16 Temmuz 2011 Cumartesi

çaydanlıkuçanspagettivebenzerleri tartışabilme vehaklarve özgürlüklerhakkında..


bindokuyüzelli2'de bertran rasıl.. bir tanrı var mı.. başlıklı bir makale yazmış ..
dinlerin "yanlışlanamaz" savlarının yanlışlanması görevinin kuşkuculara düştüğü görüşünü çürütmek amacıyla da..
bir benzeşim kullanmış..

ilginçtir yazı "resimli" /illüstreyted dergisinde yayımlanmamış olmasına karşın içeriğinde yer almış..
hem harcanamayacak kadar iyi hem de yayınlanamayacak kadar uç bulmuş olsalar gerek..
belki bu özelliğiyle de.. bir çağ açmıştır kimbilir..

işte bu yazıda.. düşüncesel tartışma içinde..
bir çaydanlıktan bahsetmiş..

"eğer" demiş "dünya ile mars arasında eliptik bi yörüngede dönen.. çin porseleninden bi çaydanlık olduğunu.. söyleseydim..
ve bu çaydanlığın en güçlü teleskopla bile görülemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da akıllı olsaydım..
kimse bu görüşümün yanlışlığını kanıtlayamazdı.."

"ama kalkıp.. bu görüşüm yanlışlanamaz olduğu için..insanların bundan kuşku duyması küstahlıktır deseydim..
herkes saçmaladığımı düşünürdü..
ama çaydanlığım eski kitaplarda yer alsaydı..
kutsal gerçeklik olarak yer alsaydı..
çocukların beynine kazınsaydı..
herkes akıl sağlığımdan şüpheye düşerdi..
şimdilerde psikiatra.. eski çağda engizisyona randevu anlamına gelirdi.."

işte böyle demiş..

bu yazıdan yola çıkanlar başka yaratıcılıklara imza atmışlar..
inancı sorgulamak adına..

riçırd dovkins.. bir şeytanın papazı kitabında..
"Organize dinlerin, açık düşmanlığımızı haketmesinin nedeni şudur ki, Russell'ın çaydanlığına olan bir inancın aksine, din güçlüdür, etkilidir, vergiden muaftır ve kendini korumaktan aciz küçük çocuklara sistematik biçimde aşılanır. Çocuklar gelişim yıllarını çaydanlıklar hakkında manyakça kitaplar ezberleyerek harcamaya zorlanmazlar. Devletin okulları, anababaları yanlış biçimdeki çaydanlıklara inanmayı tercih eden çocukları okul sisteminin dışında tutmaz. Çaydanlığa inananlar, çaydanlığa inanmayanları ya da çaydanlık kâfirlerini veya çaydanlık sapkınlarını hatta çaydanlığı inkar edenleri ölümüne taşlamaz. Anneler çocuklarını, bir değil de üç çaydanlığa inanan çaydanlık-gâvuru eşlerle evlenmemeleri için uyarmaz. Önce sütü koyanlar, önce çayı koyanların dizlerini parçalamaz."

bu yazı içinde pek fena göründü değil mi bu yukarda yazılanlar..
evet biliyorum..

zaman içinde.. çaydanlık dışında..
pembe tek boynuzlu at..
ve uçan spagetti canavarı inanışları da.. çıkmış ortaya..
yaradılış ve evrim teorilerinden sonra..

eski zamanlarda okullarda din dersi okutulurmuş avrupada.. amerikada..
ama zamanla laik sisteme geçilmiş.. ve din öğretisi aileye ve din adamlarına bırakılmış..
bizde ise.. laik cumhuriyet tanımına karşın okullarda din dersi sürmekte..

benim okuduğum okulda hazırlık okurken.. din dersi vardı hatırlıyorum..
altıncı sınıftan sonra var mıydı bak onu hatırlamıyorum..
ama hazırlıkta en çok şaştığım..
sınıfın üçe bölünmesiydi..
museviler.. "moral" denilen "ahlak" dersine giderken ..
rum ve ermeniler.. "kateşizme" giderdi.. nerelere giderdiler onu da bilmiyordum..
sanırım bu gizem aklımda kalmasını sağlamış bu dersin..
biz sınıfta kalırdık ve yurttaşlık bilgisi ve dersini de veren hocamız tarafından din öğretileri verilirdi bize..

