22 Eylül 2010 Çarşamba

oooo satıraralarındayokyokdabakarsansaçmalıksanki..

sabah sevgi gibiyi haber verdi.. redır.. laleyi .. üçümü temmuzumu.. bi de pillipedroyu..

inikas öğrendim.. akis.. yansı yankı.. ve bunun bir felsefe olduğunu da..
ve hatta evrene dilek göndermek gibi olduğunu da bu kavramın..
dilersin ve karşına çıkar..

aslında retiküler formasyoyla açıklarım ilgi alanlarımıza girenin hemen gözümüze çarpmasını .. bunu dileğin hemen gerçekleşmesini.. pozitif bilimci biri olarak..
iki kez yaşadım..

her ikisinde de.. kötü dileklerim olmadığı halde..
demesemiydimki.. noktasına geldim..

aslında hüzün ve huzur.. taşıma su.. bağlantılı bişey dolanıyor aklımda onu acaba derleyip toplayıp blog yazısı olarak yutturabilir miyim diye gelmiştim..

olamadı..
inikas.. ile.. beynim rafine düşüncelere kayıverdi.. burdan nerelere yelken açabilir ve blog gündemini değiştirebilirdi..
sonra üçüm temmuzumun yazısında.. okyanus deniz.. bahsinde..
bir şüphe düştü içime..
yeterince büyüksen.. daha büyük olanla aranda fark olduğu fark edilmeyebilir mi ki??..
sonra.. 20liğin minicikken söylediği bir şey geldi aklıma..
minicik bir çiçek göstermiştim kır minesi..
3 dört milimlik bişey ama herşeyi var rengi.. petalipoleni pistül mü pistil mi osu..
büyüklüğü önemli değildir ki.. dedi.. yeterince büyük olup olmadığı önemlidir..
şaşırtmıştı beni..

o geldi.. yeterince nedir.. dedim.. diyemedim..
lale gene anlatmış.. bir yaşam kesitinin özetini..
hep diyorum..
lale beni özetle.. diyorum..
bunu.. kitabeye kalmadan yap ben de okuyayım diyorum..
şaka tabii..
ama lale.. tam filmatik bir kadın..

kalabalıkların arkasındaki güç.. idareci.. sevecen.. hoş insan..
hani italyan aileleri gibi yaşamayı beceren.. biri.. ve o kalabalıkta herkese ufacık dokunabilen biri..

sonra pilliye gittim..
pilli ve bazı başka éçıtır" blogcular.. xx ve xy cinsinden ..
bana çok katkıda bulunuyorlar..
farkında olmadan..
tarzıma etkileri oluyor..
çocuksla olan diyaloglarımı etkiliyorlar..
bak şu utanmaza.. duyarsıza.. bilgisize dememi engelliyorlar..

yine yirmilikten bişi geldi aklıma..
çekirdek ayağıma çivi battııııı diye ağlayarak gelmişti..
çivi paslı.. mekan kırsal..
doktorunu aradık.. tetanoz aşısı rapeli yapılacak dedi..
sağlık ocağına gittik.. yapıldı aşı..
suya girmeyecek dediler..
tatildeyiz.. kırsaldayız elli derece sıcaktayız.. denize yatıp akşam olmadan içinden çıkamıyoruz ve su yasak..
gerildim.. sinirlendim homurdandım.. nasıl bu kadar beceriksiz olabilirsin dedim..
perdeyi düşürüp bi de üzerine basıp bi de ordaki tek çiviye denk getiremeyi başardın..

yirmilik.. ki olaya ben gibi o da tanık değildi..
perde düşünce korkmuştur.. kaçmaya çalışırken de bastığı yere bakmamıştır dedi sakince..


geçti hırçınlığım..
öyle mi oluyo bu salak kazalar dedim..
hıhı dedi..

işte .. yaşamı onların başkalarının penceresinden.. görebilmeyi seviyorum..
işime de yansıyor..
kişiliğime de..
hadi çekirdeğin hatalarını yirmilik bi nebze anlaşılabilir hale getiriyor.. onunkileri de.. bu çıtır xx xy blogcular ..

aslında geyik.. şaşkınlık gibi görünen "şeyler"in arkasında..bir düşünce zinciri.. mantık.. birikim.. bir yansıma yakalayabiliyor insan..
hem seviyorum.. hem hafifliyorum.

ortalıkta şaşkın tavuk gibi dolanan çekirdek kaldı en son.. kaygılarım öyle çok oluyor ki bazen..
onun manipülatif özelliği de eklenince.. kaygan zeminde gibiyim..
güya yol göstermem gerek de.. yol nerde ben kimim etkisi yapıyor üzerimde..

