Aklın süsü dil,dilin süsü sözdür..
BİLGİ İNSANI KUŞKUDAN,İYİLİK ACI ÇEKMEKTEN,KARARLILIK KORKUDAN KURTARIR.
*************
geçen söyleniyordu bir arkadaşım..
neden diyordu.. bu xyler..
televizyon kumandasını ellerine alınca.. zaplar..
arabayı çalıştırınca.. sürer gider..
de..
ararım deyip aramaz..
bunun da bir süreci başlattığını bilmezler mi..
=P..
bekleme dedim.. çık.. git..
devir de değişti gerçi..
cep teller sayesinde sevdiğinle her an görüşebiliyorsun.. süper bi durum..
ama..
sevmek için yanıp tutuştuğundan beklediğin telefonu da..
beklemeyi zorlaştırıp..
hiç aklından çıkmamasını.. dolayısıyla saplantılaştırmanı sağlıyor..
erkeklerin gücünü arttırırken.. kadının sabrını zorlayıp.. tav oluşunu kolaylaştırıyor..
sen evde işte hiçbiyerde olmasan da aranabiliten ..
o evde işte bi yerde nerde olursa olsun arayabilitesi var artık çünkü..
bahanen yok.. için daha ezik her an ezik..
düşündüm.. dememi beklemeyin boşa..
düşünecek bişey yok..
bu sefer..
her çağda..
bilinmeyenin bekletenin gizemi olacak..
kaçan kovalanacak..
çok çok cebin, telesekretere aktarırsın..
ya da kapatırsın.. varsa cesaretin..
aramadıkça.. aramayan..
saplantıyla araması daha çok beklenecek.. arasa belki dediği gibi....
bi numara olmayacak aranızda.. ama aramadıkça..
gizemi buğusu artacak..
şu ıssız adam var ya..
dün bizim psikologla konuştuk..
herkes aşk bazen nedensiz de biter gibi bir sonuç çıkarmış..
ama ben öyle hissetmedim dedim..
eski bir sevgilimle aynı karakter kusuruna sahip..
herşeyi var.. sorunu yok.. ama bağlanamıyor..
ağlanmayacak ki..
sevinilecek.. bir ayda kurtuldu diye.. kız için..
benim bile anlamam .. kaçmam daha uzun sürmüştü..
güldü.. bilmiş bilmiş..
.. aslında ciddi anlamda.. duygusal handikaplı bir adamın ilişki kuramayışı idi filmde verilen.. bence de dedi.. aşk filan da yoktu zaten.. aşkın olamayışı vardı..
eh tabi meslekler kapıda bırakılmıyor sinema salonlarında..
film karakterine analiz de yapılabiliyor.. aktöre oyuncuya.. tanı koymuşluğum benim de vardır.. bu adamın parkinsonu mu var.. dediğim olmuştur..izlerken..
ya da anılar.. onlar da kapıda kalmıyor.. örtüşü veriyor bazen..
ben daraldım.. mesela..izlerken.. o günlerde daraldığım gibi..
belki de böyle bir bağlanma ve kendini sevgiye duruma ilişkiye bırakma sorunu olan insan olunca hayatımda..
ben farklı gözle izledim filmi..
gözüm filan da yaşarmadı..
*************
burdan sonrası minicik spoylır içermekte..
filmle ve aşkla ve erkeklerle ilgili.. bir gözlem ve yorum da..
dilekönderden..
ben hem güldüm okurken..hem de ortak düşüncelerim var..
"Böyle ilişkiler yaşanıyor ve adam kadını sevmiyor.
Tamam.
Peki kadın adamı seviyor mu?
Onun da cevabı “hayır.”
Sevmek istiyor.
Adam sevmeyince de psikopata bağlıyor." diyor dilek..
yok mu çevrede.. bi düşünün bakalım..
tam başlarken biten.. ve sonra bir türlü akıldan atılamayan..
dibine kadar yaşanamayınca bir türlü kendini eskitemeyen aşk öyküsü..
yıllarca akılda kalan .. yaşanmamışlığın kusursuzluğu içinde saklanan..
"Bir de unutmadan, son sahnede hani 5 yıl sonra karşılaştıklarında Ada’ya dikkat ettiniz herhalde tayyör ve inci kolye falan... Yani daha taş çatlasa 35’inde...
N’oluyorsun yaa....
Gerçek hayatta olsa, adam kesin, “lan yırtmışım! Neydi o öyle?” der. Zaten aklı kalsaydı orada öyle sarılıp bırakmazdı kızı...
Bir yoklardı, hani feng shui’lere devam mı bakalım diye...
Sevdiğinden, unutamadığından falan değil ha, kaçırmayayım, bir daha yapayım diye..."
demiş bi de.. buna da tanıklık ederim ve manitu kurtarmış zamanında..
gözümü açıp da.. derim..
böyle sürüp gideydi.. ben at gözlüklerimle devam edeydim..
yazık olurdu ama bana ya... dediğim olmuştur hani...
"Sevgi bu mudur yani?
Vermektir, fedakârlık etmektir, emektir, paylaşmaktır..."
"Bu ne yapıyor?“Yok ben sıkıya gelmek istemiyom, bir de aklım genelevde biliyon nu?” diyor.
Sıkışınca kaçıyor.
Siz de bu adama ağlıyorsunuz?"... diyor..
bence siz yazıların linkine bi göz atın..
filmle bağlantılı bağlantısız..
ama aşkla bağlantılı ve hayatla..
ve gözlemle..