tembel bir musevi arkadaşımın yetşitirmesi gereken iki ödevi vardı bir sabah ..
ben de..
"ahlak" defterine yazması gereken ödevi bir başka arkadaşının defterinden geçiriverdim yardım niyetine..
on emirle ilk karşılaşmam böyle oldu..
çok etkilenmiştim açıkçası..
bir yerlerde.. üzümlerini toplarken bir kaç salkımı da açları ve yoldan geçenleri ve komşlarını düşünerek toplamadan dalında bırak.. diye okuyunca..

eve gelip anneme anlatışımı anımsıyorum..
etkilenmiş etkilenmiş..

eh bir de sent etyen kilisesi vardı bizim okulun içinde..
kritik zamanlarda..
mahzun yüzlü.. / nasıl mahsun olmasın ki..amma zorunlu yolculuk yapmış.. amma çile çekmiş kadın / meryeme mum yakardım..
meryem ana noooolur sınavım iyi geçsin annem kızmasın..

orda da mumların yanındaki para kutusuna şaşırırdım.. ağzı açık..
para kutusu.. çeşit çeşit mumlar altlarında farklı farklı fiyatlar..
görevli de yok..

ondan da çok etkilenmiştim..
anneme anlatmıştım..
"anne mumu alıp para atmamayı düşünmüyo mu kimse..
ne güzel güvenilmesi insanlara bu kadar" diye..

benim dinlere yaklaşımım her zaman bu boyutta kaldı..
ne olsa pozitif bilimciyim..
evrim bana daha yakın..

çocuks okula giderkenden iki anım var sadece..
din hocasının.. "ruh çağırmaya kalkmayın .. ruh diye birşey yoktur onun yerine cinler gelir size zarar verir " demesiyle başlayan korku nöbetleri..
ve yirmiliğin.. bir ermeni arkadaşının lise sonda.. onlara seçmeli iken.. not ortalamasını yükseltmek için din dersi (islam) alması.. hocanın ne düşündüğünü merak etmiştim..
yoksa hiç düşünmemiş miydi??..

yaradana mutlak enerjiye.. bi yerlerde bişeylerin bizi hızlandırıcı etkilerine inansam da..
evrim .. bana daha yakın..

yirmilik doğduğunda sınandım ilk kez..
kurallı inananlardan olmayışım sınandı..
eve getirdiğim.. yeni doğmuş..
aslında 52 santim olup da.. toplaşıp kıvrışıp bi karış haline gelen 20liği..
özel yapım.. yedi yaşına kadar kullansın mantıklı heyüla kadar yatağına bıraktığımda..
yatağın içinde bi boncuk kadar kalmasına bakıp..
bunu ben hayatta koruyamam..
yok benim öyle insan üstü bi gücüm..
bişey olucaksa olur.. benim yeteneklerimin pek üzerinde diye düşündüğümü.. ay ama biri bunu korumalıııı.. iç çığlığı sürerken..
kontrolsüz biçimde..
ve ağzım dolu dolu..
"ALLAH bağışlasın" deyişimi
ve sonrasında en çok kendi şaşırışımı..
güçsüzlüğümü hissedince sorumluluğu hemen kendimden daha güçlü bir varlığa attırıvermemi.. anımsıyorum..

yaradanı hiç hafife almam..
benim için fazla karmaşık..
karşı görüştekilerin de saygısız ifadelerine katlanmam..
inananların inançlarına hiç karşı çıkmam çürütmeye filan kalkmam..
vara yoğa adını kullanmam .. kullananlardan hiç hazzetmem..
konu da bu değil zaten..
bu konuya saygılı bir uzaklıkta dururum..
daha çok inanmaya gereksinim.. tartışabildiğim konu..
eh insan oğlu hala toplar avlar.. köy ev kurmayı bilmezken tapınaklar yapmış da..
bundan ala inanma gereksinimi.. korkunun hükmü.. desteğin rahatlatıcılığı kanıtı var mı ki???