çocuks arasındaki isimlerim.. "kontrol manyağı" "paranoyak".. ama bunları gülerek söyleyebiliyorlar ya yüzüme..

pukkanın adresini verdim çekirdeğe..
yol haritası niyetine..
daha doğru bir el kitabı tanımam .. bu devrin yaşam biçimi içinde..
kim olduğun nasıl yetiştiğin değil.. ne yaşadığın .. sana ne yaşatabilecekleri önemli çevrendekilerin..

sabaha karşı çekirdek geniiiiş yatağımda koynuma geldi..
kaşık gibi yattı yanıma..
elimi de alıp karnına koydu..
uzun zamandır yapmadığı gibi..
okulda bi hareket yok dedi.. daha tadilat bitmemiş..
gitme o zaman dedim..
uyuduk..
dün akşam bana arkadaşının doğum günü partisi olduğunu söylemişti..
beşten dokuza..
cumartesi.. içki yok dedim.. bir bira içerim dedi.. bir.. tamam..
sabah.. koynumda çekirdeğim uyuyup kalmışız..
kabus gördüm.. bişiler oluyordu doğum günü partisinde.. uyandım..
kimindi doğum günü.. dedim.. söyledi.. rüyamda şöyle oldu dedim.. ne psikopat rüyalar görüyosun sen dedi.. güldük..
üniversiteli saati kurmayı unutmuş.. ders kaçırdı sabah..
bari şu programını ver.. ya da ben her sabak kaldırayım seni dedim..
dün de.. gidip geri geldi.. laboratuar dersiymiş gitmeye çalıştığı.. onlar da daha başlamamış meğer ve bunu biliyormuş zaten..
alışamadın daha demem o yüzden..

alışamadığım üniversite ya da programım değil.. saat kurmak dedi..
telefonunu kurardı eskiden.. kaybetti telefonu..uzun süre telefonsuz gezdi.. ve yedek telefonda bir haftadır..telefonun varlığına alışamamış.. bi de.. =)

doğrudur..
kusur bulucu muyum ben..
değilim..

ama olabilirdim..
kusur bulucu yani..

doktorasının tezini teslim etmeye gittiği gün.. doktora hocasının adını hatırlayamadığını anlatan bir blog yazısı okumamış olsaydım..
yeryüzündeki tek kusurlu çocukların bende olduklarını sanabilirdim..

yine de zor hayatım..
yine de sinüsoidaller içinde endişe ve hafifleme dönemlerim..

olay şu ki..
ben kayar gibi uçan martıları seviyorum galiba canıtın gibi hırs yapıp en tepeye gidenlerden çok..
rüzgarı kanat altına alıp.. hiç çırpmadan..
akımla kayan.. planörlük yapan..
yukarı aşağı.. en doğal şekilde gidenleri..
o yüzden kaygıdan gurura hızlıca kayabiliyorum..
tüyümü teleğimi dağıtmadan..

pese.. demesemiydimki.. özellikle böyle yazılmıştır..
peseiki.. laleyi anlatırken bi ara ekşi sözlükteki gibi.. yapan kişi eden kişi terminolojisini nasıl sevdiğimi anımsadım.. ama üşendim değiştirmeye.. siz.. öyle okuyun..=)..
pese üç.. sahi bir de.. sinüsoidaller var kafamda bu ara..
pese dört.. tüyümü teleğimi dağıtmadan derken..
o da zaman zaman.. o da sinüsoidalli..

Image Hosted by ImageShack.us

5 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

hahahah seni özetlemek kolay sanki... önce özetleyip , özetin özetini çıkartmak gerek:)) Ama yapıcam bi gün...

Üç temmuzun yazısını okuyunca, atalet ne haklı demişim, acaba ayırt edebilir mi İnsan; okyanus kıyısında, denizden farkını... büyük neye göre büyük, küçük neye göre küçük... Ben Burdur Gölünü gördüğüm'de anah dedim aynı deniz kadar... Van gölünü görünce ne diyeceğim okyanus kadar mı??

Çekirdeğin okulun önünden , aslında arkası oluyor ora dimi:)) çok geçiyorum... nasıl güzel bir yerde okuyor... Ülen deniz kıyılarında bile denizlere bakan okulum olmadı hiç...ne güzeldir bir de Anne koynuna kıvrılıp uyumak. Bak sana söyleyeyim bu yirmilik hep doğru tespitler yapıyor ben O'nu izlemedeyim.

Öpim gidim

Sevgi Gibi dedi ki...

yaşamı başkalarının penceresinden görmeyi ben de seviyorum. fakat sevdikçe de kendimi daha çok yabancılıyorum. neden ben de böyle bakamıyorum sanki, neden denediğim halde başarılı olamıyorum diye. dnalarımla oynayabilecek bir kurum var mıdır acaba??

üçtemmuz dedi ki...

hepsi bilmekle alakalı. bilmesen gölü denizi okyanusu ayıramazsın daaa..yanında ayağına vuran suyun hangisine ait olduğunu bilince değişir hepsi.
burda..bahsettiğim denizin kıyısındayken diyorum ki: çok zor da kalsam karşı kıyıya yüzebilirm. en azından görüş mesafemde.:) ne bileyim böyle bir saçmalık.
çöl nasıl bir etki yaratır acaba üzerimde, onu çok merak ettim.
ve en önemlisi.
20'lüğün söylediği söz..içimden vurdu beni..korniş kaçıyormuş öyle mi? onun o mink halini öperim ben.:) şimdiki halini ürkütmeyeyim.:)

.. dedi ki...

çok uzun yazmak istedim şimdi ama vaktim yok şu an. sonra gelicem.
şimdi sadece:
yaş farkına bakmadan 20'liğe aşık olma hakkım olsaydı, kullanırım.
8)

Adsız dedi ki...

lalem.. zor biliyorum.. ama sana güveniyorum..

sevgi gibim.. dnalarını sevdiğim =)

üçüm ünsüm.. bilmeseydik ki keşke mi o zaman..

iki noktam.. gönlünden nasıl geçerse.. =9

sevgimle..

Follow my blog with Bloglovin