işten çıkıyorum dün..
arabamın anahtarını aldım aynı anda teknisyenimiz de çıkıyo ..
resepsiyondakiler takıldılar ona..
-Ö… hediye almaya mı çıkıyosun.. karına..
-aldım çoktan.. bagajda gezdiriyorum kaç gündür..
-tek taş mı aldın..
-onlar her zaman aldığım şeyler.. tek taş filan dedi.. gülüştüler.. daha manevi bişey..aldım.. dedim..
işte şimdi meraklandım..
-manevi bişeyi nasıl bagaja sakladın??
dervişin fikri ve zikri oldu.. ona tektaşla ilgili laf soktum sandı..
-gönlünü hoş tutacaksın hocam dedi.. bi yemeğe götüreceksin.. iki kadeh şarap içeceksin..
****
içimden aferin dedim.. bizim oğlan çözmüş işi..
gönlünü hoş tutacaksın sevdiğin insanın..
bakılacak surata kusmam kusulacak surata bakmam derdi bi arkadaşım..kusmam demez başka bi şey derdi ama burda bööle olsun..
öyle işte.. berabersen ben sevgililer gününe gıcığım demeyeceksin.. gülleri de fahiş fiyattan satıyolar demeyeceksin..
iki üç yıl önce i yazı eklemiştim.. sadece keşkülün ve kumun olduğu zamanlardı..
işe geldiğimde kırmızı güller.. kalp şeklinde bi vazoda.. vazo beyaz kum dolu ona saplanmışlar.. şaşırdım
ay kimden dedim..
biz de onu merak ettik hocam dediler..
kartı açtım..
sevgilerimle yazıyor.. altında imza var.. ama okuyamıyorum..
kızlar bekliyor yüzüme bakıp.. paniğe kapılmaya başladım .. okuyamıyorum dedim ..
yani yazıyı okuyamıyorum değil .. ya da gözüm seçmedi de değil..
okuyorum ama isim bir insanla buluşmuyor beynimde..
sonra birden anladım ÇKdan gelmişler..
o zamanlar yorumcular kumla keşkül takılmışlar bana.. aman da kırmızı gülü olmuş da diye..
konu o değil aslında..
buna yabancılaşma denir.. duyarsızlaşma denir..
sürpriz.. beklenmedin an zaman ve kişiden gelendir..
duyarsızlaşma yabancılaşma ise..
beklenen kişiden bile gelmesi halinde bir duygu uyandırmamayacak hale gelmektir .. aslında acı bi durumdur..
sakın sakın sana da.. kadına da yaranılmaz demeyin öyle bişey değil anlatmaya çalıştığım..
zaten yıllar sonra kanıtlandı.. konuşurken .. manevi özensizliğine karşı geliştirdiğim duyarsızlaşmayı.. / ki can acısından korunmak için kişinin kendini soktuğu bi durumdur/ gönderene bu konudan bahsettiğimde.. “ben sana asla çiçek göndermedim “ dedi.. sevgililer gününde..
dün tevede haberlerin sonunda saçmalama saatinde..soruyolar insanlara..
sevgiliniz ne aldı size diye..
ben de başka bişiler yapıyorum odada.. bekliyorum bitmesini bişi izliycem sonrasında..oyalanıyorum beklerken..
birden kocam bana üçbin kırmızı gül aldı diye bişi duyunca.. aman yaradanım dedim.. baktım..
çiçekçi çingene kadın..
önünde kovalar dolusu kırmızı gül..
bence bu seneye damgasını vuracak cevaptı..=)
bi de.. ben arabayla gelirken.. belirli bir yerde.. trafik ışıklarında hep çiçekçiler yolumu keser..
abla abla diye sırnaşırlar..
da..
bu özel günde.. ellerinde tek gül olunca..
arabanın camından bakıp tek erkek ya da çift değilse yolcular .. dönüp gidiyorlar.. onu farkettim..
peki ben karşı mıyım..
değilim..
ben tüm kutlamaları severim yaşamı yaşamaya değer kılar..
şeyini çıkarmadan.. kutlanabildiğince çok şey kutlanmalı..
bu güne bu kadar tepkinin anlamı yalnızlık korkusu..
yalnız olanların sevgilisiz olanların.. gelecek korkusu.. bi de birisiyle beraber olanların.. yarış halinde olma halinden sıkılmaları.. erkekler arasında ciddi bir sorun ayşenin kocasıonakocaman …ç almış.. sitemlerinin önüne geçememeleri.. komşunun hediyesinin hep daha iyi görünmesi..
kadınlarda ise..
ya kocam biz sevgili değil karı kocayız geyiği yaparsa ve ben arkadaşlarımadan daha az seviliyormuşum gibi olursa tedirginliği..
eh nerden çıkmış başımıza bu bela..
ilk çağlarda daha yüzüncü yıllarda /300lerde net olarak/ romada 14 yaşına gelen erkek çocukların erişkinleşme partisi yapılırmış.. şubat ayında..
koçlar kurban edilir.. koçlarin organları bu yeni yetmeler tarafından erişkin kadınlara çaktırmadan atılırmış.. kan lekesi olurmuş kadınların orası burası..