şimdi bu laik sistem okullar var ya az önce bahsettiğim..
yani dini ailelere ve din adamlarına bırakan eğitim programı..

mükemmel tasarımı koyuvermişler ders programına..
bu mükemmel tasarım..
evrim teorisinin sonrasında ortaya atılan bir neo-yaradılış aslında..

bazıları da bu işe çok sinirlenmişler..
ders olmasına..
ve yeniden gündeme gelmiş.. bizim çaydanlık.. ve benzerleri..

kutsal uçan spagetti en aktiflerinden..
bir de dalı var.. pastafaryanizm..
pasta.. italyancada makarna.. ve hakikaten bizim şu makarna sözcüğü nerden geliyor ki acep.. ulusal hamur işimiz erişte iken..
italyandan aldığımız makarnaya neden makarna demiş olabiliriz..
onu da bi araştıralım bi ara martıcığım canıtıncığım..
faryanizm eki de bob marley nin inanışı olan rastafaryanizm'e gönderme..

öğretisi kanıtlanamayan bir şeyin insanlara öğretilmesini eleştirmek..
bir bobi hendırsın tarafından ikibin5de kurulmuş..
ve eğitim kurullarına verdiği dilekçe ile tanınmış..
inanç parodisinin eksik bırakılmış hiç bir ayrıntısı yok..
cennetinde bira makineleri var..
antik resimleri var..
bu sayede çaydanlık yeniden gündemde..
mizah kültürü yapışmış hemen bu kavramlara..

yani uçan spagetti.. akıllı tasarıma karşı..

nerde..
bizde değil elbet..
aydın olmayı ve ayrıkçı olmayı suç olarak görmeyen yerlerde..

hatta avusturyada biri..
ben pastafaryanistim.. inanışım gereği kafamda bir makarna süzgeçiyle dolaşmam gerekiyor o yüzden ehliyet fotoğrafımda kafamda süzgeçimle çektirilmiş olmasını istiyorum diye baş vurmuş toplumu yönetenlere..
önce inancını anlatması.. sonra akıl sağlığını kanıtlaması gerekmiş..
ha bir de yüzünün tam görünmesi.. hepsi sağlanınca..
artık ehliyet fotosunda makarna süzgeçli bi niko var avusturyada..

yıllar önce de isveçte bi hintli otobüs sürücüsü vardı..
türbanını çıkar demişlerdi de dava açmıştı..
ayrımcılık davası..
ama karşı kurum sadece..
ani frende kaza durumunda türban gözlerinin önüne düşerse.. yolcular için risk yaratır..
demiş ve kazanmışlardı davayı..
eh süzgeçte delik de var..
hem sürerken takacağım ille otobüsü böyle kullanacağım dememiş ki..
dün..
çocukluğumdaki kural ve kısıtlamaları..
onlar yüzünden hissettiklerimi..
arkadaşlarımın yapabildiği şeyleri.. saime hanımın endişeleri nedeniyle bana izin vermemesini..
her kaçamağımda yakalanmam gibi bir eşşek şansı yüzünden sonunda teslim oluşumu ve bunun verdiği acıyı..
kanatlarımı yavaş yavaş kullanmamı değil de..
bir gün kendisi olmadığında açıp uçayım diye yanımda aksesuar olarak taşımamı istemesini benim bununla savaşma hallerimi.. bazen yenip bazen yenilmelerimi..
kocaman bir kadıken bile hala saflığımı bazen yetersizliğimi..
kendimde eleştirdiklerimi..
iş bu nedenle evdekilerin kanat çırpmalarına izin vermeye çalışmalarımı..
bunu üstelik sonuçta olabilecek tersliklerden çok fazla endişe ve başkalarına karşı savunma durumunda kalabilecek olmanın verdiği ekistra sorumluluk baskısını..
yeniden düşünmek zorunda kaldım..

ve öncelikle teknolojiye..bit bit bağlantılara piksel piksel görüntülere.. uydulara..
sonra elektrik şirketlerine
ve ieteteye
ve yaradanıma kibeleye ve tüm ruhsal yetersizliklerimde devreye giren evrenin ulu gücünden varolmaya devam desteği istemeye..
ve yine her zamanki gibi saime hanıma.. dair..
özgürlüğe kurallara.. inanca ve destek gerekisinimine ..dair
uzun bir düşünme süreci sonunda bu sabah..
bu haberi okuyunca..
duramadım.. bu da burda dursun dedim..

pese..rasılın yazısında kullandığı sıfatlara sadık kaldım.. özeti kendimce yapsam da..