Sevmek “ıssız adam” değil erkek adam işidir!
ve
bu adam neden ıssız..
hayata .. hele de duygusal olana da.. bazen böyle bakılabilmeli..
katılın ya da katılmayın..
benimseyin ya da benimsemeyin..
derseniz "katı mısın kötü müsün nesin atalet" ..
belki ..
bilmem..
değilim sanırım..
aşkın gücüne de..
insanın aklını başından alışına da tanıklık ederim..
de..
de.. işte..
de..
8 yorum :
okurken gülümsedim bu kadar mı takıldıklarım güzel ifade edilir herkesin ataleti.. :)
ben ise oray eğin yorumuna bitti o adam gay dir demiş :)
günaydın olsun.. güp güzel olsun..
sevgiler.
Ataletimm hemen çıkıyom evden ama seni okuyup bi selam çakaıp öle gidim dedim. Bizim Zuz da aynı senin dediklerini dedi film hakkında. Bu film erkekler için yapılmış dedi bi de. Hadi kaçtım ben çabucak.
Sana yorum yazayım derken ortaya yazı çıktı
yazıyı yayınlayayım derken ilk yorumculuğu kaçırdım
Len hiç bir işi doğru düzgün yapamıyorum :D
izlemedim.
izleyesim de yok
konusundan ve anlatılan tüm detaylardan çıkardığım zaten baştan beri oydu:
aşk neresinde ki bunun?
öperim ataletim.
sabah öpücüğü bu.
daha var bikaç tane alacağın 8)
filme geçen hafta gittik babayla..
ben yanıma böyle paket paket selpak almışım..
hazırım yani ağlamaya..
nihayetinde babam ve oğlum'da çağanırmakzede olmuşuz zamanında..
ve filme gideceğimizin sabahı,
işe giderken radyoya genç bir delikanlı bağlandı..
"dün filmi 2 kere izledim sinemada.. ve deliler gibi ağladım.. herkesin kendinden birşeyler bulabileceği bir film.." demez mi?
hazırım..
çok hazır..
kesin ağlıycam..
kendimden birşeyler bulucam..
izlemeye başladık filmi..
sinema salonu acaip kalabalık..
ve daha ziyade çiftler gelmiş..
hemen yanımda mesela türbanlı, çok güzel bir hanım..
konuşmalarından ilişkiye yeni başladıkları belli..
o da heyecanlı benim gibi..
mısır falan tutuyor bana..
hönkürürken dişimin arasına mısır kaçması rahatsız eder diye nazikçe reddediyorum..
film akmaya başladı..
önce Alper'le tanıştık (esas adam, ıssız adam)..
sonra Ada'yla (esas kız)..
Alper bağlanmaktan korkuyor..
ama bence Ada da öyle..
Alper peşinden koşuyor Ada'nın,
Ada da güvenemiyor bir türlü Alper'e..
bir türlü tam olarak bırakmışlık hissedemiyorsun Ada'da kendini..
zaten Alper "bitsin" dediğinde de,
"biliyordum" diyor..
biteceğini bile bile,
kendisi tamamen bırakması mümkün mü ki?
madem biteceğini biliyordun,
adama neden kızıyorsun,
onu neden suçluyorsu ki?
"biteceğini biliyordum,
biliyorduk..
güzeldi yaşananlar..
teşekkür ederim.."
dersin, gidersin..
hani belki en fazla:
"daha da güzel olabilirdi..
yazık oldu" diyebilirsin..
ha aşkta mantık olur mu?
biteceğini bile bile atmaz mısın kendini ateşlere?
atarsın..
ama o mantık, kafanın bir köşesinde hep olur..
hele hele kadınsa çok olur..
ve bu nedenle de arıza çıkarma ihtimali de hep daha yüksek olur ya kadınların..
ağlayamadım ben işte..
gözlerim doldu bir yerde..
Ada'nın kopamayaşına..
o da daha ziyade zaten acıma..
büyük hüsran oldu bende..
ha, film kötü mü?
kesinlikle değil..
şarkılar, görsellik muhteşem hatta..
tespitler de yerinde..
ancak ben o acımayı duygusunu bir türlü örtüştüremedim kendimle..
ve ben bir türlü ağlayamadım ya..
en çok yanarım da ona yanarım ataletim ;)
öperim..
bir de günaydın derim.. :)
Filmi izlemedim,verdiğin linkten Dilek Önder'i okudum da.
E öyle ya,neresinde bunun duygusallık,müthiş aşk.
Kaçan kovalanır gibi basit bir kural geçerli aşkda.
Bunu başarmak ise çok güç.
Deli gibi aramasını beklerken,onu aramamak bile çok zorken...off diyeyim bari
deli kız
Filmi görmediğim için,hakkında yazacağım bir şey yok. Ama başlarken yarım kalan bir şey var Bebek'ten hemen evvel..Geçtiğimiz aylarda, bana 'iyi ki...'dedirten:))
Bir yazı çıkartır mıyım bakalım...
Sevgiyle öpüp,önceki yazılarına koşuyorum..
off yaa..gideyimde bende ağlayayım belki rahatlarım diyodum..
bütün beklentilerimi mahfettiniz:)
değişik yazarlardan okudum bende yorumları..
vizyondan kalkmadan gidicem:)
Yorum Gönder