22 Şubat 2009 Pazar

........

deli gibi film izliyorum..
dı redır..
tings yu ken tel jast bay luking et hör..
il iya lontam kö jö tem..
nayts at rodenta...
sonuncudan sonra..
sahil.. güzel söz.. deniz.. kum.. duygu çarpmasına uğradım..
daha izlerken bir yanımla..
prever gibi yazmak istedim..
önce ..aşık olmalısın ve bir aile olmalısın sonra...
aile olmanın gereğini yerine getirmelisin..
onlara gereken değeri vermek için..
değişmelisin...
fark bile etmeden..
demir olmalısın .. rüzgara kapılmasın diye gemi..
sürüklenmesin diye..
ancak o zaman anlarsın..

sonra bir gün değişimin senden uzaklaştırdığı herşeye bakmalısın..
hayallerin.. yapabileceklerin.. seçimlerin ve sen..
acı verse de..
ve keşke demezsen..... yapmasaydım.. demezsen.. doğru yerdesin..

prever gibi yazmaya gelmiyor hayat..
keşke demiyorsan da..
erişkinliğine verdiğin önemden..
keşke yerine..
öyle gerekmiş de öyle yapmışım ..
istemesem.. yapmazdım demek de var..
işte öyle dersin belki de..

ya da karşındaki sana..
yapma o zaman diyebilir..
değişimin gerektiği için .. yaptıklarını artık yapma..

bu karşındaki.. bunu söyleyen.. eğer yeni biriyse.. sevinirsin elbette..
şu basit şu saçma .. şu minicik kendini.. özel ve önemli hissedersin..

kaçımız bunun için neler vermeyiz..

ama eğer yüzünden.. uğruna değiştiğinse.. bunu söyleyen..
değişir anlamı..
yapmasaydın o zaman demek olur birden..
rest çekmektedir sana..
hata yapman.. bir cümlede yıllarını kağıt sepetine atıvermen için..
işte o anda gerçekten..
işte o zaman.. şu "keşke" kapıyı fena zorluyor demektir..
sıkı durmalısın.. senin yüzünden senin uğruna.. senin için değildi.. fedakarlıklarım..
değişimim..
kendi öz değerim daha azını kaldırmazdı da ondan.. diye kafa tutabilmelisin hatta..

karşındakini değil kendini ikna etmelisin..
sakin durmalısın.. çapa gibi bile değil..
kocaman bir kayalık gibi..
etraftaki dalgalar ..
suyun buğusu..
güneşin sıcaklığı.. günün güzelliği..
hissedilmeli.. kaya oluşunda..
hatta gıpta etmeli sana o yapmasaydın o zaman diyen..
kıskanmalı seni..

çünkü erişkinsindir.. keşkeler için vaktin yoktur..
yapabileceklerini yapmanın tam da zamanıdır şimdi..

zayıf hissediyorsan eğer..
tam vaktidir iyi bir müzik koymanın.. iki şotun..
ve dolapları açıp içinde ne varsa fırlatıp atmanın..
sonra tekrar alıp geri yerleştirecek olsan da..

denizin tam kıyısında durmak istedim.. izlerken..
tek bir yuvarlanmış taş.. 150 yılda oluştuğuna göre.. bir kum tanesi kaç yılda oluşuyor diye düşünmek istedim..
denizlerde yuvarlanmış beyazlamış kabuğu soyulmuş ağaç parçalarına bakmak istedim..

onlardan bir koleksiyonum var benim..
ufak.. büyük.. uzun kısa..

izlediğimde..
hatta onlardan bir kutu yapılmıştı..
bir inanışa göre öyle bir kutuda.. korumak istediklerini saklayabilirmişsin..
her kötülükten...

neyi koyardım ben olsam diye düşünsem..
gene dönüp senin kurduğun ailenden olanların en azından bir kısmını koymak istediğini farkederim..
bir de.. seninle aile olmuş olanları.. annemi belki .. babamı kesinlikle.. bana bu kadar benzediği için..
zayıflıklarıyla bana kendimden güçlü bir ben yapabilme yolunu açtığı için..
..burda hiç söz etmediğin abimi..
bir başka yürek sızısı evet..
ben hep yürek sızılarımı korumak isterdim..