pese iki.. makarna = ~ İt macaroni [çoğ.] bir tür yuvarlak erişte
hmm demek biz sadece yuvarlak uzun "pasta"yı almış hepsine uygulamışız.. kelebek burgu filan diye =P..

peki ya pasta o zaman ..bizim pasta.. makarna olmayan..~ İt pasta macun, bulamaç, hamur, her çeşit hamur işi << ELat pasta macun, hamur ~ EYun pástē πάστη a.a. < EYun pássō, past- πάσσω, παστ- 1. serpmek, özellikle tuz serpmek, 2. macun sürmek, yakı yakmak
hehe bunu baya uçurmuşuz ama.. =)

pese üç ve en önemlisi bende zemberekli huni inanışı kurmak istiyorum.. hunisini takıp zem
berekten kurtulmuş gibi kaçanlar inanışı...



Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

Esin Bozdemir dedi ki...

Hani nerdeee ataletim nerde o tartışabilenler!!!..elin 40 yıllık macaroni’sini biz alır işte onların dilince “pasta”, “pasta” deriz!erişte demek dururken!.. yani sorgulamak, irdelemek kim biz(ler) kim!!!Mantıkla izah etmek, tez’e anti tez sunabilmek kim !!!biz !!!

Genel safsatalara olan sorgulamama, “mantık yürütmeme”, önyargı, eksik bilgi, batıl inançlar, duygusallık, yersiz göndermeler, acelecilik, özensizlik, genelleme, duygu sömürüsü ve tembelliğine dönüşen körü körüne!! inanmak eylemi ve neredeyse “söylenenlere değil, söyleyenlere karşı olma” eyilimi … çaydanlığa vurunca çıkan “tınnn!!” sesinden bile daha ürkütücü ve sevimsiz bir halde …

Manevi olarak görülmeyen ama “tüm ruhsal yetersizliklerim(iz)de devreye giren evrenin ulu gücünden! var olmaya devam desteğini istemeye” olan .. inancımız bambaşka bir duygudur! Kişinin kendi ile o sığındığı gücü "Tanrısı" arasındaki ilişkisi tartışma götürecek bir konu hiç değildir ‘kime ne ki!!’

Öküzün boynundan inen ve evrim teorilerini muhakemeyle yorumlayan akıl sahipleri oynanan oyunları görebiliyor ama ne yazık ki o safsatalara inananlar, körü körüne çaydanlığın kapağına tutunmaya devam etmekteler… çaydanlık tutuşmuş, ateş bacayı sarmış, göz gözü görmüyor! ve onlar hala daha gaflet ve dalalet içinde uyuklamaktalar… dumanından sarhoş olmaya devem ediyorlar!..

Oysa herkesin kendine göre uçan balonları vardır! Neden olmasın ki!.. Tanrı’nın içinde yaşattığın manevi gücünün desteğini yine senin bilmen ve yaşamak tercihini de yine senin belirlediğin bir yetkinlikte olduğu baloncukları…. zıplamak için; “Kırmak gerek zincirleri! “ özgürce düşünmek gerek! Hakkını bilmek ve savunmak gerek!.. İnsanca yaşamak için dayatılanı değil aklını kullanmak gerek!..
ki safsata da salata olup git(me)sin!! böylece uçan balonlar şarap açacağına tutunabilsinler!...:)amma, fakatttt; akıl da bi(r) işe yaramayınca sulandırıp "pese" demek lazım...:))

bende huni takıp zemberekten kurtulmuş gibi uzaya doğru uçmak istiyorum!!bana da bir bilet var mı acaba ataletim
:)

sevgi kırıntılarımı bırakıp...:)
uçççtummmm...

Adsız dedi ki...

bayıldım..
tepkili halini..
kendi homurtulu.. "salakkkkklar" tepkilerime benzettim.. gülümsedim..
laf aramızda..
kadınların salakkkk demesi başka bişeye benzemezmiş..
=)

bi de.. etiketlerimi yazının aralarında yakalamak pek keyifliydi esmir.. eğlendim..
iki de.. bu tip yazıların genelde pek yorum almadığını bilecek kadar uzun süredir blogcuyum.. sevindim..

bu durumda.. tak hunini.. zemberekte yerin hazırrrr

sevgi kocamanları bıraktım ben de.. =)

atalet

Follow my blog with Bloglovin