4 Ocak 2018 Perşembe

sessizce...


Instagramı seviyorum ben..

Bir çok fotoğraf beğeniyorum..

Kiminin yazısını..

Kiminin nesnesini..

Kiminin bütününü..

O bütünler..

Çok beğeni’li fotoğraflar..

Hayal gibi..


Dar bir kapı ve minik bir pencerenin sığacağı kadar dar yüzlü ..

Kulübe ile köy evi arası bir binanın boyalı pervazları önünde..

Kapının bir yanında duran tek kişilik bir bank .. eski bahçe koltuğu  ya da taburenin

Pencerenin yanında üst kattaki ufak ahşap balkonun pervazına kadar  yükselip sarılan..

titizce budanmış bir sarmaşık..

Dibine dayanmış pastel boyalı bisiklet..

Mümkünse sepeti ve sepetinde bir demet çiçek olan..

Ya da kağıda sarılmış baton ekmek..ya da şeridine çiçekler sıkıştırılmış süslü bir hasır şapka..

Bir elma.. En kırmızısından ve yarı aralık bir kitap..

Hatta mümkünse hepsini bir arada gösteren fotoğrafların çekiciliği kadar kırılgan ve sade..


Birbirine sarılmış uyuyan oynayan koruyan çocuklar..

Kediler .. köpekler.. Kirpiler..

Daha da iyisi hepsini bir arada..

Altlarında kareli yumuş battaniyeler üzerlerinde büyükanne smit battaniyeleri.. örgü yastıklar.. kirkyamalar...


Kırmızılar pembeler yeşil ve maviler..

Köşede yarısı yenmiş bir kurabiye tabağı..

Yarısı boş süt bardakları.. Ya da yarısı dolu süt bardakları.. Geri planda bir soba.. Daha iyisi kuzina..hatta şömine evet..

Kuzinanın üzerinde portakal kabukları yok yok.. Kestane..

Kızarıyor..

Buharı burnunda bir çaydanlık..

Bir de mutfak masası olsun..

Vircinyanın masası gibi filozof değil ama..

Sağlam.. Tombul bacaklı sorgulamayan.. çalışan üreten masa..

Üzerinde un şeker kareli .. yıkanmaktan yumuşamış.. El bezleri..

Turta kalıbı..


Sıcak.. Saran kuşatan.. Çocukluğumuz gibi diye nitelediğimiz fotoğraf kareleri..


Herkesin çocukluğu böyle sarılmalı uyumalı geçmiş gibi..

Çocukluğumuz hep masalmış gibi..

Kibritçi kızlar yokmuş gibi..

Ya da kurbağanın kaçırdığı parmak kızlar..

Ya da farenin kanalizasyonlara sakladığı balerin bibloları yokmuş gibi..

Teneke adam yüreksiz korkuluk beyinsiz değilmiş gibi..

Kırmızı pabucun topuğunu vurunca dilediğin yerde olmayı bırak..

Değil ayağında cam ayakkabı..

Ayakkabı .. hatta sırtında eşek derisi ile..

Babasından tek kalan büyülü çekirdek olanların.. Ya da babasına seni tuz kadar seviyorum dedi diye sürülen prenses.. Geçelim prensesi.. Kara ördek yavrusu diğer ördek yavrularınca horlanmamış gibi..

posted from Bloggeroid

Hiç yorum yok :

Follow my blog with Bloglovin