"kendim"den neyi korumak isterdim..
duygulu anlarda empati kurabilen tarafımı mı..
kolayca gözlerinden akabilen yaşlarımı mı..
kavgalara çekilmeyişimi mi..
yoksa.. ne zaman kesip atmayı bilişimi mi..
biliyor muyum gerçekten..
etrafta illa ki sevilecek güzel birşeyler bulmamı sağlayan tarafımı mı.. saklardım kutuya..
yaratmak doğurmak anlamak ve güç vermek için olan özelliklerimi mi..
bunların da korunması gerek evet..

kutuya .. beni ben yapan şeyleri koyardım ben..
engel olmaya çalışarak .. ya da el vererek..
her şekilde.. hayatımda beni ilerlemeye odaklayanları koyardım..

söyle bakalım..
sen ne verirdin..
öğüt olarak kızına..
seni yukarı taşıyacak.. daha iyi olmanı sağlayacak sevgiler için var olan..
seni daha küçük.. daha basit.. sıradan yapmak isteyecek sevgiler için değil..

der miydin..

var mı öyle bir kutun..
korumak istediklerin..
sana değer veren ve senin değer verdiğin şeyler kutusu..
neler koyardın içine..
kendinden..

............
ımmm hayır bu bir test değil..
ıssız ada ve üç şey değil..
sadece dur ve olduğun yeri.. geçmişi.. ve geleceği bir gözden geçir diye..
benim az önce yaptığım gibi..

yeri gelmişken o testlere prust testi deniyormuş.. nedense..
yazar prustla ilgisi var mı bilmem....

Image Hosted by ImageShack.us

11 yorum :

geçkalmadımki dedi ki...

O kutu çok büyük olmalı.. olsun..
Sevgi koyardım, çok klişe gelse de..
sevdiklerimi sevmeme devam edebilmek belki yeni sevgileri de ekleyecek büyük bir güç ister onu koyardım önce, hiç azalmasın diye..
Bir de beni sevenlerin bana olan sevgilerinin hiç azalmaması için.. yakınlarımın, çevremdekilerin bana olan sevgilerini o kutuda korumak isterdim..
kimseye olan sevgim azalmasın, kimsenin bana olan sevgisi azalmasın..
bimem acaba öyle bir korkum mu var bu aralar..
Ailemi, Saklanbacımı, onun sevdiklerini, Çıtırımı, Dostlarımı, Başta Ataletim olmak üzere bir çok blog dostumu koyardım o kutuya, bi de hobi malzemelerimi..
çok büyük olmalı o kutu çook..

SEVGİLER SANA

uctemmuz dedi ki...

18 yaşındaki halimi koyardım. Masum öfkemi, doğrularımı, yanlışa karşı koyuşumu, tertemiz inançlarımı...ama illa öfkemi.
İpin ucu kaçtıysa kaçmıştır ataletim.
Yakalamaya uğraşma.
Yeni bir ip bul kendi içinden.

Ece dedi ki...

'Beni ben yapan şeyleri koyardım ben' demişsin ya..

Arkadan, Işık Yenersu'nun duygularımı anlatan sesi ile hayatımın tamamını içeren bir film koyardım ben de.

Çocukluğum,evliliklerim ve iş hayatımda yaşadıklarım,bir şeyi öğüt olarak bırakmama gerek bırakmazdı zaten.

Neler buluyorsun be Atalet'im..O güzel başını yoranlar için ben kutuya bi sopa bırakıyorum.Falaka niyetine:))

Seni seviyorum

alpernatif dedi ki...

ikide bir durur düşünürüm
daha önce defalarca yazdığım gibi keşkeleri fazla olan birinsanım
belki duygusal açıdan zayıf bir insan olmamadan kaynaklanıyor
sebebini bilmedim,bilemedim
ama hep keşkelerle boğuştum durdum

ve bir gün durup baktığımda hayatıma
o keşkelerin doğduğu anda farklı bir kelime kullanıp başka yönlere saptırsaydım hayatıma diye
fark ettim ki bu sefer de başka keşkelerim olacakmış

hiç kurtulamayacakmışım
(bu sözü bilerek genellemiyorum. sonuçta keşkeleri yaratan biziz,hayat değil. her insanın farklı yaşam süreci var. kimisi keşke yaratmadan götürebiliyor hayatını)

