2 Temmuz 2008 Çarşamba

...





iş icabı çok çeşitli insanla tanışırım..
işim mi ne??..
e buduar yönetiyorum..
=P

ve bunların arasında sanatçılar da var..
ve en çok da onlardan etkilenirim..
hele de yeni sanatçılardan..
hele de bunu farkettiğimde..
sanki hep orada o sanat atmosferinde yaşamışlar gibi bir halleri vardır.. tam olması gerektiği gibidir..
mesleğinden söz edişi.. işinden bahsedişi..

genceciktir.. ve hiç amatör değildir..

başka mesleklerdeki..
acemilik halleri yoktur onlarda..

kendi ilk buduar müdavimimi ağırlayışımı hatırlıyorum da =D...


ama aslında zaten oradadırlar..
dünyayı kendi gelişlerine hazırlamaktadırlar..
hatta kendilerine yer açarken arkalarından gelecek olanlara da yeni yollar açmaktadırlar..
onlar da gelsin ve parlasınlar diye..

sanatçılar.. ressamlar.. tasarımcılar arasında bir paylaşım da vardır..

hem de anlatmazlar insana ben şuyum buyum diye..

bir hanımla tanışmıştım..
ben piyano "da" çalıyorum demişti..
tedavisi başladıktan bie süre sonra..
tanımıyordum..
ne yüzünü ne de.. adını..
o "da" eki yüzünden başka işleri arasında hobi gibi..
bi de piyano çalıyor diye düşünmüş..
önemsemeden cevaplamıştım..
çalarsınız gene..

tedavisi uzun zor ve zahmetli oldu..
üstelik de.. ağrılı..
hem de elinde bir sorunu vardı..
halinde bir farklılık vardı..
insana kendini buduarda değil de.. kokteyl partide hissettiriyordu..
gün ortasında..

hiç üzmedi bizi..
hiç şımarıklık yapmadı.. teedavisi uzamasına rağmen sorgulamadı..
o sadece hatırımız sorarken..
biz arada aklına gelmesi gereken şüpheleri.. sayıp..
onların cevaplarını verdik..
o şaşırdı..
sanki bizim işimizi sorgulamak..
tuhaf geliyordu ona..
ne dediysek yaptı.. ve düzeldi neyse ki..

bir hayal gibiydi..
inanılmaz bir beden yapısı..
uzun ince dimdik..
en sevdiğim postür..o kadar etkilendim ki..
çocukluğunuzda bale yaptınız mı diye sorguladım ..
hayır dedi..ama demedi ki..
hayır ama günde bilmemkaç saat piyano başındayım..ondan dik duruyorum..

sonra öğrendim..
türkiyenin ilk ve tek kadın caz piyanisti/bestecisi imiş meğer..=)

neyse..
bu sadece biri..
ne ressamlar tiyatrocular mimarlar ağırladı bu buduar sahibesi..
hem de sorunlu dönemlerinde..

yine de..
bilemem..
anlayamam..
o yaratma anı nasıl birşey..
tasarım ..
zira herşey bir tasarımla başlar değil mi..
önce zihinde..
peki ilham dediğimiz o ..
tetiği çeken şey.. nasıl geliyor acaba..

sevdikleri insanlardan mı..

ilham
ne anlama gelir deyince..
hem osmanlıca hem türkçe sözlüklere bakınca..buldum....

ilham..
bir defada yutmak anlamına gelen lehm sözcüğünden türüyor..
ve iki anlamı var..
biri tanrısal..
"insan ruhunu ele geçiren.. tanrısal güç.. ya da.. Tanrıdan vasıtasız olarak kalbe gelen mana"..
diğeri ise.. "yutma .. tüketme.. yakma bitirme"..

eş anlamlısı esine bakınca da..

"etkilenme, çağrışım veya içe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu, düşünce"diyordu..TDK
"halk ağzında Sabah yeli."
diyordu bir de..


latin kökenli dillerde....
ilham..inspiration..

ilginçtir ki..
aynı tanrısal ifade onlarda da var..
ruh ya da akılda aniden ve doğrudan ortaya çıkan.. tanrısal etki.. demek
ve bir de nefes almak..

demek bu sanatçılar ondan farklı..
bir de "ruhu rüzgarlı" insanlar vardır hani..
öyle derler..

tanrısal etkiler altındalar..
nefes alır gibi.. yaratabiliyorlar..
ve bu süreç yakıcı oluyor olmalı..yangın gibi..

onlar bizi besleyen nefes gibi..
yutup tükettiğimiz..
besin gibi..

