dedi ki...

atalet'im

yorumunu okudum çok teşekkürler.
no görünmesin diye yayınlamadım.
ama kalbimin içine koydum o mesajı inan.

psikolojik tedavi için tam bi planlama yapamadım şu anda.
fziksel durumumunun da biraz daha düzelmesi gerekiyor çünkü bir yere gitmem arabaya binmem vs biraz sorunlu.

ama mutlaka göz önünde bulunduracağım tavsiyeni.

çok sağol çok çok sağol destek için.

Follow my blog with Bloglovin