borges'un şiiri gibi
"eğer yeniden başlayabilseydim yaşama " diye başlayan cümleler keşkeleri de sürüklüyor peşinden

kutuya ne koyardım ?
önce kutuyu bulmam lazım :)
sonra yaşadığım bütün sevgileri ve çektiğim bütün aşk acılarını koyardım içine
40 yaşındayken durup baktığımda,çektirilen aşk acılarının hiçbirine kızamıyorum
eğer bugün eni konu düzgün bir şey olduysam onların da faydası varmış demek

sonra çekirdek ailemi koyardım içine
kimseyi takmayan görüntümün altında deli bir aile sevgisi var

sonra mizah gücümü koyardım bi köşeye
kaç kere yaşarsam yaşayayım bu hayata dayanma gücünü başka bir şey veremeyecek biliyorum

sonraaa
aaaaa
dolmuş kutu !

laleninbahcesi dedi ki...

Keşkelerden başlayalım var bir iki tane ama onları yapsaydım her şey çok farklı olacakrı, başka bir yolda yürüyecektik ama bu arada tanıdığım insanları tanımamış olacaktım ki bir tanesini bile hayatımdan çıkarmaya gönlüm razı değil..
Kutuya tüm ailemi ve İstanbulu koyardım artık biraz daha kalabalıklaşmasına , bozulmasına tanık olmaktan yoruluyorum.
kendim için neyi korumak isterdim, objektij görüşümü hiç kaybetmemek isterdim bana empati yaptıran da sempeti yaptıran da o görüş açım çünkü.
Gittim ben ataletim çay vakti , ama bu yazı üzerine daha çok düşünülür.
Kızıma öğüt olarak, geçen gün Gamseye verdiğim öğütü söyleyeyim sana, en çok kendini sev dedim.

laleninbahcesi dedi ki...

ha kızama verdiğim öğüte gelince geçen gün Gamseye vasiyet ettim en çok kendini sev dedim.

.. dedi ki...

nerde okuduğumu hatırlamıyorum. ama okuduğumu hatırlıyorum: fedakarlık şantajın en kötü biçimidir diyordu.
birileri için bişeyler yapıp da pişman olduysak eğer, şantaj için mi kullanıyoruz bunu? belki. ama ben... diye başlayan şikayetlerin ve reddedişlerin asıl anlamı şantaj mı?
doğru bir yere temas ettin yine içimde: "kendi öz değerlerim daha azını kaldımazdı da ondan" evet. bu işte!
kutuya koyup saklamak istediklerime gelince:
ailem elbet. onlarsız anlamı yok ne sahip olduklarımın, ne hayallerimin.
sonra kara mizah duygum. dalga geçebilme gücüm.
kitap aşkım.
devrik cümleler de olsun arada sıkışan, boşluk doldurur yer tutmaz fazladan
saygımı da koyardım. hem öz saygımı (zaman zaman kızsam da kendime) hem de insanlara olan saygımı
bir de küçük sevgi paketleri gibi olan hayvan sevgimi. oraya buraya dağılmış durumdalar ve her yerde karşıma çıkıp beni gülümsetebiliyorlar.
biliyor musun ataletim:
atacaklarım kutusu, saklayacaklarım kutusundan daha büyük olabilir ama.

kayipsimurg dedi ki...

Ben olmayınca bu güller bu serviler,
Kızıl dudaklar mis kokulu şaraplar yok,
Ben düşündükçe var dünya,
Ben yok o da yok.
diyor Hayyam.

klişedir belki ama klişeler de işe yaradıkları için klişe olmamış mıdır zaten:)

Büyük kentlere benzetirim bazen kendimi. Büyük sevdalara ve tutkulara ev sahipliği yaparken bir yanım, diğer yanım çığlık çığlığa terk edişler yaşadı.