**************
durum...bir sözcük daha kattık dağarcığımıza.. memnun ve keyifliyiz.. o yüzden ben ve buduar kişileri..

11 yorum :

alpernatif dedi ki...

Hepimiz iyi kötü yazı yazıyoruz şu blog denen velev ki zıkkıma
Çok uzağa bakmaman lazım bence ilham gelen insanları görmek için doktor civanım
Aynaya bakman yeter
Hiç yaşamıyor musun yaratım süreci sıkıntısını ?
(Bugün devrik cümle kuracağım :D )

Ayrıca SK beyefendiye hürmetler ederim efendim
Kendisi bizim için Mükreminin Cumhur abisi gibidir. (YAzının içindedir,ama kendisini bilmez va tanımayız)Burdasaklanıyorumun Seli'de aynı kategoridendir
Hatta Papamda öyledir
Ve hatta bu konu ne olup da buralara gelmiştir,o da bilinmez :)

laleninbahcesi dedi ki...

yaratma işi çok sancılı bir süreçtir ataletim. Aynı doğurmak gibi, sancı gider gelir. Koleksiyon dönemlerinde o kadar yaşadık ki bu sancıyı. Sizler yazlık elbiselerle dolaşırken , kalın kumaşlardan hiç görülmemiş şeyler yaratmaya çalıştık.
Bu ilham perisi denen de meret insana kendi sitediği zaman gelir. İşte böle bi şey yav. Öptüm ben seni

burdasaklaniyorum dedi ki...

bana pek ilham gelmez.
bilmiyorum o yüzden 8)
ama bi gelse var yaaa..
süper şeyler çıkartıcam ataletim.
ve,
dağarcığa bir söz kattığımız için de sevindik bugün.
öperim giderken, aksatmam hiç.

kumhavuzu dedi ki...

o yaratma anı nasıl başlar demişsin ya..tasarım..
geçengün seminerde bi olay yaşandı..bence haftasonun geyiğiydi:)
o yaratma anını anlatıyor.eğitmen tavandaki lambaya baktı..örneğin dedi.bu lamba kimin fikriydi..arkadan bi ses
İç mimarın:))

uctemmuz dedi ki...

peki o zaman hangisi?
Kurgulayarak başlamak mı...
Yoksa içinden gelene, önlenemez dürtüye kendini bırakmak mı?

Ece dedi ki...

Gerçek sanatçıların ne yaşadığını bilemem ama.. Bir şeyi yaratmak, yaratabilmek ısmarlama olmuyor onu biliyorum. Yani hadi bana yeni bir şey çıkart deyince çıkıvermez öyle. Zamanı, zemini yoktur. Bazen tuvalette, bazen otobüste,bazen rüyada pıt der geliverir.Neyle ilgili gelir hiç belli olmaz. Belki müzik olarak,belki kıyafet, belki resim.. Geleni somut bir şeye dönüştürürken sancılanma başlar.Beğenemezsin bir türlü. Daha başka notalar, daha başka süslemeler, daha başka renkler girmeye başlar aklına..
Öyle bir şey işte..Bana göre yani..

geçkalmadımki dedi ki...

Yaratmak yaratan için kolay bişi heralde, o pırt diye yaratıveriyor, müziğini, yazısını, heykelini.. gelmiş içinden, o gelenin adı da ilhammış ..
zorluğu suni sancı ile ölü doğum yapanlar yaşar herhalde..

Sevgiler hem de bol bol...

Adsız dedi ki...

Ben az önce geçkalmadımki'nin hatırlattığı senin lastiğe takıldım ataletim..
Gülüyorum hala ..
Şiddetle ihtiyaç oluyor bazen, tıkanmalarda çok faydalı ..
Onun dışında zorlamayla olmuyor ..
Oturup bişeyler ortaya çıkarsam deyince değil de ..
Hiç olmadık zamanda ..
Başka biri yapmış gibi oluyor ben de ..
De ..
Çok az oluyor o da :P

Oya dedi ki...

yakın ailesinde ressam, yazar, balet, gitarist, besteci-yorumcu şeklinde sanatın çeşitli dallarıyla, hayatlarını geçindirecek şekilde, uğraşanlar olan biri olarak rahatlıkla diyebilirim ki, tespitlerine katılmamak mümkün değil ataletim..

hele hele de hayata karşı duruşları, bakışları ve paylaşımları konusunda..

