2 Haziran 2010 Çarşamba

benimdeyişimle

resimlerime doğru söyleyişle fotoğraflarıma bakıyordum da..

içim dışıma vuruyor çekerken.. onu anladım.. kendimle bir kavga.. doğrularımla bir kavga..

bir ağaç gibi özgür ve tek mi../azıcık aşım kaygısız başım..

bir orman gibi kardeşçesine .. olası mı??..

olmalı mı?? olmamalı mı?? /ben olmak değişime mi.. birlikteliklere mi .. yoksa sadece yükümlülüklere mi bağlı??

yelken olmak rüzgar olmak mı??

hele de gitmek mi??.. kalıp da terkeden olmak mı ??

yok tutunmak sahip çıkmak mı.. ??

neye deme.. yaşama elbet.. sadece ona..

**

pazar modernde fotoğraf sergisinde..

SDC11129 paslı son isimli köşe..

dünyanın çeşitli şehirlerindeki araba mezarlıklarından karelerden oluşmuş..

SDC11128 benim en sevdiğim bir kaçında hep ikili arabalar..

SDC11126

SDC11124

bunları görmeden bir kaç saat önce ben de harkesin göklerdeki yelkenlere baktığı saatlerde.. rıhtımda.. yakaladıklarımdan şu öyküyü kurgulamıştım.. aklımda..

SDC10983

bazen de aslında yaratılmadığımız bir amaç için çabalamak zorunda kalırız..

SDC10908 yine de başlangıçda.. dinç ve donanımlıyızdır.. o amaç için değilse de.. bir amaç için yaatılmışızdır.. amaç insanıyızdır..

SDC10864

zaman içinde yıpranırız.. en çok da o zaman ses veririz.. en çok o zaman iz taşırız.. kimbilir acı çekeriz.. ezilmekten gerilmekten en çok o dönemde etkileniriz.. etkilendiğimizi gösteririz..

SDC10873

ama bir gün gelir.. artık ne başlangıçtaki bizden eser kalır geriye.. ne de yanlış amaç için çektiklerimizin bıraktığı izleırden.. bakan artık ne yola çıkarkenki donanımımızı anlar.. ne yaşadıklarımızı hisseder..

ama hala işe yarar sanırlar bizi .. iş görürüz de gerçekten..

ama ne için olduğunu bile unuturuz.. ne için var olduğumuzu unuturuz..   hem başlangıcın hem sonun farkında varmayan bir aymazlık içindeyizdir..

yaşlı hastalarımda görürüm ben bazen bunu.. yanı başlarında kıyamet kopsa dönüp ilgilenmezler.. yüz ifadeleri değişmez.. gözleri değişmez..

bazen derim hemşirelerime.. yatak kenarında oturasım.. boş boş bakasım var benim de .. gülerler.. inanmazlar.. şakalaşırım sanırlar.. üçüncü karede en çok ses çıkardığım dönemde olduğumu bilmezler.. onlar daha ikinci karededirler..

yine de kötü değil bu son..

hala işe yarar olmak.. bir işe..

ama artık yaşadıklarından .. amaçlarından.. izlerden.. uzak olmak..  “zamana direnmemek..” *

………….

*  thomasradbruch fotoğraflarının yanıbaşındaki panoda.. “zamana direnen solmamakta inat eden” deyişine gönderme..

7 yorum :

Çağlar dedi ki...

lastikte hayatı görmek...
gerçekten farklı bir bakış gerektiriyor.

ama o görüş, görülen şey, düşünmek istemedim üzerine. sevmedim.

laleninbahcesi dedi ki...

sen yelkenleri şişiren rüzgarsın...
Şamriyel hayatını boşa yaşamamış, bir kadın gelmiş onu anlamlandırmış, onun üzerinden hayat felsefesi yapmış...
Bazen zembereğim haddinden fazla kurulmuş gibi gelir bana, bir bıraksalar cırrrrrrrrrrrr diye boşalıcam... Ya da bir gün kurmasam şu zembereği bön bön baksam... Bu ara kitabımı okurken bunu düşünüyorum...

Adsız dedi ki...

çağlarım bilirim..

bi ara sevgi heryerde diye bi albüm hazırlamıştım .. değişik yerlerdeki kalp şekillerini yakalamak için.. sevgi böcüğü olmadığımdan..pek güdük kaldı..

ama yaşam bakarsan her yerde.. illa ki.. olmadık yerden yeşeren bi nebatbulman gerekmiyor.. lastikte de bulursun.. zemberekte de.. bakınca başka türlü algılamak da mümkün.. retiküler formasyonun işi yok.. algıda seçici.. yorumda seçici.. =)..
*******
lalem.. sahi bi ara da zemberek kardeşliğimiz vardı bizim.. ne güzel bir şekildir o yaşam spirali gibidir.. =) ..
*******

uctemmuz dedi ki...

başlangıçtaki amaç..yola çıkmak, yolda başına gelenler, yolun seni değiştirmesi...bir sapağı kaçırdığın an kendini heyal bile etmediğin bir yerde bulmak. geri dönüşün olmadığı bir yolda o sapağı kaçırmamalıydım diye dövünmek, bununla vakit kaybetmek ya da vakit kazanmak. yolun seni iyi bir yere güreceğine inanmak...bir sapak daha çıksın diye beklemek. bu arada yolun tadını çıkarmayı unutmak...amaç ne demek? hatırlamamak. hatırlayınca hatırladığına kızmak.
mantıklı olmalı. mantık ne demek?
seni anladım.

carpediem dedi ki...

yaşlanmak,
kaçınılmaz...
güzel yaşlanmak lazım
kendini kaybetmeden,
unutmadan,
ama projesi olan yaşlı değildir lafına sarılırım diye düşünüyorum...
gencim daha...
yaşlanmak bencilleşmek mi diye düşünürüm bazan..
boş bakmak,
çevreye artık aldırmamak
değil de; belki onca çabanın
değmediğini düşününce
mi boşalıyor bakışlar...
dedim..ne aşınması
o kadar çok yüklenilmiş ki hayat,artık dahası olmadığından,
bişey kalmadığından aşınmış hissediliyor...
canım.

Sedencik dedi ki...

ahhh
hacmi olanın da ruhu,işlevi işlevsizliği ,dönüşümü...
dönüşümün burkması...
bir ara bunlarla bozmuştum...
ittim sanırken gerilerde bir yere...
bak burda çıktı...
ve gönderme aslında deyişi tamamlamış ve anlamlı kılmış...
sevgiyle...

uctemmuz dedi ki...

ataletim beaaa...seni seviyorum ben.

(hah içimden geldiği gibi yazdım, oh.)

Follow my blog with Bloglovin