Beni ben yapanlar, zaten bende hayat ve vücut bulmuş ve saklamaktayım bu "ben"de onları. Bir kutuya koyup kaldırmak belki de beni ben olmaktan çıkartır. Kutulamam beni ben yapanları.
Keşkeleri saklamak; bugünkü benden hoşnut olmamak demektir. Oysa ben çok seviyorum "ben"i, saklamam keşkelerimi.
Elimde olmadan yitirdiklerimi saklamak. Evet, bu olabilir belki.
Ben en çok boşa harcadığım zamanımı, emeğimi ve sevgimi saklamak isterdim. İnsanlara verebileceğim, eşsiz olan, sadece bana ait olan bunlar var çünkü.Gerektikçe kutudan çıkartıp dağıtabileceğim bir kumbara olsun o kutu ve isteyen herkese verebilecek kadar zamanım ve sevgim olsun o kutuda. tükendiğinde ben de tükenirim veee perde... Daha güzel yaşanmış bir hayat düşünemiyorum.

Adsız dedi ki...

geçkalmayanım...
işte .. sevgi ile korumak için o kutuya koyacaklarımız..
elbet o listendekilerin bi kısmını ben bile kutuma koymak korumak isterim..

***
üçüm temmuzum..
ipin ucu kaçtıysa..
uğraşmamak...

bunu düşünmeli.. elbet..
ama ne kadar yapabilir ki insan..
ipin ucu yüreğinde ise..
***


ecem....
arayan buluyo işte.. belayı da mevlayı da..
diycem ama.. inan üstüme sıçrıyo bu ayrıntılar...
=9
sopaya bittim..
hem de kızılcıktan olsun..
***

alperim..
işte o yüzden keşke demiyorum..
başka seçimlerle de keşkeler olacağını bilerek..
o yüzden ..
ben yaptı diye baırıyorum..

okanın beyaz sesiyle..
=)

kutuda saklanacakları .. özenle seçmeni sevdim..
=)
***

lalem..
ben neden düşünemedim ki.. istanbulu saklamayı..
ne iyi akıl ettin bak..

objektiflik.. korunmalı evet..
kaybedilmemeli..

gamse gamse ne dedi peki sana..
=)
en çok kendini sev deyince..

***

saklanbacım.. ay çöreğim..
senin hayvan sevgi anlatışın..
baharda kendiliğinden açan çiçekler gibi geldi birden..

atacaklarım kutusu =P..
evet bir ara da bunu yazmalı...=D...
***
simurgum..

yok saklamıyoruz..
yani sandığa kaldırıp gizlemiyoruz..
bozulmasın başına bi iş gelmesin koruması bu..
bu günkü bizden hoşnutuz ya.. değişmesin diye.. =)

ben valla dağıtma kutusu istemem..
zira vere vere kalmadı modelindeyim bu aralar..=)
ve malesef tükenmedi de..hayat daha..


atalet

carpediem dedi ki...

hep düşünürüm ,
alan mı şanslı ,
veren mi diye...
çiçek veren elde
kokusu kalır der uzakdoğu a.sözü,
veren el ,alan elden hayırlıdır der
bizim atasözü...
alınca minnet duyar insan diyeceğim ,nankör olan çok...
en iyisi hakedene vermek galiba...
kutuya gelince,
düşünmedim öyle kutu falan,
yetmez çünkü sakladıklarıma...
hep gri hücrelerde saklıyorum
herşeylerimi....
ataletim

Adsız dedi ki...

dün gecede geldim nedense yorum denemelerimi sistem almadı...
3 günlük yokluğu hafifletiyorumda :))

''yapma o zaman''
dahada beteri acıtanı... haklısın
''yapmasaydın o zaman''
geleceğe yada bugüne hakimiyetimiz olsada...
geçmişe yok...
elbette acıtır...
ama...
birde şu açıdan bakınca...
bir insan ''yapmasaydın o zaman''
lafını sıradan bir günde ve sıradan bir zamanda öylesine söylemiş olamaz...
konuşmanın yada davranışın içeriği sağlamış olmalı...
tamam kızma sustum:))
kutuya gelince...
sanırım ben etkilerin değişimlere dönüşümlere dönüşmesini ilgi ve merakla izleyenlerdenim...
fazla reel ve fazla tehlikeli biliyorum ama böyle...

mesela...
bugünkü doğa sevgim 20 sene senra yerini gökdelenin tepesinde beton yığınlarında oturmaya ve bundan keyif almaya dönüşmüşse...
birinden biri sağlam altyapıda olmayacağını düşündürsede...
zamanında sağlamdır ve o süreci anımsamak keyifli olabilir :))

sevgiyle...

Follow my blog with Bloglovin