30 Haziran 2011 Perşembe

yaseminler burada.....



Fikir gezdirme fırsatı doğdu..
Şair hulki bey vefat etmiş..
Şiir bilmem sevmem..
Üç beş şiir vardır sevdiğim onları da ezbere bilirim..
Ezbere bilmediğim sistemime katmadığım şiire şiir demem..
Sorunca gugl’anıma..
“Bir kalem dikin toprağıma
Tamda erken bahar vakti
Azar da kök salar belki” dediğini öğrendim bir anda sevdim..

“Bir kalem dikin mezarıma
Yan yana gelmemiş
Sözcükler var daha” dediğini öğrendim iki kere sevdim..

Öykücüymüş.. öykülerine meraklandım.. aradım buldum..
İnternetten kitap almak artık yeni yöntemim.. kitapçı kitabevi gezmek ayrı keyif ama lüks de..
Vakit yok.. yeterince..
Baktım da internet kitabevleri de..
Aynı rafın yanında ayakta durup kitapların sayfalarını karıştırır gibi.. yeni bir yazarla tanışma keyfini veriyor..
Kitabın içinde girmene izin veriyor..
Bir öyküsünü okudum yarıda kaldı.. ama.. hemen aldım.. devamını okumaya can ata ata..

Gezerken ordan orayalarken..
Melisa hanımın kitabını..
Çocukluğumun aslanını..
Derken.. onu bunu.. gene bir kocaman liste yapmışım..
Bu arada sevgi soysalı anmışım..
Oun hapisane yazılarını da aldım..
Önce okuyarak..
Oya baydarın ön sözüyle yayınlanmış..
Hapisane arkadaşlığı da yapmışlar bir ara..
Sevginin gelmesine sevinmiş.. de onu anlatıyor..
İnsan oğlu tuhaf.. arkadaşı da hapse düştü diye üzülmüyor.. arkadaşı geldi diye seviniyor demiş..

Aynı zamanda .. denizleri saklayan sevim hanım da oradaymış..
onu da biraz araştırdım..

Ekşi sözlük.. “latife, fikriye, piraye, ayhan aydın gibi aşkları değil, inandıkları konusunda ser verip sır vermeyen onurlu insan.” Diye tanımlamış sevim hanımı..
kızı "Cezaevine götürdüğümüz her çiçeği nasıl tuvallere özenle taşıdıysa geçmişini de aynı özenle taşıyor" sözleriyle.. Arkadaşı Şencan Yelken de "Her zaman her yerdedir. Bir gün rock konserinde, bir gün 1 Mayıs kutlamalarında" diyerek..

milliyetgazetesinde hastalığıyla ilgili haberde"Gezmiş ve arkadaşlarının hikayesini sinemaya taşıyan Reis Çelik'in "doğru dürüst kadın rolü' yoktu yakınmasına inat, evinin her bir köşesine sinen geçmişiyle nasıl bir rolü olduğunu anlatacak gibi duruyor..."
demişler.. ne güzel bir yaşam..

Bu aralar yine .. kadınlara takıldım..
Onurlu güzel dikduran anlık yaşayan .. prensip sahibi ..hakkı yenen ..alacağı olmasa da.. kavgasına devam eden kadınlara..
Öyküler takıldım bu aralar..
Bir dönemi anlatan öykülere..
Dün gece yine bir kitap bitirdim saat üçtü uykuya daldığımda..
Adı lazım değil konusu fıstırıktı..
Zaten neden alıp neden okuduğum da gereksiz..
Aslolan bitirmek yeniden..