özenmişimdir hep onlara..
onların gözleriyle bakabilmek istemişimdir hep dünyaya..
hani bir film vardır bilirsin,
"being john malkovich" diye..
ondaki gibi işte..

ancak gözlemlediğim kadarıyla,
o ilham / esin süreci,
çok sancılı bir dönem..
gergin, endişeli, kaygılı..
yaratım öncesi de, esnası da, sonrası da..
tıpkı doğum süreci gibi..
tıpkı doğanın bir mucizesi gibi..

kayipsimurg dedi ki...

Benim kendi adıma yarattığım tek şey dilekçe. O yüzden yaratıcılık konusunda söyleyecek pek sözüm olamaz gibi:)
Ama yine de, yaratım sürecinde bence ilk koşul bilgi, ikincisi deneyim, üçüncüsü ise yetenek. Bilgi ve deneyim olmadan tek başına yetenekle yaratabilmek çok mümkün görünmüyor.. Bilgi ve deneyim olmadan yaratan kişi ne yarattığının bile farkında olmayabilir.(çok ekstrem olayları bunun dışına koymak gerek.)
Sonuç itibariyle yarattıklarınız, bir şekilde yaşadıklarınızın dışa vurumu. Yaşanmışlık biriktirmemişseniz, anı, acı, aşk, özlem vs biriktirmemişseniz ne yaratabilirsiniz ki? Güzel bir görüntünün resmini çizmek yada fotoğrafını çekmek yaratıcılık sayılırsa buna bişii diyemem.
Nazım Hikmet'in "sebebi ne
seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
sen böyle uzakken senin sesini duyup
yerimden fırlamamın sebebi ne?"
dizelerini ilk okuduğum zamanlarda algılayamamış, anlayamamıştım. Belki somut düşünmekten belki de gençlik ve deneyimsizliktendi. Sonra yaşanmışlıklar biriktiğinde "bir insanı bıçak yarası gibi hatırlama"nın ne olduğunu anladım. Nazım yaşadı ve yarattı, ben yaşadım ve anladım. ben anlayıncaya kadar benim için bu dizeler çok da bişii ifade etmiyordu...
Gerçi gidişat biraz lisede yaptığımız sanat sanat içindir sanat toplum içindir tartışmalarına benzedi ama ne biliim kimin için olursa olsun benim için bişii ifade etmesi için benim içselleştirmem gerekiyor sanki..

Adsız dedi ki...

eh.. aynadan gözümüzü ayıralım o zaman..
zira benim hiç azabım yok
ha bire konuşasım yazasım var....
alperim..
***************

eh aracısız tanrıdan gelen düşünce işte..
=P..öptüm ben de..
lalem..
***************

ilham versin sana bu sözcükler o zaman =P
saklanbacım..
öperim ben de...
***************

haha.. iyiymiş..
iç mimar neden o lamabayı seçmiş iç düzeni tasarlarken..
be lambayı yaratan neyi düşünmüş de o modeli yapmış..
bak iki ilham hem de.??
kumum havuzum..
****************

ilham tercihe kalır mı bilemem..
sipariş alınarak yapılsa bile..
üçüm temmuzum..
***************

hah işte.. o gelen neden gelir..
nası gelirdi benim merakım..
bi de sanatçı doğulur kavramı..
ecem..
***************

suni sancı he..
güzel benzetme..
öptüm seni de geçkalmayanım..

***************

lastik geri geldi.. baş köşede..
=)
olmadı vakum koyacam..
=P
birim demetim.......

***************

senin aile renkli ..
bak herkes söz birliği içinde bir doğumdur gidiyo..
demek ilham kadın..
neden ilhamı erkek ismi.. esini kadın ismi olarak kullanmışız ki..

oya ve dünlüğü...
de bakalım şimdi..
bi de seni de öpelim ....
***************

bilgi belki daha kolay kılar..üretim aşamasını.
ama yetenek..
sıra dinlemez bence..
yetenekler harcanabiliyor evet..
ama yaratmalarını engellemiyor bu..
zaman geliyor.. dünya dönüyor
onların öngördükleri devre geliyor ve sonradan
önemleri sanatları anlaşılıyor
bilgi ve deneyim ise..
o andaki normları toplumun yargılarını..
dayatarak bence..
yaratıcılığı..
biraz gölgeliyor..

başkaları için değil de..
içinden geleni yaratmak gibi..
belki sen içselleştirmeyebiliyorsun.. ama illa ki..
birilerinin nabzını yakalıyor..
simurgum..
*****************
ataletinizzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz

Follow my blog with Bloglovin