kadınlar da hiç şikayetçi olmazmış.. çünkü doğurganlığı arttırdığına inanırlarmış..
sonra genç erkekler / 15de evlenirmiş ilk çağ insanı.. zaten ömür taş çatlasın 25 yıl/ şehirdeki bekar kadınların ismini bir vazoya atıp kura çekerlermiş.. o kadınla o genç bir yıl yaşarmışlar beraber.. genelde de bu birliktelikler evlenme ile sonlanırmış..
olmadı..uyuşmadılar ertesi sene yeniden deneme şansı olurmuş işte fena mı..
o arada hristiyanlık da yeni yeni oluşuyor.. her yerde pagan adetlerine karşı savaşıyor.. yenemediğini kendi dininin içine alıveriyor..
işte.. o aralar bi imparator evliliği yasaklamış.. askere gelmiyor evli erkekler diye..
bi genç papaz da hristiyanlaştırabilmek için gençleri evlendirme vaadiyle atlamış ortya gizli gizli evlendirmiş onları..
valentinin bu yaptıkları keşfedilince.. imparator vurduruvermiş boynunu.. o da şubat ayında.. =)
ve kilise bir süre sonra.. alıvermiş bu günü aziz günü yapmış..
sokaklarda birbirine koç parçaları atan sonra da beraber yaşayan düzensizleri hristiyanlığa çekmek için iyi bir fikir..
papa açıklayıvermiş bunu.. aziz valentin günü..
koç kanından.. kırmızı güle böyle gelmişiz..
=)
herkesin bildiği aşıkları evlendiren genç papaz romansından farklı ve doğru olan öykü bu..
sonra da italyada bile çok kutlanmazken birileri bi ara hatırlayıvermiş.. kesin gene bi sıkıntılı savaş açlık ya da salgın döneminden sonra halkı mutlu edecek bişey bulmak lazım fikri ile olmuştur.. 16 17 yüzyıllarda fransızlar sonra ingilizler.. sonra amerikalılar diye yayılıp gitmiş bugün..
o yüzden takmamak lazım..
sıkıntı yapmamak lazım..
kutlayabiliyor olduğumuza sevinmek lazım..
sıkıntılı zamanlarda dünya hiç bişeyi kutlayamıyor zira..
sevebilecek durumda olduğumuza sevinmek lazım..
gelecek korkusunu.. yarış alaturkalığını bi kenara atmak lazım..
hayata ve sevdiklerimize özen göstermek lazım..
ben elbet bu yıl kutlamıyorum..
benim için çok daha kişisel ve tuhaf bişeyin yıldönümü oldu zira..
ama olsun..
zamanı gelir.. yine olur.. yine kutlarım..
=)..
ps.. ÇKyı öldür hakkını yeme demişler..
sekizmartımı kutlamayı hiç ihmal etmemiştir .. yıllarca.. =P
5 yorum :
Türk insanının başına bu sevgililer gününü Hıncalım Uluçum musallat etmiştir :)))Neyse bu kez kırmızı kalp çılgınlığı biraz frenlenmişti...
Pagan adetlerini hep sevdim. Evde zaten bir paganist yaşamakta heheheh. Naziş öyle keyifleniyorki böyle şeylerden. Sanırım sürekli yabancı okullrada çalışmasından kaynaklanıyor. Cadılar Bayramı falan filanlar ona göre tam.
Neyse ya fırsattan istifade edeyim; seviyorum seni Ataletim , sevgililer günün kutlu olsun...
biz almadık birbirimize hediye falan.
paramız yok zira harcayacak.
8)
göl kenarında 2 çay ısmarladı sel bana.
ben de düşürüp kaybettiğini sandığı telefonunu eve gelince buldum. daha güzel hediye mi olur. 8)
devere'ye girmiştik bi de.
bi kitap alıp çıktım. işte o da kendime hediye 8)
ha haaa...güldüm, benim sevgililer günüm komikti zira.kara mizah olmasa bile hatır sayılır derecede gri mizah..)
bir gün evvel kocam kişisine nasıl kutlayacağız bakalım dediğimde, bana aaa sırası mı dedi. hayır nasıl bir kutlama beklediğimi tahayyül etti de böyle bir tepki verdi anlayamadım. sinirlendim.
sonra ertesi sabah sandalyenin üstünde kırmızı karanfiller vardı.
malum kendi evimizde değildik, kardeşimde misafiriz, derhal bir bir cola şişesini kesip içine çiçekleri koydum.
çünkü çiçeklerin kabahati yok.:)
anlamadı. ben ona bozuluyorum.
neyi anlamadı dersen ataletim:
sevgililer gününden bana neeeeeeee...
ben sadece her yerden üstüme güzellikler yağsın ve azıcık neşeleneyim istiyorum.:)
azıcık yoruldum, bunu anlamadı.:)
manidar farmvil resmini gözden kaçırmış değilim tatlım. Yovile uğrarsan gel bahçeli, havuzlu ve bol kalpli evimi bir ziyaret et.:)))
Yorum Gönder