Bisiklettekilerde ise.. babaannenin çavuş üzümü bağından geçen celebin koyun sürüsü .. kitabı bıraktırdı elimden.
Kayıplar neyse de kıyım lar.. üzüyor beni..
Anlık okumama izin verilen öyküde de 6yedi eylül olayları anlatılyordu bir kaynak çırağının penceresinden.. o garibim bir kaynakçı gözlüğü takıntısı içinde geçirirken o kırksekiz saati.. istanbul bir tarih yazıyordu.. sahtecilikle açgözlülüğün sonucunda..
Yıkım.. kıyam.. üzüyor beni..
Üretilen güzelliklerin nefes alan yeşeren sürenlerin yok oluşu.. dans eden dantel işleyenlerin..
Gidivermesi..
Boş kalması hanelerin.. saksıların..
İnsanın içi de böyle böyle azalarak boşalıyor sanki..
Akşam daha önce de izlediğim bir film vardı kanallardan birinde..
Madam bovari kitap kulübü tartışmasına denk geldim..
Kısa bir süre izledim..
Biri neden bu sürtüğün öyküsü yazılmaya ve yıllardır okunmaya değer bulunmuş anlamadım dedi..
Düz mantık..
Diğerleri yaşlı olgun.. edebi göndermeler yaptılar..
Benim dikkatimi çeken ise..
“madam bovarinin ilk feministlerden olduğunu iddia eden yorum oldu.. hadi canım derken birileri..
Devam etti yorumu yapan..
“madam bovari karakteri ile bir açlık anlatılır.... bir seçenek açlığını ve karakterin içinde kalması istenen şartları kabullenmeyi reddetmesini “..
Yok düşünmedim üzerinde..
Sadece.. hoşuma gitti.. sözlerin dizilimi.. fonetiği.. doğrudur da yanlıştır da demem..
Zaten yaşamda doğruların hızla değiştiği zamanlarda yaşamanın özelliği bu..
Yaseminler ve bazı çiçekler.. tüm diğerleri uykuya çekildikten sonra güneşin son ışıklarıyla aralarlar yapraklarını ve salarlar kokularını.. ama “yanlış yapıyor bu çiçekler” diyebilir miyiz onlara..



bir dostum benim bu birleştirdiklerimi dinledikçe hep ne çok kadın diyorsun der.. ben anlatırken bu kadar erkek demiyorum.. ayırıyorsun kadınları..
ben de kayırıyorum derim.. girmem tartışmaya.. hele de kadında seçici iken.. seçtiklerim dışındakileri hiç de sevmez benimsemezken..

Image Hosted by ImageShack.us

6 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

gönderemedim, ordudan yazacam

Ursula dedi ki...

hanelerin boş kalması evet.. Pek fena pek fena..

ATALET dedi ki...

alem yaz.. yorum olmasın varsın.. orduyu yaz.. blouna yaz.. =)

ursula..
hanelerin boş kalması.. pek fena gerçekten ama daha fenası..
ruh mu desem gönül mü.. sevgilerimizi sakladığız alan neresiyse.. işte orasının boş kalması sanki..

keyifle ve sevgiyle..

Sedencik dedi ki...

''yanlış yapıyorlar'' diyemeyiz ,nasıl deriz...
gün karanlığa bırakırken yerini...
kurtlar kuşlar
yuvaya çekildiğinde
mis gibi bir yasemin kokusu huzurdur...
farkın farkında olanlara...
benzer nedenle akşam sefasınıda çok severim...
çoğu güneşle doğup güneşle batarken
o gider güneş batarken doğar :)
sonra sonra ...
hem benzer
hem çok farklı nedenlerle
lotus severim...
her bitki önce çiçek verir
sonra çiçeği döküp
ardından meyva verir...
lotus gider önce meyva verir
meyva olgunlaştıktan sonra
gider çiçek verir :)
ee sonra...
sonra senide severim zaten:))
sevgiyle...

Adsız dedi ki...

bugün ayın 6 sı olmuş ataletim temmuzun altısı hem de,ne kadar çabuk geçmiş zaman.
ne güzel geçiyordu günler serin serin.
başladı yaz derler ki ayların en güzeli temmuzdur,
inansam mı acaba...
yazasım var hem de çok diyeceklerim de var ama,
elim varıp da yazamadım bir tütlü,
türlü değil de tütlü olsun varsın durmaya niyetim yok gibi sanki...
off sıkıldım bu dünyadan hem de çok,
ne kadar kullandım hem de yinelemesini...
öperim seni serin serin yaz sıcağında.
dilara

Adsız dedi ki...

bugün ayın 6 sı olmuş ataletim temmuzun altısı hem de,ne kadar çabuk geçmiş zaman.
ne güzel geçiyordu günler serin serin.
başladı yaz derler ki ayların en güzeli temmuzdur,
inansam mı acaba...
yazasım var hem de çok diyeceklerim de var ama,
elim varıp da yazamadım bir tütlü,
türlü değil de tütlü olsun varsın durmaya niyetim yok gibi sanki...
off sıkıldım bu dünyadan hem de çok,
ne kadar kullandım hem de yinelemesini...
öperim seni serin serin yaz sıcağında.
dilara

Follow my blog with Bloglovin